Bugün elimizde bulunan Anadolu ve Trakya topraklarının yeniden İslâmlaştırılması yahut Müslümanlaştırılması; tarikatsiz, tasavvufsuz, dervişsiz, şeyhsiz gerçekleştirilemez.

Kaç türlü tarikat, tasavvuf, derviş, şeyh vardır? İki türlü… Bu konuyu kısaca açıklamama izin vermenizi istirham ediyorum.

* GERÇEK VE DİNE UYGUN OLANLARI:

Bunların şartları, özellikleri şunlardır: (1) Şeriata, yani dinin zâhirine aykırı bir tarafları yoktur. (2) Yüksek ahlâk sahibidirler. (3) Başta beş vakit namaz olmak üzere İslâm’ın ibadetle ilgili emirlerini dosdoğru eda ederler. (4) Sünnete uyarlar, Sünnet ehlidirler. (5) Kendilerinde fütüvvet ve mürüvvet ahlâkı vardır. (6) Zâhiddirler yani dünyaya sırt çevirmişlerdir. (7) Benliklerini dizginlemişler, yenmişlerdir. (8) İla-yı Kelimetullah yaparlar. (9) İmana, İslâm’a, Kur’âna, Sünnete, Ümmete ve insanlığa hizmet ederler.

* BOZUK TARİKATLER HANGİLERİDİR?

(1) Parayı çok severler. (2) Para toplarlar. (3) Kendilerinde Şeriat-ı Garra-i Ahmediyyeye uymayan vahim ve büyük bozukluklar, bid’atler, fısk ve fücurlar görünür. (4) Aşırı derecede hizip ve fırka asabiyetine saplanmışlardır. (5) Dine hizmet eder gibi görünerek dini istihdam ederler.

* TOPLUM NASIL ZABT U RABT ALTINA ALINIR?

73 milyonluk Türkiye toplumu, yakın tarihimizdeki ârızalar ve kazalar dolayısıyla zıvanadan çıkmıştır, bozuk ve sağlıksız bir toplum haline gelmiştir. Tasavvuf ve tarikat disiplini olmadan bu bozukluk, dağınıklık, çürüme ve kokuşma düzelmez. Toplumun ıslahı (iyileştirilmesi, yeniden Müslümanlaştırılması) tarikatlerle, tasavvufla mümkün olur. Bunun için eskiden olduğu gibi Fütüvvet teşkilâtı, Ahîlik, lonca teşkilâtı kurulmalıdır. İş, ticaret, iktisad, finans, sanayi dinin kontrolu altına girmelidir.

* TOPLUM NASIL NAMAZLI OLUR?

Namaz dinin direğidir. Namazı kılan dinini ayakta tutmuş olur, namazı terk eden dinini yıkmış olur. Şu anda halkın yüzde 10’u, bilemediniz yüzde 15’i beş vakit namaz kılıyor.Bu oranı yüzde 70’lere, 80’lere çıkartmak gerekir. Bunu ancak tarikatler ve tasavvuf başarabilir. Tembel, savruk, disiplinsiz bir Müslümana bin kere nasihat etseniz dinlemeyebilir ama bir tarikata girer, bir şeyhe intisab eder, şeyh ona “Evlâdım, beş vakit namazı dosdoğru kıl” derse kılar.

* AHLÂK FESADI NASIL DÜZELİR?

Müslümanların ahlâkı son derece bozulmuştur. Bu bozukluk faydalı kitap okumakla düzelmez. Tarikat ve tasavvuf disiplini ve uygulamasıyla düzelir. Gerçek şeyhler, Müslümanlara bu konuda örnek ve model olmalıdır.

* GERÇEĞİ OLMAZSA HEDEFE ULAŞAMAYIZ!

Tarikatların ana hedefi Kur’ân’a, Sünnete, Şeriata, Ümmete hizmet etmek, vasıflı ve olgun Müslüman yetiştirmektir.Bu hizmetleri ancak gerçek tarikatlar ve gerçek tasavvuf yapabilir. Maalesef bunların sahteleri de vardır.Sahteler ile köy olmaz, kasaba olmaz. Gerçek şeyhler hidayet ve selâmet rehberleridir. Sahte şeyhler peşlerine düşenleri karanlığa götürür.

Gerçek şeyh kendisini Allah ve Resulullah yoluna ve hizmetlerine adamış bir kahramandır.Dünyayı ayakları altına almıştır. Dünya zenginliklerine sırt çevirmiştir. Böyle mübarek bir zatın peşine düşenlerin ahlâkları düzelir, iyi Müslüman olurlar.

Anadolu’da ve Trakya’da tarih boyunca nice gerçek şeyh, gerçek mürşid yaşamış ve Ümmet-i Muhammed’e (Salat ve selam olsun ona) hizmet etmiştir. Hiçbir gerçek şeyh ve mürşid dünyaya dönük değildir. Onların kâffesi âhirete dönüktür.

