Sünnî-Alevî Kardeşliği
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Soru şu: Türkiye’de yaşayan Sünnîlerin ve Alevîlerin birbirleriyle dost, kardeş, barışık olmaları mı bu devletin menfaatine ve hayrınadır; yoksa birbirleriyle kavga etmeleri, çekişmeleri, iki tarafın birbirine düşmanlık etmesi, güvensizlik beslemesi mi? Kuş kadar aklı ve vicdanı olan bir kimse “Elbette birbirlerinin dostu ve kardeşi olmaları menfaatli ve hayırlıdır” cevabını verecektir. Peki bu ülkedeki bir takım derin, gizli, esrarlı, güçlü çevreler niçin yıllardan beri Alevîlerle Sünnîleri birbirine düşman, rakip, zıt iki kampa, iki cepheye ayırmak için şeytanî planlar yapmaktadır? Aşağıda madde madde yazacağım gerçekler güneş kadar aydınlıktır. Aklı, mantığı, vicdanı olan hiçbir vatandaş bunları inkâr etmez:
(1) Sünnîler de Alevîler de lailâheillallah diyerek yüce Allah’a iman ederler.
(2) Sünnîler de Alevîler de Muhammed Resûlullah diyerek, son peygamber Muhammed aleyhisselâma iman ederler, O’nun yolundan giderler.
(3) Sünnîler de Alevîler de Kur’ân-ı Kerim’i ilahî kitap ve kurtuluş düsturu olarak kabul ederler.
(4) Sünnîler de Alevîler de Hz. Ali radiallahu anh ve kerremallahü vecheh efendimizi çok severler, önder kabul ederler.
(5) Sünnîler de Alevîler de Ehl-i Beyt’e bağlıdır, onları severler.
(7) Her iki grup da Müslümandır.
Gerçek böyleyken bazıları
diyebiliyorlar. Hayret, bin kere hayret! Avrupa Birliği, Alevîleri İslâm’dan kopartmak, Alevîlerle Sünnîler arasında kopukluk meydana getirmek için 5 milyar Eurodan fazla bir para ayırmış.
Sovyetler Birliği yıkılıncaya kadar içimizdeki “Beşinci Kol” ajanları Alevîlerin bir kısmını komünistleştirmek, Türkiye’de Rusya’nın uydusu kızıl bir rejim kurulmasına hizmet ettirmek için faaliyet gösterdiler. Birkaç yıldan beri agresif misyonerler bilhassa Alevî vatandaşlarımız ve kardeşlerimizle ilgileniyorlar, bu konuda akıl almaz miktarda para harcıyorlar.
Türkiye’yi bölmek isteyenler, bir kısım Alevîlerî kullanmak istiyor. Türkiye’deki gizli ve sinsi saltanat ve hakimiyetlerini korumak isteyenler halkımızı Türk-Kürt, Sünnî-Alevî, dinci-laik, muhafazakâr-çağdaş, sağcı-solcu, şucu-bucu gibi birbirine düşman, birbirine güvenmeyen, birbirine rakip, birbirleriyle çekişen guruplara ayırmak istiyor.
O halde sevgili Sünnî ve Alevî Müslüman kardeşlerimiz ajanların, casusların, provokatörlerin, fitne ve fesat çıkarıcıların oyunlarına gelmesinler. Sünnîlerle Alevîler arasında farklılıklar yok mudur? Elbette vardır, ancak bu farklılıkları gündeme getirmemeliyiz, bu konularda tartışmamalıyız.
Bazıları cem evleriyle camileri karşı karşıya getirmek istiyor. Bu çok yanlıştır. Camiler Alevî kardeşlerimizin de camisidir. Cemevleri Sünnîlerin de gidebileceği mekânlardır.
Ben bir Müslüman olarak namaz kılmak, vaaz veya hutbe dinlemek için camiye giderim, izin verirlerse memnuniyetle cemevine de gidebilirim, hattâ, sakıncası yoksa (ki olmaması gerekir) cemevinde namaz da kılabilirim. Bir Alevî kardeşimin
diyeceğini hiç zannetmiyorum.
