Tepkisizlik Zillet ve Esaret Getirir!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 06 Ocak 2019
Pazar
Büyük bir şehrimizde belediyenin veya müteahhidin işçileri kaldırım döşüyor. Yere kum dökmüşler, onun üzerine yalap şalap, dikkatsiz ve itinasız bir şekilde taşları diziyorlar. Sonra bu taşların aralarına yine dikkatsiz ve laubali bir şekilde kum dökülecek ve sözde yol inşaatı bitmiş olacak…
Bu yol yapılırken oradan binlerce, yüz binlerce vatandaş geçiyor ve bunların bir teki bile
şeklinde tepki göstermiyor, gereken mercilere şikayet etmiyor?
Almanya, İsviçre, Norveç gibi medenî ülkelerde böyle yol yapılmaya başlansa halk isyan eder, şiddetli tepki gösterir ve hatânın, aksaklığın düzelmesini sağlar.
Bugünkü Türkiye toplumunun çok vahim, çok ağır, çok dehşetli noksanları, eksiklikleri, ihmallleri vardır. Bunlardan biri de haksızlıklar, yanlışlıklar, kötülükler karşısında tepkisizliktir. Bu memlekette yüksek seviyede, genel ve yaygın hırsızlık ve yolsuzluk vardır. Halk bunlara gereken tepkiyi göstermiyor. Devletin ve belediyelerin bütçeleri, imkânları hortumlanıyor. Halk tepkisiz kalıyor.
Eğitim iflas etmiş vaziyette. On milyondan fazla çocuğumuz işe yaramaz bir eğitimin çarkları arasında harcanıyor. Halk yine tepkisiz. Halbuki, İstanbul’da en az bir milyon vatandaş feryatlı, nümayişli bir miting ve yürüyüş yapsa,
istese, politikacıların ve bürokratların etekleri tutuşur, belki düzeltme ve iyileştirme yaparlar.
Üniversitelerimiz ilmi, irfanı, araştırmayı, uzmanlığı bırakmışlar,
Üniversitelerimiz yetmiş-seksen seneden beri Türkiye’ye bir tek Nobel ve benzeri uluslararası ödül kazandıramamış. Umurlarında mı? Aman başörtüsü, aman laiklik, aman resmî ideoloji, aman Sabataycılık. Halkımız bu üniversiteleri yazılı olarak protesto ediyor mu, onlara tepki gösteriyor mu?
Üniversitelerimizdeki temiz, vatansever, vazifelerini hakkıyla yapan, şerefli, Müslüman çoğunluğun temel hak ve hürriyetlerine saygılı, ahlâklı, faziletli elemanları tenzih ederek söylüyorum: Maalesef birtakım çeteler sızmıştır bu ulvî müesseselere. Bu çeteler Müslüman Türkiye halkını ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi, parya olarak görmektedir. Bunlar memlekete babalarının, atalarının, dedelerinin çiftliği gözüyle bakmaktadır. Ve bin kere maalesef ki, on milyonlarca Türkiyeli bu rezalete tepki göstermemektedir. Nasıl tepki? Elbette yasal sınırlar içinde, şiddetten uzak, medenî ve demokratik bir tepki. Binlerce vatansever aydından yüz tanesi bir araya gelse, memleketin durumu ve üniversitelerin hali hakkında ciddî ve seviyeli bir bildiri hazırlasa, bunu tam sayfa bazı gazetelerde ilan şeklinde bastırsalar. (Bazı gazeteler dedim, çünkü târifenin on misli fazla ücret teklif etseniz birtakım sömürgeci zihniyetli Pembe gazeteler böyle bir bildiriyi yayınlamak istemezler).
Bundan birkaç ay önce Büyük Millet Meclisi çatısı altında çok çirkin bir kavga ve küfürleşme hadisesi yaşandı. Düşünebiliyor musunuz, birtakım adamlar orada birbirlerine
diyerek hitap ettiler. Ne ayıp, ne yüz kızartıcı bir manzara. Millet Meclisi çatısı altında böyle âdi, rezil küfürler nasıl sarfedilebilir? Bu hadiseden sonra, gönül arzu ederdi ki, milyonlarca vatandaş mektuplar, dilekçeler, fakslar, telgraflar ile Meclis Başkanlığı’na, diğer kuruluşlara, medyaya müracaat etsinler, bu çirkin hadiseyi protesto etsinler, kötülesinler, lanetlesinler. Maalesef bir inilti bile çıkmadı.
Ülkenin sermayesi durumunda olan büyük fabrikalar, işletmeler, kıymetlerinin çok altında fiyatlara yabancılara satılıyor. Neymiş, bu satış paralarıyla borç faizi ödenecekmiş. Birkaç haftalık borç faizi birkaç milyar dolarmış. Millet bu iktisadî ve finansal rezaleti gereği gibi, yeterli şekilde protesto ediyor mu? Bazı gazetelerde (hepsinde değil, bir kısmı satın alınmıştır) memleketteki rezaletler, yolsuzluklar, soygunlar, haksızlıklar tenkit ediliyor ama bunlar cılızdır, tesirsizdir, yeterli değildir. Birtakım adamlar bu cılız tenkitler için
diyorlardır muhakkak.
