Pazar

 

1. Uluslararası terörizme karşı ABD tarafından topyekûn ve dünya çapında bir savaş açılmıştır. Peki, bu uluslararası terörizmi hangi ülkeler ve halklar temsil etmektedir? Çinliler mi, Hintliler mi, Zenciler mi?.. Çok açık şekilde görülüyor ki, uluslararası terörün merkezi ve kaynağı Amerikalılara göre İslâm dünyası ve Müslümanlardır. Terör bahanesiyle şimdiye kadar iki ülkeye savaş açılmış, ikisi de işgal edilmiştir. Bu iki ülke de Müslümandır. Bundan sonra İran’a, Sudan’a, Suriye’ye saldırabilir.

2. Nükleer silâhlar üreten, ABD’yi ağır şekilde tehdit eden Kuzey Kore’ye saldırılmaması, terörün bahane olduğunu, asıl amacın İslâm dünyasını kontrol altına almak olduğu konusunda güçlü bir karinedir.

3. Amerika’da on milyonlarca bağlısı bulunan fanatik, militan, agresif Evangelist kiliseler İslâm dünyasını ve Müslümanları büyük bir tehdit ve tehlike olarak görmekte, dünya üzerinden onların kökünü kazımaya ahd etmiş bulunmaktadır.

4. Türkiye İslâm dünyasının çok önemli, çok hayatî bir ülkesidir. Coğrafî olarak dünyanın kilittaşı gibidir. Yüzölçümü bütün Batı ve Orta Avrupa ülkelerinden büyüktür. Nüfusu gençtir ve hızla artmaktadır. Yirmi beş sene sonra yüz milyonu geçecektir.

İyi idare edilse ve sabotajlara uğramasa kısa zamanda Ortadoğu’nun Japonyası olabilir.

ABD ve Avrupa Birliği böyle bir Türkiye’yi isterler mi? İstemeyeceklerini bilmek için bilgin ve kâhin olmaya lüzum yoktur. Onlar Türkiye’nin bölünmesini, parçalanmasını, fazla ilerlememesini, gereğinden fazla güçlenmemesini istiyorlar.

5. Türkiye halkının ezici çoğunluğu İslâm’a bağlıdır. Bırakınız Türkiye’de islâmî bir sistem kurulmasını, bu ülkede Müslüman halka Amerika ve İngiltere’deki gibi geniş bir din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti verilmesini bile istemezler.

6. Türkiye’nin çok sıkı bir şekilde elde tutulması gerekmektedir. Türkiye’deki islâmî hareketin ve siyasal İslâm’ın kontrol altında tutulması ve yönlendirilmesi gerekmektedir. Amerikalılar, Avrupa Birliği, İsrail ve dünya Siyonizmi Türkiye’deki islâmî hareketi ve siyasal İslâm’ı kontrol altına almak üzere çeşitli faaliyetler yapmaktadır.

7. Ülkemizdeki islâmî cemaatlerden birine sızmışlar, çok büyük çapta maddî yardım yaparak, yönlendirerek onu bir dereceye kadar kontrol altına almışlardır.

8. İslâm’a karşı olan güçler, İslâm’ı ve Müslümanları büsbütün yok edemeyeceklerini bildiklerinden birinci hedef olarak

“Ehlî Bir İslâm”

tipi geliştirmek istiyorlar. Bu maksatla

“Dinlerarası Diyalog ve Evrensel Kardeşlik”

hareketini çıkartmışlardır. Müslümanlara bazı fikir ve görüşleri kabul ettirmek istiyorlar. Bunları kısaca özetleyelim: (a) Tek hak din İslâm değildir… (Böyle bir inanç Kur’ân’a ters düşer.) (b) Üç din yani Musevîlik, Hıristiyanlık, İslâm “İbrahimî” kaynaklıdır. Üçü de haktır… Bu fikir de Kur’ân’a zıttır. Kur’ân’a göre, Hazret-i Muhammed’in risaletini (Peygamberliğini) kabul etmeyenler büyük gerçeği örtmek, saklamak isteyen inkârcılardır. Musevîler ve Hıristiyanlar Hazret-i Muhammed’in hak peygamber olduğunu kabul etmezler, Kur’ân’ın hak kitap olduğunu kabul etmezler, İslâm dininin (Kur’ân’ın beyan ettiği üzere) Allah katında yegâne hak ve geçerli din olduğunu kabul etmezler. Kabul etmek bir tarafa, onun -hâşâ- uydurma bir din olduğuna inanırlar. Bu şartlar altında Müslümanların Musevî ve Hıristiyanlarla “Dinlerarası Diyalog” yapmaları İslâm’ın bazı temel inançlarını inkâr ve topyekûn bir intihar olmaz mı?

