Terörün Sebepleri
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 06 Ocak 2019
Pazartesi
SORU: Amerikalı Profesör
birtakım Müslüman teröristlerin Amerika’yı ve Avrupa ülkelerini vurmalarındaki derin ve asıl sebebin, Batılıların asırlar boyunca İslâm dünyası üzerinde sürdürmüş oldukları emperyalist ve sömürgeci siyasetler olduğunu iddia etmektedir. Bu doğru mudur?
CEVAP: Yüzde yüz doğrudur. Batılılar, İslâm dünyasını köleleştirmişler, zenginliklerini sömürmüşler, onların dinî ve millî kimliklerini yok etmeye çalışmışlardır. Bugünkü terörist hareketler onlara karşı bir reaksiyondur.
SORU: Terörizm meşru mudur?
CEVAP: Meşru değildir. Ancak bir gerçektir. Biz bu gerçeği anlamak, tahlil etmek istiyoruz.
SORU: Birtakım Müslümanlar niçin terörizm yolunu seçmişlerdir?
CEVAP: Başka çareleri ve çözümleri kalmadığı için.
SORU: Terörizmi önlemek için Amerika’nın ve Batılıların ne yapması lazımdır?
CEVAP: (1) Filistin’de âdil, kalıcı, gerçek bir barış. (2) Afganistan’ı terk etmek. (3) Irak’taki işgale ve savaşa son vermek. (4) Müslüman ülkelerdeki despot, fantoş rejimleri desteklemekten, onların ayakta kalmalarını sağlamaktan vazgeçmek. (5) Başta petrol olmak üzere, İslâm dünyasının zenginliklerini sömürmeyi bırakmak. (6) Müslümanların kendi medeniyetlerine, kendi kimliklerine, kendi değerlerine uygun bir şekilde yaşamalarını engellememek; onların da kendi değerleri olduğunu kabul etmek.
SORU: Amerikalılar Bin Ladin’i niçin yakalayamıyorlar, niçin saf dışı edemiyorlar?
CEVAP: Bin Ladin’in, şu anda Afgan-Pakistan sınırındaki son derece dağlık bölgede bulunduğu sanılıyor. Pakistan hükümetinin bu bölgede hâkimiyeti ve kontrolü yoktur. Olsa bile Pakistan güvenlik kuvvetleri, Bin Ladin’e sempati duyan militanlarla doludur. Bu yüzden yakalayamıyorlar.
SORU: Bin Ladin yakalanırsa terör hareketleri son bulur mu?
CEVAP: Kesinlikle son bulmaz. Bin Ladin şu anda ideolojik bir liderdir, uygulama başkaları tarafından yapılmaktadır.
SORU: Bin Ladin hareketinin selefî bir cihad hareketi olduğu söyleniyor. Bunun mânâsı nedir?
CEVAP: İslâm dünyasındaki selefî “ihvan” hareketlerinin başlangıcı İbn Teymiye’ye bağlanır. Vehhabilik o hareketin bir devamıdır. Selefî cihad hareketi, Darülislâm’ı kâfir güçlerin işgalinden kurtarmaya yönelik bir tür devrimci harekettir.
SORU: Suudî Arabistan’daki durum nedir?
CEVAP: Amerikalıların desteğiyle ayakta duran bir rejim, şimdiye kadar Batı demokrasisine kapılarını kapalı tutmuştu. Lakin içeriden çok güçlü ve çok kararlı İslâmî baskılar gelince, demokrasiye benzer birtakım serbestlik teşebbüslerine girişilmiş bulunuyor. Ancak bu rejim, yapısı itibariyle bir ailenin, bir kabilenin hâkimiyetine dayanmaktadır ve maalesef şu anda, o ülkede büyük bir kokuşma mevcuttur. Gelecekte ne olacağı kesin olarak söylenemez ama statükonun devamı mümkün değildir.
SORU: Amerikalılar ve Avrupalılar, İslâm dünyasını pasifize etmek için neler düşünüyorlar, ne planlar yapıyorlar?
CEVAP:Ilımlı, light bir İslâm türetmek istiyorlar. Şeriatsız, fıkıhsız, cihadsız, yenilenmiş, kökten değişime uğramış, reforme edilmiş bir İslâm… Müslüman dünyasına Türkiye’yi örnek olarak gösteriyorlar. Türkiye’deki birtakım Müslümanlara misyonlar, vazifeler veriyorlar.
SORU: Dinlerarası diyalog ve hoşgörünün bu planlar, çareler, çözümler içindeki yeri nedir?
