Çarşamba

  • Musevîlik Dinine Göre

    : Sahte Mesih İzmirli Sabatay Sevi’ye iman ettikleri, Musa dininden ve Tevrat’tan saptıkları için onlar kâfir olmuştur. Binaenaleyh Cennete giremezler.

  • Hıristiyanlığa Göre

    : İsa Mesih’e inanmadıkları, Teslis inancına iman etmedikleri, İncil’i kutsal saymadıkları ve vaftiz edilmedikleri için onlar Allah’ın melekûtuna (cennete) giremeyecekler, ebedî mutluluğa nail olamayacaklardır.

  • İslâm Dinine Göre

    : Onlar iki kimliklidir. İslâm mezhep, tarikat ve fırkaları içinde Sabataycılık diye bir grup yoktur. Onların Müslümanlığı samimî ve içten değildir, zâhirîdir (dış, yüzeysel), binaenaleyh onların imanı yoktur, dolayısıyla cennete giremeyecekler, kurtuluşa eremeyeceklerdir. Zaten onlar, dıştan biz de Müslümanız deseler bile, kendi aralarında Müslümanlara

    “Acı Soğan”

    derler.

  • Kendilerine Göre

    : Sabatay Sevi’ye iman etmeyen Yahudiler Cennete giremez. Hıristiyanlar zaten giremez. Müslümanlar ise hiç giremez. O halde Cennete kimler girecektir? Elbette Mesih’in mü’minleri olan Sabataycılar girecektir. Şu altı küsur milyarlık insanlık âleminde olsa olsa beş-altı milyon Sabataycı vardır. Koskoca Cennet onların olacaktır.

  • Dinlerarası Diyalogçulara Göre

    : Sabataycılar da İbrahimîdir. Biz İbrahim diyoruz, onlar Abraham diyor. Onlar da ehlî cennet ve ehl-i necattır.

  • Bazı Reformcu ve Yenilikçilere Göre

    : Cennet Müslümanların tekelinde değildir. Yahudiler, Hıristiyanlar, yıldızlara tapanlar da cennete girecektir, bu arada tabiî Sabataycılar da…

    İran Savaşına Bayılacaksınız

    Irak savaşını çok sevmiştiniz değilmi? O hiçbir şey değildir, siz hele şu İran savaşı başlasın, bayılacaksınız biteceksiniz ona… Amerika büyük bir yanlış yaptı ve Irak’a kara ordusuyla girdi. İran’da aynı hatâyı yapmayacak ve o ülkeyi havadan uçaklar ve füzelerle cehenneme çevirecektir. Irak savaşını çok sevenler, İran savaşına bayım bayım bayılacaklardır.

    İran’daki yeraltı tesisleri ve sığınakları konvansiyonel bomba ve füzelerle tahrip edilemez. Medenî Amerika oraları nükleer silahlarla vuracaktır.

    Dedim ya, bayılacaksınız, biteceksiniz.

    Irak savaşının gerekçeleri nelerdi?

    – Kitle imha silahları üretmek,

    – Kimyevî ve biyolojik savaş hazırlıkları yapmak…

    Bunların hiçbiri doğru çıkmadı. Çıkmasın… Hiç olmazsa oraya demokrasi, hürriyet, huzur, güven, selâmet, adalet geldi ya!

    Zavallı Iraklılar diktatör Saddam’dan çok çekmişlerdi… Şimdi onu mumla arıyorlar. İki buçuk milyon Iraklı yer değiştirmiş… Bir rivayete göre bir milyon Iraklı ölmüş… Ülke üç parçaya bölünmüş… İç savaş başlamış… Bağdat’ta kan gövdeyi götürüyormuş… Eee her doğum sancılı olurmuş. Demokrasi doğarken böyle sancılar, kanlar, acılar, feryatlar olacak tabiî…

    İran’ın tepesine de demokrasi, adalet, insaf, insan hakları bombaları ve füzeleri inecektir. Dehşetli bir bomba, korkunç bir tarraka… Toz duman kan… Havada uçuşan insan parçaları… Gözyaşı, ıstırap, ölüm… Ey demokrasi sen ne füsunkârsın…

    Acaba İran’ı kaç parçaya böleceklerdir? Her halde beşten aşağı olmaz. Doğrusu bitirim bir savaş olacak İran savaşı. Al sana bir demokrasi bombası, al sana insan hakları bombası, al sana hürriyet ve bağımsızlık bombası, al sana İran-Amerikan dostluğu bombası…

    İran bu bombalar sayesinde Mollalar rejiminden kurtulacak, teokrasi zincirlerini kıracak, buram buram demokrasi ve özgürlük koklayacak. Karıların tesettür örtüleri yırtılacak… Gelsin mini etekler, fingirdek ve fıkırdak zenneler… İçki yasağı kalkacak, kadehler çın çın tokuşturulacak, şerefinize…

    İran halkı demokrasi ve özgürlük bayramı yaparken petrol gelirleri velinimet Amerikalıların ve müttefiklerinin kasalarına akacak. O kadar olacak elbette. Mollalar gidecek, Şahlar gelecek…

    Irak savaşını çok sevmiştiniz, İran savaşına bitecek, bayılacak, mest olacaksınız.

