*Tehlike geçmemiştir.

İçi ateş dolu bir uçurumun kenarında kavga ediyoruz.

*Zemzemle yıkanmış günahsız, hatasız, noksansız, yanlışsız olduklarını; bütün hataları karşıtlarının yaptığını sananlar çılgınca çıkışlar yapabilir.

*Peygamberler ve çok az sayıda mahfuz

(korunmuş)

kimseler dışında Müslümanlar hata ve yanlış yapabilir.

Biz masumuz, günahsızız diyenlerin ve sananların en büyük günahı işte bu masumluk iddiasıdır.

*Yakın zamanda

bir değil, en az üç sivil darbe teşebbüsü yapılmış

, bunlar başarılı olmamıştır.

*Bu darbe teşebbüslerinin ardında, içinde doğrudan doğruya veya dolaylı olarak

ABD’nin, AB’nin, İsrail’in, Siyonizmin, emperyalizmin

bulunmadığını, bunların yüzde yüz yerli kalkışmalar olduğunu iddia etmek eblehlik veya şeytanlıktır.

*Uçak havada iken baş pilotu, gemi denizde seyrederken kaptanı devirme teşebbüsü, uçağın veya geminin batmasına ve içindeki herkesin helâkine sebep olabilir. Binaenaleyh, yapılacak ilk iş uçağı salimen yere indirmek, gemiyi sahile ulaştırmaktır.

*Uçaktaki veya gemideki savaşı,

horoz dövüşü seyreder gibi seyretmek, bundan sadikçe zevk almak, önlemeye çalışmamak

, ateşin üzerine benzin dökmek çok kötü bir ahlâkın göstergesidir.

*Seçimle sandıktan çıkarak gelen

iktidarlar yine seçimle gitmelidir.

*Türkiye Müslümanları

bu son İktidar-Cemaat kavga ve savaşlarında

çok kötü not almışlardır.

*Müslümanlar,

tek bir Ümmet

oluşturmadıkları için birbirine düşmüştür.

*Müslüman

cemaatler, gruplar, parçalar, sektler birbirlerini ötekilediği için

bugünkü kavga, savaş, fitne, fesat, kaos, anarşi yangını çıkmıştır.

*

Din ve iman hizmetlerinin politikaya alet edilmesi

doğru değildir.

*Öncelikle fakirlerin, miskinlerin, biçarelerin, borç bataklıklarında çırpınanların, mültecilerin hakkı olan

zekâtlarla başka hizmetler yapılamaz.

Zekâtların tüzel kişiler tarafından toplanması ve Kur’ânda açık ve seçik şekilde zikredilen hak sahiplerinin mahrum bırakılması büyük bir zulümdür. Hak Teâlâ zalimleri sevmez.

*Bütün Ehl-i Sünnet parçalarının, cemaat ve gruplarının

müşterek=ortak bir Fetva ve Nasihat Şûrası olmalıdır.

Bu Şûrada çeşitli meşreplere mensup, ilmî ve fıkhî icazeti olan yüksek ahlâklı ve karakterli, en az müftü rütbesinde üyeler bulunmalıdır. Böyle bir

Şûramız olmazsa daha çok kavgalar, daha çok gemi batırma teşebbüsleri görürüz.

*Ülkemizdeki

müzmin yolsuzluklar sivil darbelere alet ve bahane edilmemelidir.

*Yolsuzluklarla mücadele edilecekse, bu iş ihlasla, iyi ve temiz niyetle, adaletle usulüne göre yapılmalıdır.

*Şu anda

Cumhuriyet tarihinde görülmüş en fazla hürriyete, konuşma ve yazma hakkına, muhalefet yapma, yolsuzluklarla mücadele etme serbestliğine sahibiz.

Bu hürriyetten, serbestlikten, imkân ve fırsatlardan yararlanarak

yolsuzluk dosyaları hazırlanır ve bunlar Cumhurbaşkanlığına, Millet Meclisi’ne, Yargıtay Başsavcılığı’na, Anayasa Mahkemesi’ne, basına verilir, halka duyurulur.

Böyle yapılmayıp da birtakım siyasî emeller uğruna, yolsuzlukları bahane ederek

sivil saray darbesine yeltenmek büyük ve tarihî bir yanılgıdır.

*Hiçbir Müslümanın yalan söyleme, halkı aldatma, iftira atma, fitne ve fesat çıkartma, Ümmet birliği dışında kalma, İslâm düşmanları ile dost olup onlarla işbirliği yapma, zekâtları Kur’âna Sünnete Şeriata aykırı olarak toplayıp sarf etme hakkı ve hürriyeti yoktur.

