Sorular, Sorular…
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
CumartesiBirinci Cihan Harbi’nde Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünde İngiliz casusu Lawrence’in büyük rolü olmuştur. Lawrence son yüz yıllık tarihimizin önemli aktörlerinden biridir.
Başhaham Hayim Naum’un Lozan müzakereleri sırasında oynadığı büyük rolü bilen kaç kişi vardır? O da, modern Türkiye’nin kuruluşunda büyük “hizmetler” etmiştir. Gizli Lozan protokolları onun eseridir.
Türkçülüğün fikir babası, ideoloğu Moiz Kohen de bu önemli şahsiyetler listesine dahildir. O bu rolünü, Yahudi ismiyle oynamamış, buram buram Oğuz Türkü kokan Tekin Alp takma adıyla icra-i faaliyette bulunmuştur.
30’lu yıllarda Bulgaristan’dan Türkiye’ye bir zat getirtilmiş ve Osmanlı Türkçesini değiştirip arı, duru, sade, öz bir Türkçe çıkartmak işi ona verilmiştir. Bu zat, ölünceye kadar imzasını A. Dilaçar olarak atmıştır. Asıl ismi ise Agop Martaryan’dır.
Modern Türkiye’nin mimarlarından biri de Selânikli Sabataist Şemsi efendidir. Bu zat bir Sabataycı hahamdı ve gerçek adı Şimon Zvi idi.
Aydınlarımız, hele Müslüman okur-yazarlar arasında Amerikalı misyoner Hamlin’in adını bilen kaç kişi çıkar. Hamlin, Boğaz sırtlarındaki misyoner okulu Robert College’i kuran bir haçlıdır ve Osmanlı İmpatarloğu’nu çökerten şahıslardan biridir.
Onlar bir avuç güçlü, azimli, sabırlı, inatçı adamdı. Sayıları çok azdı ama ağırlıkları, tesirleri, güçleri çok fazlaydı.
Türkiye’nin son yüz elli senelik yakın tarihinin içyüzü hâlâ yazılmamıştır.
Resmî tarihler kavak ağacına tırmanan hikayeler ve efsaneler ile doludur.
Bütün üniversitelerimizde inkılap tarihi okutuluyor. Okutuluyor da, yakın tarihimizde Selanik Dönmeleri’nin, Sabataycıların, Avdetî’lerin büyük rolünden hiç bahsediliyor mu?
Yakın tarihimizin, hakkında en çok kitap, araştırma, makale yazılmış şahsiyeti Mustafa Kemâl Paşa’dır. Lakin o hâlâ bir meçhuldür. Bu yüzdendir ki, İngiliz Armstrong’un 1936’da yayınlanmış Bozkurt adlı kitabı dilimize tercüme edildiği zaman kapış kapış satıldı, hattâ korsan baskıları bile yapıldı.
Son yetmiş senelik tarihimizden bahseden binlerce yabancı dille yazılmış veya Türkiye hudutları dışında lisanımızla basılmış kitap, gazete, mecmua, makalenin yurda sokulması bakanlar kurulu kararıyla yasaklanmış bulunmaktadır. Bu kitaplar ve yayınlar niçin yasaklanmış ve Türkiye’ye sokulması men edilmiştir?
Türkiye’de iki tarih mi var? Biri izinli, tasdikli, sakıncalı yerleri çıkartılmış veya değiştirilmiş resmî tarih, ötekisi gerçek tarih. Gerçek tarih yazılmış mıdır?
Türkiye Ortadoğu’nun Japonya’sı olamaz mıydı? Bir Güney Kore gibi sanayileşemez, zenginleşemez miydi? Taiwan ve Singapur gibi sağlıklı bir ekonomiye, idareye sahip olamaz mıydı? Niçin olamamıştır?