Türkiye’yi babalarının ve atalarının çiftliği gibi gören, bu ülkeyi bir iç sömürge gibi soyan ve yağmalayanlar, saltanatlarını sürdürmek için Alevîyle Sünnîyi birbirine düşman ediyor.
Defalarca yazdım, tekrar ediyorum: Sünnî Müslüman kesim casusla, ajanla provakatörle, istihbaratçıyla (MİT’i kast etmiyorum) doludur. Bunlar Sünnî Müslümanları birbirine düşman ediyorlar. Mâlum: Böl, parçala, hükm et. Alevî Müslümanların içinde de köpek sürüsü kadar ajan, casus, provokatör bulunmaktadır. Bunlar da Alevîleri bir yığın hizbe, fırkaya, gruba, zümreye ayırmıştır.
Makyavelist şeytanlar sadece Sünnî ile Alevîyi birbirine düşürmekle kalmıyor, Sünnîleri kendi aralarında parçalayıp düşman ediyor, Alevîleri kendi aralarında parçalayıp birbirine düşman ediyor.
Bendeniz vatanımı, halkımı ve devletimi seven Türkiyeli bir Müslümanım. Sünnî Müslümanların bin parçaya ayrılmasından, bu parçaların birbirleriyle çekişip, tepişmesinden dolayı son derece üzgünüm.
Alevîlerin de kendi aralarında parçalanmış olmasına gerçekten üzülüyorum. Hele “Alevîler Müslüman değildir” hezeyanları beni gerçekten müteessir ediyor.
Türkiye’deki Sünnî Müslümanlarla Alevî Müslümanlar mutlaka dost, kardeş, barışık, birbirleriyle uzlaşmış, birbirlerine güven duyar bir halde olmalıdır.
Benim dediğim
bu sağlam inanç esasına dayalı bir dostluk ve kardeşlik olsun. Aramızdaki ihtilâflar, tartışma konusu farklılıklar kesinlikle tartışılmasın. Adam köken itibariyle Alevî değil, kalkmış kocaman bir kitap yazmış,
çıkartmak istiyor. Bu adam herkesi sersem, âlemi kör mü sanıyor?
Hz. Ali Efendimiz, Hz. Hasan ve Hüseyin efendilerimiz, Ehl-i Beyt İslâm’ı nasıl anlamışlar ve nasıl uygulamışlarsa bunları iki taraf da kabul etsin, mesele halledilir.
Sünnî cephede bir takım din tâcirleri, mukaddesat bezirgânları, arivistler var. Yıllardan beri bu haşaratın aleyhinde yazıyorum, onları çok ağır şekilde tenkit ediyorum. Hakikî, samimî, ihlâslı, Allah rızası için hizmet eden din âlimlerine derin hürmetim vardır. Onların ellerinden öpüyorum. Lakin din sömürücüsü alçakları tel’in ediyorum, kötülüyorum, onlarla hiçbir bağım ve alakam yoktur.
Alevî kesimdeki samimî, ihlaslı, imanlı, haysiyetli, Hz. Ali efendimize ve Ehl-i Beyt’e gerçekten bağlı Dedelere, büyüklere, hizmet erbabına saygılar sunuyorum. Ancak, sağdan soldan, içten dıştan para alarak Müslümanları birbirine düşman eden, Müslümanları yanlış yollara sokmaya çalışan, Alevîleri Hz. Ali Efendimizin yolundan ayırmak için gayret gösteren haşaratada lânet ediyorum.
Biz Türkiye Müslümanlarının din büyüklerinden ikisi vardır ki, bunlar Sünnîlerin ve Alevîlerin birleşmesinde, kaynaşmasında, dost ve kardeş olmasında köprü vazifesi görebilirler. Bu iki muhterem zat,
(Allah yüce sırlarını takdis etsin). Sevgili Sünnî ve Alevî Müslümanlar! Bu iki büyük zatın, bu iki Allah dostunun, bu iki velinin nasihatlerini tutalım, buyruklarını canla başla yerine getirelim. Bizim menfaatimiz ve mutluluğumuz bundadır.
Yaşasın Sünnî-Alevî kardeşliği ve dostluğu! 01 Ocak 2006