Sorular ve Cevaplar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Mart 2019
Salı
Soru: Bin adet yarım kilo ne eder?
Cevap: Bir araya gelince beşyüz kilo eder.
Soru: Bin adet yarım adam ne eder?
Cevap: Beş para etmez. Bin yarım adam bir araya gelse bir tam adam bile etmez.
Soru: Müslümanlıkta önemli olan kemmiyet midir, keyfiyet midir?
Cevap: Keyfiyet önemlidir.
Soru: Bir adamın gücünün ve üstünlüğünün sebepleri nelerdir?
Cevap: Kişiye üstünlük ve güç kazandıran şeylerin birincisi inanç, ilim, irfan, firaset, kültürdür. İkincisi aksiyondur, yâni ahlâk, karakter, fazilet, iyi amellerdir. Üçüncüsü güzellik sanat, estetiktir.
Soru: Sadece kelle sayısı çokluğu ile üstünlük kurmak mümkün müdür?
Cevap: Kesinlikle mümkün olmaz. Böyle bir şeyin olabileceğine inananlar ahmaktır.
Soru: Kadın satmak, yani fuhuş ticareti yapmak mı daha kötüdür, yoksa din sömürüsü yapmak mı?
Cevap: Bunu sormanıza hayret edilir. Elbetteki din sömürüsü daha kötü, daha şen’i, daha rezilâne ve namussuzca bir iştir.
Soru: Müslümanların birleşmeden kurtulmaları, zilletten izzete kavuşmaları, selâmet sahiline çıkmaları mümkün müdür?
Cevap: Mümkün değildir. Mümkün olacağını sananlar zekâ özürlüdür.
Soru: Birleşmek nasıl olur?
Cevap: Baş olmaya ehil ve layık bir zatın riyasetini kabul edip, emirlerine uymakla olur.
Soru: Dini imanı para ve zenginlik olan, nefs-i emmarelerine put gibi tapan, ün ve nüfuz kazanmak, halkın alkış ve iltifatını celbetmek için her haltı yiyen kişilerden önder olur mu?
Cevap: Kurtlardan çoban olamayacağı gibi bu gibi herif-i nâ-şeriflerden önder, rehber, kılavuz olmaz.
Soru: Müslüman zina edebilir mi?
Cevap: Etmemesi gerekir, ederse nefsine uymuş, büyük günah işlemiş olur.
Soru: Müslüman yalan söyler mi?
Cevap: Asla söylemez!
Soru: Emanete hıyanet eden kişi nasıl bir kimsedir?
Cevap: Alçak bir kimsedir.
Soru: Haklı da olsa tenkitlerden, uyarılardan nefret eden; yalan da olsa övgülerden, pohpohlardan hoşlanan kimse için ne dersin?
Cevap: Bunlar mağrur, kibirli, kendini beğenmiş, Nemrud ve Firavun seciyeli şerir kişilerdir.
Soru: İyi ve olgun bir Müslüman lüks, israf, gösteriş, tantana, debdebe, şaşaa, aşırı tüketim, aşırı konfor mübtelâsı olabilir mi?
Cevap: Kesinlikle olamaz. Müslümanlık kanaati, alçakgönüllülüğü, tevazuu, iktisadı emreder. Peygamberimizin sünneti de böyledir.
Soru: Haram parayla ve imkânlarla din hizmeti yapılabilir mi?
Cevap: Yapılamaz. Helâ süpürgesi ile cami temizlenmez. Ancak helâl, tayyib parayla hizmet edilebilir.
Soru: Tarikat iyi bir şey midir?
Cevap: Şeriat dairesinde olmak şartıyla gayet iyidir.
Soru: Tarikatçilik iyi midir?
Cevap: İyi değildir. Müslüman tarikatli olabilir ama tarikatçi olmamalıdır.
Soru: Muhtelefün fih meselelerde, bir görüşü dayatmak doğru mudur?
Cevap: Doğru değildir. Bir hanefî, kanın abdesti bozması konusunda bir şafiiye baskı yapamaz. Sigara konusunda “haramdır… mekruhtur… mübahtır…” denilmiştir. Bu konuda da baskı yapılmamalıdır. Muhtelefün fih mesailde kendi görüşlerini Müslümanlara empoze edenler, kabul etmeyenleri tahkir edip küfürle suçlayanlar mutaassıp kişilerdir.
