Tâliban
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 20 Şubat 2019
PazarKANAL 7’de 5 Ekim Cuma akşamı yapılan açık oturumda bazı konuşmacılar ve salonda bulunan seyirciler Taliban için “Vahşi… Yamyam… Medeniyetsiz… Bunlar Müslüman değil…” gibi çok ağır ve şiddetli hükümler verdiler. Konuşmacılar arasında bulunan İlahiyat Profesörü Süleyman Uludağ Taliban için “Onlar fıkıh mezhebi itibarıyla bizim gibi Hanefî, itikad bakımından da yine bizim gibi Matüridî olan Müslümanlardır” dedi.
Türkiye’de İslâm’a ve dindar Müslümanlara çatan, saldıran, hakaret eden, bu konuda yargısız infaz yapan; adaletten, insaftan, bilgelikten uzak bir zihniyetin Taliban hakkındaki hükümleri yersizdir, hakkaniyete uygun değildir.
Taliban’ın hatâları yok mu? Elbette vardır. Onların sergilediği İslâm her bakımdan dört dörtlük bir İslâm uygulaması mıdır? Elbette değildir. Lakin her şeye rağmen Taliban dediğimiz cemaat mü’mindir, Müslümandır, bizim din kardeşlerimizdir. Hatâlı ve yanlış taraflarını kabul etmemekle, eleştirmekle beraber onları kardeş olarak benimsememiz, asla dışlamamamız gerekir.
Allah mü’minleri birbirlerine kardeş kılmıştır. Kur’ân’da “Hiç şüphe yok ki, mü’minler kardeştir” mealinde âyet vardır.
Peki Taliban’ın sergilediği İslâmî uygulamadaki aksaklıklar nereden geliyor? Bunun iki ana sebebi vardır:
1- Taliban bir meşrebe sahiptir, İslâmî bir rengi vardır. Orta, ılımlı yolda değildir. Sert bir tutumu görülmektedir. Hindistan ve Pakistan’daki Deobandî ekolonün, Vehhabîliğin, Selefiliğin tesirleri görülmektedir. Osmanlı tarihinde de böyle sert meşrebli cereyanlar görülmüştür. Kadızâdeliler gibi.
2- Taliban’ın İslâmî uygulamasında göze batan aşırılıklar, İslâm’dan değil, onların zihniyetinden, meşrebinden, Afganistan’daki kültürden, o ülkenin sosyal, antropolojik, etnik yapısından ve kontekstinden, mahallî geleneklerden ileri gelmektedir.
Meselâ, ülkelerindeki dev Buda heykellerini dinamitleyip tahrip etmişlerdir. Halbuki orada bin yıldan fazla bir zamandan beri İslâm ve Müslümanlar vardı, İslâm devletleri, İslâm uleması ve fukahası vardı. Onlar bu Buda heykellerini yıkmadılar da Taliban niçin yıktı? Bu bir aşırılıktır.
Taliban kadınlara karşı çok sert bir politika takip ediyormuş. Onların okumasına izin vermiyormuş. Bu da aşırı ve sert bir tutumdur. İslâm’ı bağlamaz, İslâm’da tesettür vardır, kadının “hurmeti” vardır ama dinimiz kadın ve kızların okumasına, ticaret yapmasına, toplum içinde vazife almasına izin vermektedir.
Taliban Afganistan’a barış, huzur, can ve mal güvenliği, asâyiş getirmiştir. O mağdur ve mazlum ülke yirmi yıl boyunca, önce Sovyet işgali, sonra mücahit fırkalar arasındaki iktidar kavgası yüzünden çok acılar çekti, çok can ve kan kaybetti. Taliban bunlara son vermiştir.
Ben bir Müslüman olarak Müslüman halkın namaza ve cemaate teşvik edilmesinden tedirgin olmuyorum ama bizdeki tatlı su Müslümanları, dinsizler, marksistler, aşırı laikler son derece tedirgin oluyorlar.
Açık oturumdaki seyircilerden biri “Onlar elleriyle yemek yiyorlar, bu bir vahşettir, medeniyetsizliktir” dedi. Bu hüküm yanlıştır. Her devrin, her ülkenin, her toplumun kendine göre yemek yeme kuralları ve adabı vardır. Bizde bile çatal ancak yirminci asrın başlarında zengin ve Batı’ya dönük aile çevrelerinde ortaya çıkmıştır. Resulullah Efendimiz zamanında çatal yoktu. İnsanlar elleriyle yemek yiyorlardı. Medeniyet çatalla kaşıkla, Batı usulü sofra düzeniyle olmaz. Medeniyet adaletle, barışla, insanların birbirini sevmesiyle, ilimle, irfanla olur.
