Sünnî Müslümanların İşi Çok Zor
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 11 Aralık 2018
Mısır’da diktatörlük rejimi yıkıldı, hürriyet geldi, serbest seçim yapıldı, Mursî devlet başkanı oldu. Lakin Siyonistler ve AB durumdan hiç memnun değil. Çünkü Mursî sosyolojik Müslüman değil, inançlı ve dindar bir Müslüman.
ellerinden geleni yapıyorlar. Tabiî her yerde olduğu gibi işin içinde mezhep ayrılıkları da rol oynuyor. İran ile Mısır’ın arası iyi değil…
BBC’nin haberlerinde
başlıkları yer alıyor. Niçin
demiyorlar da ille araya şu
sıfatını sokuşturuyorlar? Modern Mısır tarihinde
BOP planlarına göre bütün İslam ülkeleri bölünmeli, ortaya bir yığın küçük devlet çıkartılmalıdır. İslam dininin ve dünyasının gücünü kırabilmek için böl ve parçala siyasetini takip ediyorlar. Mısır’da, yüzde on azınlık Kıptîleri kullanıyorlar.
Orada bizde olduğu gibi
var mıdır? Olabilir. Bizde meş’um roller oynamış
, Lozan’dan sonra Mısır’a gitmiş,
İslam düşmanları Mısır Müslümanlarının birbirlerinden kopuk rakip hizip ve fırkalara ayırmıştır. Türkiye’de olduğu gibi. Yakın tarihte, İslam dünyasını fitne ve fesat yangınlarıyla kavurup yakan bid’at cereyanları iki ülkede başlamıştır.
Şu meşhur, mahut, malum
Kahirede kaldığı yıllarda Müslüman mahallesinde oturmamış,
Türkiye Müslümanları Mısır Müslümanlarından daha parçalanmış, bölünmüş vaziyettedir. Reformcular ve bid’atçiler, İslamın ikinci ana kaynağı olan Sünneti yıkmak, yıkamazlarsa zayıflatmak için harıl harıl gece gündüz çalışıyor.
Türkiyede ne kadar çok İslamcılık var? İmanın altı temel şartından biri olan kader niçin inkar ediliyor? Niçin, elifi görseler mertek sanacak kadar cahil olanlara ictihad yapınız deniliyor? Niçin fıkıh ve hak mezhepler devre dışı bırakılmak isteniyor?
Siyonistlerin ve Haçlıların en büyük korkusu Müslümanların, tek bir İmam-ı Kebir’e biat ederek birleşmeleridir. Müslümanlar tek bir Ümmet oldukları zaman onları hiçbir güç yenemez.
Kur’an, Sünnet, Şeriat, akıl, hikmet (=bilgelik) mü’minlere ne diyor?… Birleşin birleşin birleşin diyor… Biz ne yapıyoruz. Parçalanıp duruyoruz.. Rahmanın emrini dinlemiyoruz, Şeytanın dediğini yapıyoruz.
Mezhep bölücülüğünü bırakın Kur’anda birleşin!.. Ne parlak, ne yaldızlı bir söz… Peki, Peygamber Efendimizin
1400 yıl önce mucizevî şekilde haber verdiği
hadîsi ne olacak?
İslamda faydalı, rahmanî çeşitlilik vardır ama bugünkü parçalanmışlık ve çeşitlilik gibi değil… Tek bir İslam devleti olur… Onun başında bir Halife bulunur… Müslümanlar o Halifeye biat ve itaat ederler… Yüzde seksen çoğunlukta olan Ehl-i Sünnet Müslümanları sarsılmaz bir Ümmet birliği içinde yer alır… İşte bu çeşitlilik içinde dört hak fıkıh mezhebi olur… Şeriata bağlı tarikatlar olur… Birbirlerine düşmanlık etmeyen meşrebler olur…
Bugünkü bozuk bid’at cereyanları, refomculuklar, modernistler,
böyle değildir. Baksanıza birinin ak dediğine öteki kara diyor.
Fazlurrahmancılık doğruysa, haksa niçin o fırkaya mensup olanlar göğüslerini gererek biz Fazlurrahmancıyız demiyorlar da taqiyye ve kitman yapıyorlar?
Allah akıl, fikir, firaset, dirayet, kiyaset ihsan ve ilham buyursun.
Bir Fransız gazetesinde okudum. Amerikalı bir aile üç seneden beri zerre kadar çöp üretmemiş. Yemişler içmişler alış veriş yapmışlar ama çöpleri olmamış… Bu işi nasıl becermişler? Marketlerden, çarşılardan, pazarlardan sebzeyi meyveyi bakliyatı pirinci açık ve ambalajsız almışlar. Evlerinde saklama kapları, kavanozlar, bez torbalar varmış… Kavanoz boşalınca, evde hazırladıkları reçeli ona koymuşlar… Ufak tefek kâğıt, poşet, naylon şişeleri yakmışlar.
Evet, tekrar ediyorum
Bu aile bu tecrübelerini kitaplaştırmış.
İnsanlığın bir kısmı korkunç bir israf içinde yüzüyor. Şehirlerde her gün dağlar gibi çöp toplanıyor, bunların taşınması ayrı bir bela atılması ayrı bela… Bendeniz Amerikalı aile kadar olmasam bile çok az çöp üreten ve atan bir vatandaşım. Yanabilecek çöpleri sobada yakarım.
Bir toplum ne kadar çok çöp üretiyorsa o kadar müsriftir, yani israf yapmaktadır ve dolayısıyla günahkardır. Kur’an-ı Kerimde
beyan edilmektedir.
İsrafın en küstahçası ve hayasızcası
Böyle yapanlar şeytanın has kardeşleridir.
Lüks otele gidiyor, açık büfeden elindeki kocaman tabağa yiyebileceğinden çok fazla yemek dolduruyor… Masaya oturuyor, ne kadar tıkınsa da bunları bitiremiyor, kalanlar çöpe gidiyor… Bunu yapan da şeytanın kardeşidir.
Bilhassa hacc ve umre esnasında böyle israflar yapanlara çok teessüf etmek gerekir. Yahu sen oraya Allaha ibadet etmek için gidiyorsun. Nasıl böyle bir israf yapabilirsin? İsraf etmek Allaha ve Peygambere
isyan değil midir?
Bizim zamane Müslümanı abdest alırken bir yığın su ziyan ediyor. İsraf! Hiç lüzumu olmadığı halde evdeki elektrik ampulleri açık… İsraf! Uçakla bir yere gidecek, lüks mevkii bileti alıyor, üç misli fazla para ödüyor…
İsraf… Gurur… Kibir… Elli bin liralık bir otomobil ihtiyacını görebilir, o gidiyor yüz elli bin liralık alıyor… İsraf! Doyduktan sonra yemek, israf… İsraf haram…
Bu yazdıklarıma itiraz edecek kardeşlerime, ne haliniz varsa görün derim… Fikirlerime ve görüşlerime katılan kardeşlerime bir teklifim var. Amerikalı aile kadar yapamasak bile çöplerimizi azaltalım… Yıkanırken abdest alırken suyu israf etmeyelim… Gerekmediği halde bütün ampulleri yakmayalım… Marka fetişizmine kapılıp yüz liralık şeyi beş yüz liraya almak enayilik ve salaklığına düşmeyelim. Ve bilhassa sığır gibi yemeyelim, Müslüman gibi yiyelim. 23 Aralık 2012