Soru: Kadınların, kızların okuması doğru mudur?
Cevap: Dinimiz kadın erkek her Müslümana ilmi, öğrenmeyi emir ve teşvik buyurmuştur. Kadınlar ve kızlar da okumalı, bilgi ve kültür ile güçlenmeli ve İslâm’a ve Ümmet’e hizmet etmelidir. Kadın ve kızları cahil bırakan bir toplum zelil ve mağlub olur.
Soru: İçki içmek mi daha kötüdür, gıybet etmek mi?
Cevap: Kur’ân’da gıybet edenler, ölü kardeşinin etini yiyenlere benzetilmiştir. Gıybet etmek daha pis ve çirkin bir günahtır.
Soru: “Ben hiç hatâ etmem, bütün hatâ ve yanlışlık bana karşı olanlardadır” diyen kimseler için ne dersiniz?
Cevap: Zavallı derim.
Soru: Namaz kılmayan, camiyi ve cemaati tamamen terkeden İslâmcılar için ne dersiniz?
Cevap: Müslüman müsveddesi, Müslüman karikatürü derim.
Soru: Taraftarları bazılarını uçurup duruyor. Dinimizde uçmak var mıdır?
Cevap: Uçmak kuşlara, sineklere ve böceklere mahsustur. İnsan bir yeryüzü mahlûkudur. Peygamberimiz bir kere mi’raca çıkmıştır. Uçucularda hayır yoktur.
Soru: Dâvet neye yapılır?
Cevap: Dine, imana, İslâm’a yapılır. Tarikata, mezhebe, hizbe, fırkaya, cemaate dâvet yapılmaz. Tarikata girmek bir nasip meselesidir.
Soru: Din ile meşrebini ve cemaatini özdeşleştirenler nasıl Müslümanlardır?
Cevap: Dengesiz Müslümanlardır.
Soru: Nefisleriyle cihad edemeyenler din düşmanlarıyla cihad edebilir mi?
Cevap: Edemezler. Nitekim de edemiyorlar. Nefs ile yapılan cihad büyük cihaddır. Diğeri ise küçük cihad.
Soru: Kemal sahiplerinin başlıca hasletleri nelerdir?
Cevap: Az yerler, az uyurlar, az konuşurlar, halk ile az ihtilât ederler. Dünyaya ve dünyalıklara meyl etmezler. Şeriata, Sünnete, hikmete bağlı olurlar.
Soru: Dinî bir konuda, “Benim bu hususta görüşüm şöyledir” diyenler için ne derseniz?
Cevap: Böyle bir sözü ancak mutlak müctehidler, allâmeler söyleyebilir. Böyle konuşmak câhillik, haddini bilmemek alâmetidir.
Soru: Dini imanı para olan ve benliğine tapan herifler hakkında ne dersiniz?
Cevap: Allah’ın onların şerrinden ve mekrinden Müslümanları kurtarmasını niyaz ederim.
Soru: Biz bugünkü idareye layık mıyız?
Cevap: Peygamber, “Siz ne haldeyseniz o şekilde idare olunursunuz” buyurmuştur. Bugünkü idare bizim layık olduğumuz idaredir.
Soru: Bundan kurtulmanın çaresi nedir?
Cevap: Kendimizi islâh etmek, iyi ve güçlü Müslümanlar olmak, birleşmek.
Soru: Günlük dedikodular, siyaset çalkantıları, çekişmeler, tepişmeler, post kavgaları önemli değil mi?
Cevap: Bunların, Şeriatın ve fıkhın en küçük bir hükmü kadar kadr ü kıymeti yoktur. Gelip geçici şeylerdir.
Soru: Sizi beğenmeyen, tenkit eden, aleyhinizde bulunan Müslümanlara bir diyeceğiniz var mı?
Cevap: Onlar benim has kardeşlerimdir. Kendilerine teşekkür borçluyum. Tenkit ve uyarıları doğru ise, can kulsağı ile dinler ve faydalanmaya çalışırım. Değilse, önemi yoktur. Kardeşliğimiz bakidir. 12 Nisan 2000