Büyük Marmara depreminden bu yana altı yıl geçti. Bu altı yıl içinde depremle ilgili binlerce toplantı yapıldı, rapor yazıldı, nutuklar atıldı, cart curt edildi. Lakin ciddî tedbirler alınmadı. Uzmanların
dediği binalar eski hamam eski tas öylece duruyor. İstanbul 15 milyonluk bir megakent. Üç yüz bin kişi ölse ne olur? Kalanlar bize yeter. Hem zaten tavşan gibi çoğalan bir toplumuz…
İstanbul’da bir milyon vatandaş depreme karşı tedbir alınmaması konusunda miting yapsa, yürüse birtakım taş vicdanlı sorumlular telaşa düşer, harekete geçer belki.
Ne zaman olacağı belli değil ama mutlaka olacak deniliyor. Beklenen büyük İstanbul depreminde binlerce okul, hastahane, resmî daire, adliye binası yıkılacak. Yüzbinlerce kaçak binanın çoğu yıkılacak. AB kanunlarıyla meşrulaştırılan çürük binalar yüzbinlerce vatandaşa mezar olacak… Şehirde normal zamanda bile güvenlik sağlanamıyor. Maazallah zelzele olunca onbinlerce yağmacı harekete geçecek. Bu canavarlar ölülerin ellerini, parmaklarını keserek altın, mücevher, bilezik, kıymetli saat toplayacaklar. Bunlara karşı tedbir alındı mı?
Eminönü Yemiş iskelesindeki tarihi Ahî Çelebi Camii’nin restorasyonu yirmi senedir bitirilmiyor. Van’da, tarihî kalenin altındaki iki harap cami doksan seneden beri yürekler acısı bir şekilde duruyor. İstanbul’da Zeyrek Camii’nin dışını devletimiz ve Amerikan misyonerleri restore ettiriyorlar ama içi tam bir virane. Cağaloğlu’nun göbeğindeki Hadım Hasan Paşa medresesi yıllardan beri tamir edilmeyi bekliyor. Türk ve Müslüman eserleri böyle, harap vaziyette iken, iktidar Van’ın Akdamar adasındaki tarihî Ermeni kilisesini tamir ettiriyor. Bu restorasyon altı ayda bitirilecekmiş. Peki, Van’daki tarihî harap camileri niçin tamir ettirmiyorlar? On milyonlarca Müslüman bu haksızlığı, bu adaletsizliği, bu eşitsizliği niçin protesto etmiyor, yasal sınırlar içinde niçin tepki göstermiyor?
Evet soruyorum: Bu tepkisizliğin, bu uyuşukluğun, haksızlığın ve yanlışlıklar karşısındaki bu suskunluğun sonu ne olacaktır? Halktan, kamuoyundan gizleyerek Ermenistan’la Avrupa’nın bir şehrinde gizli müzakareler yapılıyormuş. Niçin saklıyorlar? Niçin çekiniyorlar? Ermenilerle ne gibi pazarlıklar yapıyorlar? Halk bu gizli müzakerelere niçin tepki göstermiyor?
Denizli’nin bir ilçesinde bir camiyi kiliseye çevirmek istediler. Halkımız niçin böyle birrezalete gereken ve yeterli tepkiyi göstermedi? Çanakkale’nin bir meydanına yepyeni bir kilise yapmak istiyorlar. Kimler istiyor? Hıristiyanlar, misyonerler değil. Bizden görünen birileri. Halk niçin buna yasal sınırlar içinde tepki göstermiyor, isyan etmiyor?
Emanetler ehline verilmiyor. Halk niçin tepki göstermiyor, protesto etmiyor? Ciğeri beş para etmez birtakım partizanlar, türediler beş on sene içinde sıfırdan başlayıp Karun kadar zengin oldular. Halk bu şüpheli, şaibeli zenginlikler ve zenginlere karşı niçin feryat etmiyor?
Birtakım iki kimlikli adamlar önemli köşebaşlarını tutmuşlar, bütün stratejik mevkileri almışlar. İsimlerine bakıyorsunuz, Türk ismine benziyor, lakin ikinci bir isimleri daha varmış, asıl adları oymuş. Bunların cenazeleri hep belli yerlerden kaldırılıyor, belli yerlere gömülüyor. Bunlar İslâm’a pek muhalif. Bunlar dindar Müslüman çoğunluğu Cumhuriyet için en yakın tehdit ve tehlike olarak görüyor. Bunlar ülkede dehşetli bir terör fırtınası estiriyor. Halk, yasal sınırlar içinde ülkemizdeki bu gizli hakimiyet ve saltanatı niçin protesto etmiyor?
Yıllardan beri cart curt eden İslâmcılar bunca kötülüğe, münkerata, fenalığa, zulme, haksızlığa karşı niçin tesirli bir kampanya açmıyorlar? Bu ülkede namuslu, şerefli, doğru, dürüst, haram yemez, Allah’tan korkan milyonlarca Müslüman var. Bunlar niçin kötülüklerle münkerlerle, isyanlarla mücadele etmiyorlar, bunları protesto etmiyorlar, bunlara tepki göstermiyorlar? Böyle yaparlarsa dinsizler kızarmış, öfkelenirmiş. Allah Allah, bu kişiler Allah’tan korkmuyorlar da, din düşmanlarından mı korkuyorlar? Herkes şu aşağıdaki cümlenin altını çizsin ve hafızasına nakş etsin:
Toplumumuz tepkisiz bir toplumdur. Kötülüklere tepki göstermeyen bir toplum esarete, zillete, sömürülmeye, sürünmeye, ezilmeye mahkumdur. Tepki tepki tepki!… 22 Ağustos 2005