CEVAP: Batılıları en fazla rahatsız ve tedirgin eden husus, Müslümanların kendi dinlerini yegâne hak din olarak kabul etmeleridir. Onların bu inançlarını kırmak ve yıkmak için, birtakım reformcu ilâhiyatçılara vazifeler verilmiştir: “Yahudilik de, Hıristiyanlık da, İslâmiyet gibi hak dindir. Onların mensupları da cennete girecektir. Onların mensupları da, ebedî mutluluğa kavuşacaktır…”
SORU: Bu iddialar, İslâm dini bakımından doğru mudur?
CEVAP: Kesinlikle yanlıştır. Kur’ân’a, Peygamberin beyanlarına, temel din esaslarına, Şeriat ilkelerine aykırıdır.
SORU: Niçin?
CEVAP: İslâm, Son Peygamber Hazret-i Muhammed Mustafa aleyhisselâtü vesselâmın Allah katından gelen vahiylerle insanlığa tebliğ ettiği hak dindir. Hazret-i Muhammed’in peygamberliğini, mesajını kabul etmeyen için selâmet, kurtuluş ve necat yoktur. Peygambere yalancı diyen, Kur’ân’a düzme kitap diyen, İslâm’a sahte din diyenler, diyalogcular ve toleransçılar ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar böyleleri kurtuluş ehli değildir.
SORU: İslâm dünyasına tutumları itibariyle Amerikalılar ve Avrupalılar aynı çizgide midir?
CEVAP: Aralarında farklılıklar vardır. Avrupalıların bazısı daha anlayışlı, daha insaflı, daha yumuşak hareket etmektedir.
SORU: Terörist hareketlere karşı Amerika ve Avrupa yüzde yüz güvende olabilir mi?
CEVAP: Bu konuda yüzde yüz güvenlik mevzuu bahis olamaz. 11 Eylül’de İkiz Kuleler’in yıkılması kadar şiddetli ve ağır olmasa da, gelecekte bazı Batı ülkelerine büyük darbeler vurulabilir.
SORU: Teröristler, kendilerini müdafaa için ne gibi gerekçeler ileri sürüyorlar?
CEVAP: (1) Başka çarelerinin kalmadığını, (2) Topyekûn, total bir savaş içinde bulunduklarını iddia ediyorlar.
SORU: İslâm dünyasında ılımlı, light, reforme edilmiş, yeni bir din türetilse ve halkın bir kısmına kabul ettirilse bile bu gibi hareketler son bulacak mıdır?
CEVAP: Son bulmaz. Çünkü İslâm dünyası bütünüyle, böyle yeni bir dini kabul etmeyecektir.
SORU: Filistin meselesinde kalıcı, âdil, gerçek bir barış yapılması şu anda mümkün müdür?
CEVAP: Teorik olarak mümkündür, pratikte mümkün değildir. Böyle bir şeyi İsrail devletini idare edenler ve diyaspora Yahudilerinin çoğunluğu kabul etmez. Onların kendi mistik-teolojik inançları ve görüşleri vardır. Siyonizm güçlü bir ideolojidir, onun çekim alanından çıkamazlar. Binaenaleyh, istenen barış da gerçekleşemez.
SORU: Şu anda dünyada birtakım terör hareketlerini sadece bazı Müslümanlar mı yapmaktadır?
CEVAP: İnsaflı düşünürsek, en büyük terörü Amerikalıların, bazı Avrupa devletlerinin, İsrail’in, Rusların yaptıklarını söyleyebiliriz. Müslümanların terörü, onların yaptıklarının yanında çocuk oyuncağı kalır. Irak’ta şimdiye kadar en az 100 bin insan öldüğü söyleniyor. Bunlar uluslararası hukuka ve ahlâka göre meşru olmayan bir savaşın kurbanlarıdır. Çeçenistan’da 300 bin Çeçen öldürülmüştür. Amerikalılar, Irak’ta öldürücü radyasyonları 4,5 milyon yıl devam edecek olan azaltılmış uranyumlu silâhlar kullanmışlardır. Yüz binlerce kendi askerleri bile şu anda feci şekilde ışınlanmış vaziyettedir. İsrail, Filistinlilere karşı son derece merhametsiz bir ezme siyaseti takip etmektedir. Guantanamo’da ve başka zindanlarda Müslüman esirlere yapılan işkenceler tarihin yüzünü kızartacak mahiyettedir. Bunlar da hep birer terördür.
SORU: Amerikalılarla savaşanların ellerine bir gün nükleer silâhlar geçerse, bunları kullanabilirler mi?
CEVAP:Amerika,Irak’ta nasıl azaltılmış uranyumlu nükleer mermiler ve bombalar kullanıyorsa onlar da kullanabilirler. Nükleer silâhları Amerika kullanınca suç teşkil etmiyor, insanlığa karşı işlenmiş bir cinayet olmuyor, bir sakınca teşkil etmiyor da, Müslümanlar kullanınca mı sakıncalı oluyor? 09 Ağustos 2005