9. Diyalogçular, Musevîlerin ve Hıristiyanların Ehl-i Kitab ve Ehl-i Zimmet olduğunu söylüyor ve yazıyor, onlara “Gerçeği örtücü ve gizleyici” denilmesini doğru bulmuyor. Bu fikir de onların kulaklarına, karşı taraftan fısıldanmıştır. Evet Musevîler ve Hıristiyanlar Ehl-i Kitap’tır ama Hazret-i Muhammed’i yalanladıkları, Kur’ân’ı yalanladıkları, İslâm’ı reddettikleri için aynı zamanda “örtücü ve gizleyici” durumundadırlar.

10. Terörle mücadele bahanesiyle İslâm dünyasında, bu arada ülkemizde onbinlerce casus, provokatör, ajan, münipülatör bulundurulmaktadır. Bunların bir kısmı Müslüman kılığında gezmektedir. Müslümanları kontrol altına almak için milyarlarca dolar harcanmaktadır. Onlar bu muazzam paraları Müslümanların kara gözleri için vermiyorlar.Gayeleri Ehl-i İslâm’ı şaşırtmaktır, doğru yoldan çıkartmaktır.

11. Bir kısım diyalogcular (hepsini kasd etmiyorum). “Lâ ilâhe illallah diyen Cennet’e girecektir…” şeklinde propaganda yapıyor. Böylece Kelime-i Şehadet’in ikinci kısmını silmiş oluyorlar. İslâm inancının iki temeli vardır: Allah’ın varlığına, birliğine, O’ndan başka tanrı olmadığına inanmak, sonra Hazret-i Muhammed aleyhisselâtü vesselâmın O’nun kulu ve Resûlü olduğuna inanmak. İşte bir kısım Diyalogcular bu ikinci kısmı zikr etmiyor.

12. Müslümanların kafalarının karıştırılmak istendiği böyle bir devirde ve ortamda akıllı ve vicdanlı mü’minler ne yapmalıdır:(a) Birinci vazife en ufak bir taviz (ödün) bile vermeden, 1400 yıllık Ehl-i Sünnet ve Cemaat akaidine, fıkhına, prensiplerine bağlı kalmaktır. (b) Kur’ân “Allah katında (hak ve geçerli din) ancak İslâm’dır” buyuruyor. Bu inanca sımsıkı sarılmaktır. (c) Güdümlü Diyalogculara ve Evrensel Kardeşlikçilere cephe almaktır. (ç) Afganistan’da, Irak’ta ve diğer yerlerde Müslümanlara zulm eden agresif Evangelistlerle kesinlikle işbirliği yapmamak, onları doğrudan doğruya veya dolaylı olarak desteklememektir. (d) Filistinli kardeşlerimize düşmanlık ve zulm eden, ülkemizin bir kısmı dahil Ortadoğu’da büyük bir İsrail kurmak isteyen Siyonistlerle meşru sınırlar içinde mücadele etmektir. Böyle bir mücadeleyi aklı başında Yahudiler bile yapıyor, biz Müslümanlar niçin yapmayalım? İslâmî bir cemaatin bazı Yahudilerden ve Siyonistlerden maddî destek gördüğüne dair rivayetler vardır. Bu konuda çok uyanık olmamız, gaflete düşmememiz gerekir. (e) Din düşmanları ve onların Müslüman yardakçıları “Ilımlı İslâm”, “Light Islam”, “Reforme edilmiş ve yenileştirilmiş İslâm” adlarıyla yeni bir İslâm türetmek istiyorlar. Bu ılımlıcılar, yenilikçiler ilhamlarını ve desteklerini Hak dinin düşmanlarından almaktadır. Uyanık ve akıllı olalım: İslâm, Allah’ın bize göndermiş olduğu hak dindir. Hiç bir tahrifata uğramamıştır. Allah yanılmayacağına göre, reformcular, Light Islam’cılar yüce dinimizin hangi temel inancında, hangi temel hükmünde değişiklik yapabilirler? Kur’ânbir bütündür, ondan değil 300 küsur ayeti kaldırmak, onun bir harfini, bir noktasını bile değiştirmek veya çıkartmak caiz olamaz. Aksini iddia eden, Kur’ân’ın insanlığı selâmete ve nûra çıkartmak için gönderilmiş ilâhî kitap olduğu gerçeğini örtmüş, inkâr etmiş yani kâfir olmuş olur 27 Eylül 2004