Sondan İkinci Papa
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Çarşamba
Aziz Malachie 12’nci yüzyılda yaşamış İrlandalı bir Katolik rahibidir. Bu zat 21’inci asırda Papalık çökünceye ve Roma tahrip edilinceye kadar gelip geçecek papaların listesini vermiştir. Bu listeye göre bugünkü papa sondan ikincidir. Bundan sonra bir papa daha gelecek, dünyada dehşetli hadiseler olacak, yer yerinden oynayacak, ne papalık, ne de Roma kalacaktır.
Bendeniz şahsen 2012’ye kadar dünyamızda çok büyük değişiklikler olacağını, büyük savaşlar çıkacağını, bugünkü bozuk medeniyetin yıkılacağını tahmin etmekteyim.
Papalık 2000 yıllık bir saltanattır. Papa cenapları, Hazret-i İsa Efendimizin tam aksine ihtişamlı (görkemli) saraylarda oturur, kelimenin tam manasıyla saltanat sürer. Her dünyevî saltanat gibi bunun da bir sonu olması tabiîdir.
Dünyada çok vahim şeylerin olacağı 1917’de Portekiz’in Fatima ismini taşıyan yerinde üç çocuğa görünen Hazret-i Meryem tarafından haber verilmiştir. Roma Kilisesi Fatima’daki “üçüncü kehaneti” nedense açıklamaktan çekinmektedir. Roma tahrip edilecek, Katolik kilisesi çökecek, papa mapa kalmayacak… Böyle bir kehaneti elbette açıklamak istemezler.
Gerek Malachie kehanetleri, gerekse Fatima’da haber verilen üç önemli husus hakkında Batı dünyasında şimdiye kadar çeşitli dillerde binlerce kitap ve makale yayınlanmıştır. Arzu edenler ve dil bilenler bunlara müracaat edebilir. İnternet’te İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca hayli ipucu ve mâlumat bulunmaktadır.
İsa aleyhisselamın nüzûlü (yeryüzüne tekrar inmesi, dönmesi) Museviliğin ve çeşitli Hıristiyan kiliselerinin sonu olacaktır. İnsanlar fevc fevc (akın akın) İslâm’a girecektir. Musevîler ve Nasranîler Hazret-i İsa hakkında iki büyük yanılgıya düşmüşlerdir.
Museviler onun Allah’ın peygamberi olduğunu inkâr ile kendisine ve muhtereme annesine iftira ve hakaret etmişlerdir. Nasranîler ise onu tanrılaştırmış, hem Tanrı’nın oğlu, hem de bizzat Tanrı olduğunu iddia etmişlerdir.
Hazret-i İsa, diğer bütün peygamberler gibi bir İslâm-Tevhid peygamberidir. Dünyaya nüzûl ettiklerinde Müslümanlara katılacaktır. Deccal’ı tepeleyecek, haçı kıracak, domuzu öldürecektir. Hazret-i İsa’nın nüzûlü ile ilgili 100’e yakın hadîs-i şerif bulunmaktadır. Bunlar sahih ve sağlam hadislerdir. Ulema-i Ehl-i Sünnet asırlardan beri nüzûl-i İsa aleyhisselamın hak ve doğru olduğunu ve gerçekleşeceğini beyan buyurmuştur. Bu konuda icma vardır. Binaenaleyh inatçı bir şekilde ve müteammiden bu nüzûlü inkâr edenler büyük vartaya düşmüş, İslâm’ın dışına çıkmış olurlar.
Şu husus unutulmamalıdır ki, Resûlullah Efendimizin hadîsleri de vahy ve ilham ile söylenmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de Yüce Peygamberimiz için “O kendi hevasından (kendi kafasından) konuşmaz…” buyurulmaktadır.
Âhir zamanda İsa aleyhisselamın nüzûlü hakkında çok önemli ve ciddî bir kitap çıkmış bulunuyor. İsmi: Nüzul-i İsa Aleyhisselam. 13 ayet-i kerimenin, 84 ehadîs-i şerifenin, cumhur-i müfessirîn ve cumhur-i ulemanın re’yine göre açıklaması. (Müellifi: Yahya Zekeriyagil, Rahle Yayınları, İstanbul. Adres: Çatalçeşme Sokak Üretmen Han 27/29, Kat 1 No. 111 Cağaloğlu. Telefon: 0212/519 36 96.)