İtikadın tashihi, beş vakit namazın dosdoğru kılınması, namaz kılanların oranının yüzde 70’e-80’e yükselmesi, kadınların ve kızların şer’i tesettüre bürünmesi, alenî fısk ve fücurun ortadan kalkması, gıybet ve diğer lisan âfetlerinin çok azalması, helâl kazanılıp helâl yenmesi; israf, lüks ve sefahatin önlenmesi, Müslümanların birbirine kurt değil, melek olması, Ümmetin zillet ve esaretten izzet ve hürriyete geçmesi tarikat ve tasavvuf hizmetleriyle olur.

Vehhabiler tarikatlara ve tasavvufa karşıymışlar… Onların bu karşı oluşunun hiçbir kıymeti yoktur. Tarikatları ve tasavvufu tenkit edeceklerine aynaya baksalar iyi ederler.

(İkinci yazı) TEK ADAYLI DAR BÖLGELİ SEÇİM SİSTEMİ

TÜRKİYE’de en köklü demokratik reform, seçim sistemini ve seçim kanununu değiştirerek yapılabilir. Ülkemizde bugün, İngiltere’dekine, İsviçre’dekine benzemese de çoğulculuk ve demokrasi vardır. Vardır ama siyasî partiler saltanatı da vardır ve bu saltanat demokrasiye, millî iradeye zarar vermektedir.

Teklif ettiğim seçim sistemi şudur:

1. Dar bölge seçim sistemine geçilecek, her bölgede bir tek milletvekili seçilecektir.

2. Partiler, seçimi kazanmak için en fazla seçilme şansına sahip vasıflı adayları bulacaklardır.

3. Bölge dar olduğu için seçim kampanyası sırasında adaylar halka doğrudan doğruya, yüz yüze görüşebilecekler, evleri tek tek ziyaret edebilecekler; seçmen, seçeceği adayı yakından görecek ve tanıyacaktır.

4. Parti genel başkanı diktatörlüğü kırılacak, milletvekillerinin hürriyet ve serbestliği artacaktır.

5. Her seçim bölgesinden bir tek milletvekili seçilmesi sistemi siyasete, beklenen zarurî kaliteyi getirecektir. (Bu kaliteyi temin için seçim sistemine maddeler konulacak, bulaşık adamların aday olmaları önlenecektir.)

6. Doğrudan doğruya milletvekilliği hizmet ve vazifeleri ile konular dışında milletvekillerinin dokunulmazlığı olmayacaktır. Meclis kürsüsüne çıkmış, bir konuşma yapmış, bu konuda elbette dokunulmazlığı olacaktır ama yüz kızartıcı suçlar, yolsuzluklar, yasa dışı rantlar, rüşvetler, komisyonlar, şüpheli ve şâibeli servet artışı gibi konularda asla dokunulmazlığı olmayacaktır.

7. Yeni seçim kanununa parti genel başkanlarının taçsız hükümdarlar gibi başkanlık saltanatı sürmelerini kısıtlayan, önleyen maddeler konulacaktır.

8. Kanun birtakım maddelerle siyasete vasıf gelmesini sağlayacaktır.

9. Siyasi partilerin mutlaka demokratikleştirilmeleri, parti liderlerinin çiftlik ağasına benzememeleri için tedbirler alınmalı, çareler bulunmalıdır.

Tecrübeli siyasetçi muhterem Korkut Özal beyefendinin dar bölgeli, tek adaylı seçim sistemi konusunda hayli yazısı vardır, yıllardan beri bu konuda uyarılar yapmaktadır.

Böyle bir seçim sisteminin bazı mahzurları (sakıncaları) olabilir mi? Elbette olur ama bugünkü sistem kadar sakıncalı olamaz. Bir an bile hatırdan çıkartılmamalıdır ki, bugün Türkiye’nin uluslararası temizlik ve şeffaflık notu, 10 üzerinden dörttür, yani sınıfta kalmış durumdayız. Bu utanç verici durumdan kurtulmak için seçim sistemimizdeki bozuklukları, aksaklıkları, olumsuzlukları düzeltmemiz gerekir.

Halk yığınları tek adaylı dar bölge seçiminde ehliyetli, liyakatli, değerli, temiz adayları seçmezler de Meclis’e birtakım babalar girerse ne olacak?..

Bu gibi mahzurlar önceden konuşulur, tartışılır, tedbirler ve çareler alınır ve kanun ona göre çıkartılır.

DÜZELTME

Yazarımız Sayın Mehmed Şevket Eygi Bey’in 29 Ocak 2011 tarihli yazısının “Diktatör İslam’a karşı idi” başlığı, 2 Şubat 2011 tarihli yazısına sehven başlık olarak yayınlanmıştır. 2 Şubat 2011 tarihli yazının başlığı “İyiliği Desteklemek Kötülüğü Kösteklemek Derneği ” şeklinde olacaktır. Düzeltir, muhterem yazarımız Mehmed Şevket Eygi Bey’den ve okuyucularımızdan özür dileriz. 6 Şubat 2011