Bundan kırk sene önce bazı Arap ülkelerine seyahate çıkmıştım. Bir ziyafette yanımdaki Araplar, daha önce sabunla güzelce yıkadıkları elleriyle et kopartıp bana ikram ediyorlardı. Ben buna alışık değildim, biraz sıkıldım ama onları üzmedim ve ikramlarını alıp yedim.
Japonya’da insanlar yemekleri çatalla değil, çubuklarla yerler. Yine o ülkede masaların kenarında sandalye üzerine oturarak değil, yer sofralarında yemek yenir. Bunlar mahallî örfler ve adetlerdir, medeniyetsizlik değildir.
İnsanlık kılık kıyafet, yemek yeme, ev döşemesi, hayat tarzı itibarıyla büyük bir çeşitlilik arzetmektedir. Farklılıklar yüzünden başka insanları ve toplumları tahkir etmek medenî ve olgun insanlara yakışmaz.
Afganistan çok fakir bir ülkedir. Yirmi senelik savaş onları bitirmiş, perişan etmiştir. O ülkedeki kardeşlerimiz dil ve ırk bakımından homojen değildir. Afganistan’daki çeşitlilikleri birbirine bağlayan İslâm dinidir. Bu gerçeği unutmamak gerekir.
Ateistler, dinsizler, İslâm düşmanları, aşırılar, militanlar sadece Taliban’ı değil, İslâm dinini ve dindar Müslümanları toptan sevmiyor ve onlara düşmanlık ediyor. Bizim, onların propagandalarına kanmamamız gerekir.
Biz Türkiye Müslümanları sevad-ı azama mensup, orta yolda, ana caddede bulunan ılımlı kimseleriz. Osmanlı’nın yükseliş ve satvet devrinde Hıristiyanlara ve Yahudilere can, mal, din, ırz, kimlik güvenliği sağlanmıştır. Türkiye Mevlanâ’ların, Hacı Bayram’ların, Hacı Bektaş’ların ülkesidir. Şu anda Türkiye’de en fazla basılan ve okunan kitaplar Hüccetülislâm İmamı Gazalî hazretlerinin kitaplarıdır. Bizim Müslümanlığımız iki kanatlıdır: Şeriat ve Tarikat (tasavvuf) kanatları.
Taliban bazı hususlarda aşırı gidiyor, kusur ediyor diye onları dışlamak, onlara düşmanlık etmek, onları kardeşlikten atmak kesinlikle caiz değildir. Müslüman Müslümanın velîsidir. Müslümanlar birbirlerini severler, tutarlar, birbirlerine hayır dua ederler. Resûl-i Kibriya aleyhissalatü vesselam efendimiz “Mazlum (zulme uğramış) da olsa, zâlim de olsa kardeşine yardım et” buyurmuştur. Ashab sormuşlar: Mazluma yardımı anladık ama zalime nasıl ve niçin yardım edelim? Efendimiz şu cevabı vermiş: “Elini onun eli üzerine koyarsın”, yâni yanlış bir iş yapmasına mâni olursun.
Afganistan’a ve oradaki Müslümanlara karşı Haçlılar ve siyonistler savaş açmış bulunuyor. Böyle bir durumda yok kadınları fazla örtüyormuşlar, yok kızları okutmuyormuşlar, yok dindarlıkta çok ileri gidiyormuşlar gibi bahanelerle düşmanlık etmek doğru değildir. Taliban’ın aşırılığı ve hatâları İslâm’dan değil, o ülkenin geleneklerinden ve kendi meşreb ve fırkalarından kaynaklanmaktadır. Lakin her hâl ü kârda mü’mindirler, Müslümandırlar, bizim sevgi, destek ve dualarımıza layıktırlar. İnşaallah zamanla hatâlarından, aşırılıklardan dönecekler, orta ve ılımlı İslâm yolunda karar kılacaklardır.
Allah Afganların, Taliban’ın, bütün Müslümanların yardımcısı olsun. Onlara karşı savaşmaya hazır olanlara akıl, fikir, insaf versin. 08 Ekim 2001