Muhterem okuyucularıma 320 sayfalık kitabı edinip okumalarını ve aydınlanmalarını tavsiye ederim. Bazı ilahiyat profesörleri Hazret-i İsa’nın nüzûlünü ve daha nice dinî konuyu inkâr ediyor, böyle bir şey olmayacaktır diyor. Ehl-i Sünnet İslâmlığı çizgisinde bulunan saygıdeğer ilahiyatçıları tenzih ederek beyan ediyorum: Bu gibi yoldan çıkmış ilahiyatçılardan her şey beklenir. Bundan birkaç ay önce Hürriyet gazetesinin birinci sayfasında, Konya İlahiyat Fakültesi doçentlerinden bir zatın beyanatı vardı. İslâm’da tesettür ve başörtüsü yokmuş, bu adet Müslümanlara Yahudilerden geçmiş… Cehaletin bu türlüsüne ne demeli: Adam hem ilahiyatçı, hem de Kur’ân’la, Sünnetle, İcmâ-i Ümmetle sâbit ve güneş gibi parlak ve açık dinî bir gerçeği, bir farz-ı ‘aynı inkâr ediyor. Beyaz İlahiyatçı!
Evet ahir zamanda yaşıyoruz. Büyük Deccal zuhur edecektir veya etmiştir. Mehdi şu anda yaşamaktadır ve huruc tarihini beklemektedir. İsa aleyhisselam nüzûl edecektir. Bunların olacağında hiçbir bir şüphe yoktur. Çünkü Muhbir-i Sâdık olan yani haber verdiği her şey doğru olan, gerçekleşecek olan yüce bir zat bunları kesin bir şekilde haber vermiştir. Akılları ve havsalaları bu gibi olağanüstü hâdiseleri kavrayamayan kimselere, “Şu âleme bakınız” deriz. Toprağa atılan buğday danesinin yeşerip başaklanması, bir karıncanın veya arının o küçücük cirmiyle başardığı harikulade işler, çiçekler, balıklar, şu akıllara durgunluk veren canlılar aleminde milyonlarca harika hep birer mucize değil midir? Hazret-i Âdem’i anasız babasız yaratan Yüce Allah’ın, Hazret-i İsa’yı tekrar dünyaya göndermesi de mümkündür.
Dünya adaletsizlikle, zulümle, azgınlıkla, isyan ve tuğyan ile doldu. Ahlâksızlık ve rezillik Sodom Gomore’dekileri geride bıraktı. Merhamet kalmadı. Sapıklık aldı yürüdü. Evet Mesih ve İsa gelecek, hak ile batıl arasında büyük savaşlar cereyan edecek, korkunç sayıda vefiyat ve tahribat olacaktır. İman sahibi Müslümanlar, yakın bir gelecekte cereyan edecek dehşetli hadiselere hazır olmalıdır. Önce manevî hazırlık, sonra maddî hazırlık.
Her gece fecre yakın yeryüzü semasında melekler nida ediyor ve Allah’ın şöyle buyurduğunu haber veriyor:
– Tevbe eden yok mu ki, onların tevbelerini kabul ve kendilerini affedeyim.
Bu münadilerin nidalarını duyanlar yataklarından doğruluyor ve uykularından sıyrılıp tevbe ve ibadet ediyor, Allah’tan affedilmek, bağışlanmak diliyor.
Gafiller ve münafıklar bunları duymuyor. Onların uykuları pek derindir.
Ramazan geliyor. Bu demler dine sarılmak demleridir. Tevbe etmek, orucun yanında namaza başlamak zamanıdır. İsyandan uzaklaşmak, taat ve ibadete yönelmek vaktidir. Allah’ın ihsan ve ikram etmiş olduğu paranın, servetin, varlığın bir kısmını, O’nun yüce rızasını kazanmak için ihtiyaç sahiplerine dağıtmak anıdır.
Mehdi zuhur ettiğinde, İsa aleyhisselam nüzul ettiğinde, Deccal yeryüzünü fesada verdiğinde; Hakkı bırakıp da Batıl’ın saflarında yer alan münafıklara yazıklar olsun. Onlar ne kötü bir saffı seçmişlerdir. Melhame-i Kübra’da ve öteki ahir zaman savaşlarında Allah için savaşan, İslâm için cihad eden kimseler ölürlerse şehid olacaklar, kalırlarsa gazi.
Hem Müslüman veya İslâmcı geçinen, hem de Şer Güçlerin safında yer alan ve onları destekleyenler için, ölseler de kalsalar da kötü bir akibet vardır. 21 Eylül 2006