    Ne Günlere Kaldık İçki Haram Değilmiş!

    Bir tv kanalından telefon ettiler,

    “gece saat: 23.30’da size bağlanmak istiyoruz”

    dediler. Olur cevabını verdim. O saatte bağlandılar ve sormaya başladılar. Konu “Peygamberimizi inkâr eden, Kur’ân-ı kutsal kitap olarak kabul etmeyen, İslâm’ı din olarak tanımayan gayr-i müslimler cennete girecekler mi?” Tabiî ki,

    “Giremeyecekler…”

    dedim. Bu sizin düşünceniz mi? Hayır, ben Ehl-i Sünnet Müslümanıyım, muteber ve güvenilir din kitaplarında yazılı olan bilgilere göre konuşuyorum, din konusunda benim şahsî düşüncem ve görüşüm olamaz… Sunucu, ehl–i sünnet dememe itiraz etti; siz ayrımcılık yapıyorsunuz, böyle konuşmak ehl-i sünnet olmayan Müslümanlara hakarettir gibi laflar etti. Hakaret makaret asla yok, ben kendimi tanıtmak, referans vermek için böyle söylüyorum.

    Telefon konuşmasında, İslâm’a aykırı işler yapan, büyük günah işleyenlerin durumu soruldu. Büyük günah işleyenlerin dinden çıkmayacağını söyledim. Lakin, işledikleri günahları günah ve haram olarak kabul etmezler, helal bilirlerse bu takdirde dinden çıkarlar dedim. Büyük günahları sayarken içki içmeyi de zikr ettim. TV sunucusu buna itiraz etti, Kur’ân’da içkiyi yasaklayan, haram kılan ayet yoktur dedi. Bu konuda biraz atıştık… Velhasıl benim cevaplarım tv’cilerin pek hoşuna gitmedi.

    Bazı ilericiler, çağdaşlar, uygarlıkçılar tutturmuşlar, “Edison ampulü icat etti, daha nice icada imza attı, insanlığa faydası çoktur, böyle bir adamı Müslüman olmadığı için cennete sokmamak olur mu” gibi laflar ediyorlar.

    Bilsinler ki: Edison’un varlık problemi, Tanrı, din konusundaki inanç ve görüşleri sadece İslâm’a değil, bütün dinlere aykırıdır. O, İslâm dinine göre de, Yahudiliğe göre de, Nasranîliğe göre de Cennete giremez. Ampulü ve fonografı icat etmiş. Bunlar Cennete girebilmesi için yeterli değildir. Cennete iman ile girilir. Allah’a iman edecek,

    bütün

    Peygamberlere iman edecek,

    bütün

    ilahî kitaplara iman edecek. Bir kişi imanın temellerinden bir maddeyi kabul etmese yine cennete giremez. Din kitapları böyle söylüyor.

    Birtakım ateistler, agnostikler, reformcular kendilerini cennetin ağası veya kapıcısı sanıyorlar; canlarının istediğini içine dolduruyorlar. Bekâra karı boşamak kolaymış…

    Şu mantıksızlığa bakınız: Gayr-i müslimler Son Peygamber Hz. Muhammed’i yalanlıyor,

    “Sen Peygamber değilsin, yalancısın”

    diyor. Kur’ân’ı inkâr ediyor,

    Allah kelamı değildir, kul sözüdür

    diyor. İslâm dininin hak din olduğunu kabul etmiyor… Sonra da Müslümanlar, bunların Cennete giremeyeceklerini söyleyince dinsizler çok kızıyor, ateş püskürtüyor…

    Bu ne büyük mantıksızlıktır. Gayr-i müslimler Müslümanları Cennete koyuyor mu? Koymuyorlar. Cennet kimsenin babasının mülkü değildir, Allah’ın mülküdür ve oraya dilediğini koyar. Cennete kimler girecektir? Kur’ân, Sünnet ve onları yorumlayan büyük din alimleri ve uluları bunu bildiriyor. Cennete iman edenler girer. Allah’a, Peygamber’e, Kitabullah’a, hak dine iman edenler… 08 Mart 2007