Bizde müzmin bir laiklik kavgası vardır. Bir kısım aydınlar ve güçlü kişiler “Laiklik tehlikede!” diye bağırıyor. Türkiye’de gerçek bir laiklik var mıdır? Devletin resmî bir Diyanet Başkanlığının bulunduğu kabinede din işlerinden sorumlu bir bakanın yer aldığı; devletin yüz bin imama, müftüye, müezzine, vaize, yine binlerce din dersi öğretmenine, yetmiş küsur bin camiye, beş yüz küsur imam-hatip okuluna, on yedi ilahiyat fakültesine sahip olduğu, dinî vakıfları kontrol ettiği bir sisteme laik denilebilir mi? Bugünkü kavganın asıl sebepleri nelerdir?
Atatürk Masonluğu niçin yasaklatmış, locaları kapattırmıştı? Ölümünden sonra Millî Şef unvanı ile devlet başkanı olan İsmet Paşa bu yasağı niçin kaldırmıştır? Bugün su katılmadık samimî Atatürkçü geçinen Masonlar gerçekten Atatürkçü müdür?
Atatürkçülük diye bir ideoloji var mıdır? Profesör Mehmet Kaplan 50’li yıllarda “Atatürkçülük bir ideoloji midir?” başlıklı bir yazı kaleme alarak yıldırımları üzerine çekmiş ve sonradan bu yazıdaki fikirlerinden dönmüştü. Bugün Atatürkçülük diye ortaya atılan ve resmî ideolojinin Atatürkçülükle ilgisi olmadığı iddia ediliyor. Bu iddia doğru mudur?
Ülkemizde yüz milyar dolar civarında kara para olduğu söyleniyor. Bugünkü siyasî, sosyal, iktisadî, kültürel buhranda bu kara paranın, ona hakim olan babaların rolü ve tesiri var mıdır? Varsa ne kadardır?
Ülkemizde yetmiş küsur üniversite vardır. Lakin bunların hiçbirinin çağdaş seviyede üniversite olmadığı söylenmektedir. Üniversiteler bir memleketin beyni durumundadır. Birtakım esrarlı, gizli, çok güçlü mihraklar bizde üniversite olmasını niçin istemiyorlar acaba?
Kökü dışarıda olan birtakım güçler bizdeki nüfus çoğalması kaşısında büyük endişe ve tedirginlik içindeydiler. Nihayet nüfus patlamasını frenlediler ve rahat bir nefes aldılar. Türkiye’nin nüfusunun çoğalmasından endişe eden dış ve iç güçler niçin korkuyorlar?
Türkiye’deki islamî hareket nasıl dejenere edilmiş, ettirilmiştir? İslamî kesimdeki casuslar, ajanlar, provokatörler, ajitatörler talimatlarını nerelerden alıyorlar?
İngiltere’de bir kolejli veya üniversiteli kızın okula ve fakülteye başı örtülü olarak gitmesi serbesttir de Türkiye’de niçin değildir?
Bazı İslâmcı aydınlar niçin ateistlerle, militan solcularla, fanatik ve aşırı dinsizlerle son derece sıkıfıkıdır, aralarından su sızmamaktadır?
Birtakım kodaman ve kocaman adamlar yüz milyonlarca dolarlık servetlere nasıl sahip olmuşlardır? Bunlar ak ve helâl para mıdır, yoksa kara ve haram para mı?
Birtakım İslâmcılar derin devletle, rejimle, resmî ideolojinin koruyucu güçleriyle gizli anlaşmalar, protokollar yapmışlar mıdır?
Papalığın Türkiye üzerindeki emelleri nelerdir? Papalık Türkiye’deki bazı İslâmcı şahıslarla gizli müzakereler yapmış, gizli anlaşmalara varmış mıdır?
Can korkusu ile yalancıktan ihtida etmiş bir buçuk milyonluk bir kesim olduğu söyleniyor. Bazıları bu yüzden çok endişeliymiş. Bu rivayetler doğru mudur? 17 Aralık 2000