Suudî Arabistan’a Gitsinlermiş!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Perşembe
Başları örtülü Müslüman kızlar Türkiye’de asla okuyamazlarmış, arzu ederlerse Suudî Arabistan’a gidip okusunlarmış… Ne kadar hukuk ve bilgelik dışı, mantıksız, insafsız ve boş bir sözdür bu. Bir kere şu Suudî Arabistan’a gitsinler lâfı ne kadar yersiz. Başları örtülü Müslüman kızlarımıza bütün dünya üniversiteleri ve yüksek okulları açıktır.
Anayasalarında lâiklik ilkesi bulunan tek iki ciddî devlet olan Fransa ve Portekiz’in üniversiteleri açıktır. Bütün Avrupa ülkelerinin, Amerika’nın üniversiteleri açıktır. Sadece Suudî Arabistan’ın değil, Arap ve İslâm dünyasının üniversiteleri açıktır.
Beş sene kadar önce Tunus’ta başörtüsü yasağı vardı. Orada da bu yasak hafifletilmiştir. Kızlarımız isterlerse Tunus’ta da okuyabilirler. Sadece, diktatörlükle idare edilen bazı ülkelerde başörtüsüyle okuyamazlar. Hepsinde değil, bazısında. O halde Hazretimiz niçin
demiş?
Bendeniz, Müslüman kızlarımızın, gruplar halinde gitmeleri ve şeref ve haysiyetlerinin sıkı bir şekilde korunması şartıyla; başta İngiltere, Fransa, Almanya, İsviçre, İsveç, Norveç gibi Batı ülkelerinde okutulmalarını tavsiye ederim. Kanada’ya ve Japonya’ya da gidebilirler. Nice başka ülkeye de…
Sanki, başörtülü Müslüman kızların üniversitelerinde okuyabildiği tek ülke Suudî Arabistan’mış gibi oraya gitmelerini öfkeli bir şekilde söylemek tecrübeli bir politikacıya hiç yakışmadı.
Liseli kızlarımıza gelince: Onlar da Fransa’nın resmî liseleri dışında dünyanın bütün medenî, hukuklu, insan haklarına saygılı, ciddî, ileri ülkelerinin liselerinde okuyabilir. Fransa’da da özel liselerde, Katolik liselerinde, açılması serbest olan İslâm kolejlerinde okuyabilir. Elimden gelse, maddî imkânım olsa gelecek seneden itibaren Fransa’daki ciddî ve vasıflı özel bir lisede okuturum. Onlar için, hangi şehirde okuyacaklarsa orada bir yurt açarım, başına çok güçlü, çok vasıflı, çok üstün yaşlı bir müdür, hocahanımlar koyarım. Kızlara, okuldaki derslerden başka paralel/alternatif bir eğitim aldırırım.
Afrika’daki yeni türeme, tarihsiz, kültürsüz, kimliksiz, Zabazingo cumhuriyetindeki Marksist bozuntusu diktatörlük rejimi başörtüsünü yasak etmiş.. Orası bize bir örnek ve ölçü teşkil eder mi?
Türkiye’deki başörtüsü yasağı konusunda bütün hukuk yolları kapanmış, yasak kesinleşmiştir. Neymiş efendim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
dâvâsında olumsuz karar vermişmiş… Ülke dahilinde de adlî merciler başörtüsü aleyhinde itiraz edilemez hükümler ortaya koymuşlarmış… Bu iddia da tamamen çürüktür, esassızdır, insan hakları ve hukuk bakımından geçersizdir. AİHM, askerlik yapmak istemeyen bir Türkiye vatandaşını haklı buldu, devletimizi cezalandırdı ama bizdeki yargı mahkûmiyet kararında direndi ve AİHM’nin bu konudaki kararı bizi bağlamaz dedi.
İşte aynen böyle, AİHM’nin başörtüsü yasağına dair olumsuz kararı biz Türkiyeli Müslümanları bağlamaz.