*İslâm’ın

Tevhid inancına ters dogmalara sahip bid’atçilerin hizmetlerinin kıymeti yoktur.

İşin başı itikadın sahih=doğru olmasıdır.

*

Uluslararası temizlik ve şeffaflık notunun 10 üzerinden 5 olduğu kirli bir ülkede yaşadığımızı hiç hatırımızdan çıkartmayalım

ve bu notu

en az 7’ye çıkartmak için

ne yapmak lazımsa onları yapalım. 10 üzerinden 5 notu Türkiye gibi büyük bir devleti ve ülkeyi kurtarmaz.

(İkinci yazı) Dünya Hiç

Muhterem kardeşim… Size olumlu tenkitler yönelttiğim için sakın kendimi yüksek sizi alçak gördüğümü sanmayınız. Bendeniz, kendimi Müslümanların rütbe ve değerce en sonuncusu gören bir kimseyim. Hiçbir yükseklik, rütbe ve derece iddiam yoktur.

Namaz kılmayan Müslümanları tenkit ediyorum. Haksız mıyım? Namaz, imandan sonra İslâm’ın ikinci temel ve ana şartıdır ve her Müslüman belli vakitlerde günde beş kez bu ibadeti dosdoğru eda etmelidir.

Zekâtını hiç vermeyenleri tenkit ediyorum. Zekât verdiğini sanıp da vermeyenler var ya, onları da tenkit ediyorum. Zekâtlar Kur’âna, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun verilmezse, bu ibadet yerine getirilmiş olmaz, yeniden verilmesi gerekir.

Madem ki Müslümanız, Şeriata uymamız gerekir. Şeriatın kesin emirleri, kesin yasakları ve kesin hükümleri vardır. Bunlara uymayanları, isim vermeden tenkit ediyorum ama bu tenkitler, benim üstün olduğuma delalet etmez.

Müslümanların en sonuncusu olmak, kötü bir makam ve mevki değildir.

Müslümanların en küçük rütbelisi, iman ile öldüğü takdirde ebedî azaba uğramaz ve Allah’ın kerem, lutf ve rahmeti ile Cennete girer.

Bu ne büyük bir saadet ve mazhariyettir.

Eski büyüklerden birinin yanında, Cennete en son girecek mü’minden bahsedilmiş, o muhterem zat çok ağlamış ve

“Ah keşke o kimse ben olabilsem…”

diye ah etmiş.

Olgun kimseler, dünya makam, mevki, cah ve rütbelerine talip olmazlar.

Bendeniz olgun değilim, büyüklerimiz dünya yüksekliği talep etmemişken, benim talep etmem

(başkaları için söylemiyorum, kendim için konuşuyorum)

ahmaklık, beyinsizlik, harlık olmaz mı?

Allah ü Teâlâ’nın bize

en büyük nimeti iman nimeti

değil midir? Bu nimet-i uzmânın yanında padişahlığın, dünya sultanlığının, hattâ halifeliğin kıymeti mi olur? İmandan sonra en büyük rütbe taqvadır. Biz gerçek taqvalılardan olamasak bile onları sevmeliyiz. Rahmanın evliyasını seven, bu sevgisi dolayısıyla büyük manevî nimetlere nail olur.

Kimin evliyaurrahman olduğu ancak firaset gözüyle görülebilir. Evliyaurrahman ile evliyauşşeytanı sakın birbirine karıştırma.

Evliyaurrahmanın itikadı sahih=doğru olur.

İtikadı bozuk bir tek gerçek evliya yoktur.

Evliyaullah beş vakit namazı kılar. Evliyaullah Muhammedî ahlâk ile müzeyyen ve mütehallidir

(süslü ve ziynetlidir).

Dünya-perestten evliya olmaz. Evliya parayı sevmez, Evliya insanların kurtuluşuna vesile olur.

Evliyanın duaları müstecab olur. İlmiyle ‘âmil, râsih, muttaqi, ihlaslı fakihler inşaallah velidir. Sahih bir icazetle Resûlullah Efendimize

(Salat ve selam olsun ona)

irtibatlı gerçek mürşidler ve şeyhler inşaallah velidir.

İmana, Kur’âna, Sünnete, Şeriata muhlisen lillah hizmet edenler, zindanda olsalar bile manen derece ve rütbeleri çok yüksektir. En büyük rütbe, ölmeden ölmek makamıdır. Dünya sevgisi, dünyalık sevgisi, hubb-i riyaset kötülüklerin analarıdır.

Dünyayı ayaklarının altına almak manen yüceltir. Dünyayı baş tacı etmek alçaltır. Dünya hiç.

09.01.2014