Kararın başörtüsü aleyhinde çıkmasında AKP iktidarına yakın birtakım hukukçuların yanlış işler yapmasının büyük rolü olmuştur… Karar çıkmadan önce, dıştan Türk ve Müslüman görünen, asıl kimliği ise Yahudilik olan bir kişi Strasburg’ta yoğun kulis yapmış, kararın olumsuz bir şekilde çıkması için çırpınmıştır…
Hukuka, adalete, insan haklarına, vatandaşların tahsil haklarına, din ve inanç hürriyetine, medenî dünyadaki uygulamaya aykırı olan bu karar biz Müslümanları bağlamaz. AİHM lâ yüs’el ve lâ yuhtî (Sorumsuz ve hatasız) değildir. Bu konuda hatâ etmiştir… Şiddete, haksızlığa kaçmamak, yasal yolların ve sınırların dışına çıkmamak şartıyla mücadele devam edecektir.
Suudî Arabistan’a gitsinler demekle iş bitmiyor… Dindar bir Türkiyeli kız niçin tahsil yapmak için yurt dışına gitsin? Elbette kendi vatanında okumak hakkına sahiptir. Hem, herkesin dış ülkelerde tahsil yapacak kadar parası ve imkânı yoktur.
Devletimiz bu konuda kesin bir yasak koymuşmuş… Hayır, bu yasağı devlet değil sistem koymuştur. Merhum Turgut Özal zamanında da devlet vardı ve üniversitelerde, liselerde başörtülü kızlar okuyabiliyorlardı. Bir örnek vereyim: Ya 1979’da, ya 1980’de ülkemizin en tanınmış ve en parlak lisesi olan Galatasaray lisesinden sımsıkı tesettürlü beş kız öğrenci mezun olmuşlardır. Hattâ, idarecilerden diplomalarını alırlarken yabancı erkeklerin ellerini sıkmamışlardır…O zaman Türkiye’de devlet yok muydu? O zaman Anayasa yok muydu?
Devlet böyle istemiş ve yasak kesinleşmiştir iddiası tamamen bir safsatadan ibarettir.
Görecekler ki, başları açık vatandaşlarımız bile başörtüsüne hürriyet verilmesi lehinde oy kullanacaklardır. Başörtüsü yasağı konusunda devletimizi tenzih ediyoruz. Kabahat onun değildir,
mi nedir, onundur…
Sokaklarda görüyorum: Bir genç kız grubu birlikte konuşarak yürüyor. Kızların bir kısmı açık, bir kısmı kapalı. Büyük bir dostluk, yakınlık, arkadaşlık içindeler. Aralarında başörtüsü ayrımı ve kavgası yok. Türk halkının büyük çoğunluğu toleranslıdır, çoğulculuğu kabul eder, ayrımcılık yapmaz. Başörtüsü konusundaki problemleri halkımız değil,
veya
çıkartmıştır.
Bu da hukuk ve demokrasi bakımından geçersiz bir iddiadır. Tarih boyunca dünyanın her yerinde din sömürüsü yapılmıştır. Din sömürüsü yapıldı, yapılıyor veya yapılabilir diye vatandaşların temel hak ve hürriyetleri asla çiğnenemez, asla kabulü caiz olamaz.
Bu da bir yalandır, düzmece iddiadır. Atatürk erkekler için şapka ve Avrupaî kıyafet devrimi yapmıştır ama kadın kıyafetleri için kanun çıkartmamıştır. Annesi çarşaflı idi, eşi Latife hanım tesettürlüydü…
Cesaretiniz varsa, noter tarafından idare edilecek ve sunulacak açık bir oturum yapılsın; başörtüsü taraftarı Müslümanlardan beş kişilik bir heyet, ile başörtüsü karşıtı beş kişilik çağdaş bir heyet demagojiye asla yer vermemek şartıyla tartışsınlar, bu tartışma büyük bir TV kanalından millete duyurulsun, herkes seyretsin… İki taraf da eteklerindeki taşları ortaya döksünler… Çağdaşların buna cesaretleri var mıdır?
İddialarını kültürle, hukukla, millî kimlikle, akıl ve bilgelikle, vicdanla, insafla isbat etmeye çalış. Millet artık eskisi gibi cahil değil. Hadiseler on milyonlarca halkın gözlerini açtı. Öyle her zokayı yutmuyorlar, her dolmayı yemiyorlar…
05 Mayıs 2006