Tıp Talebesine Mektup
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Selamünaleyküm… Efendim, ismim (….), tıp fakültesi 2’nci sınıf öğrencisiyim. Bendeniz daha önce birkaç akaid kitabı okudum. Şimdi ise Said Ramazan el-Buti merhumun akaide dair olan
kitabını okumaya niyetlendim. Lakin bu kitap galiba Eş’arî mezhebine göre yazılmış. Maturidî olduğum için biraz tereddüt yaşadım. Bu tereddüdüm, Eş’arînin hak mezhep olmadığı değildir; mezhepleri karıştırma korkumdandır. Size sormaya karar verdim. İkinci olarak da, tıp doktoru olmaya aday bu kardeşinize nasihat ederseniz çok memnun olurum… Allah’a emanet olunuz.
* * *
Cevabım: Aleykümüsselam… (1) Madem ki, daha önce birkaç akaid kitabı okumuşsunuz, yeni bir kitap okumanıza lüzum yoktur…
(2) Size Ehl-i Sünnete uygun kısa bir
kitabı okumanızı tavsiye ederim…
(3) Osmanlıca okumayı ve yazmayı mükemmel şekilde bilmelisiniz, Osmanlı edebiyatına vakıf olmalısınız. Bunun için MEB ve Hayret Vakfının birlikte yürüttüğü kurslara kayd olunuz… İnternetten bilgi alabilir, kayıt yaptırabilirsiniz… (4) Kupkuru, genel kültürsüz, boyutsuz, sanatsız, renksiz, mânevî neş’esiz, dini imanı para ve prestij olan sıradan bir tabip olmayınız.
gibi hezarfen münevver san’atkâr çok boyutlu bir doktor olunuz. Profesör Ahmet Güner Sayar’ın Süheyl Ünver hakkındaki kitabını mutlaka okuyunuz… (5) Ehl-i Sünnete çok bağlı olunuz, beş vakit namazı dosdoğru eda ediniz… (6) İhyau Ulûmi’d-Din başucu kitabınız olsun… (7) Mutlaka islamî millî sanatlarımızdan birini öğreniniz, ürün veriniz ve ben eserlerimi ucuza satmam demeyiniz… (8) Faydalı kitaplardan oluşan özel bir kütüphaneniz olsun… (9) Bir tarikata mensup olabilirsiniz ama sakın sakın sakın ha, holiganlık, militanlık yapmayınız… Zengin, mânalı bir iç hayatınız olsun… Allah yardımcınız olsun.
Türkiye Müslümanları, tek bir Ümmet haline gelmek, bu tek Ümmet çatısı altında birleşmek ve teşkilatlanmak, râşid ve âdil bir İmama biat ve itaat etmek, meşreb farklılıklarına rağmen kardeş olmak konularında derhal harekete geçmezler; bugünkü parçalanmışlığı, bölünmüşlüğü, kopukluğu, keşmekeşi sürdürürlerse; sonları kötü olacak, Suriyenin, Mısırın, Afganistanın durumuna düşecek, Ukraynaşacaklardır.
Sevgili Peygamberimiz
buyurmuşlardır. Bugün Müslümanlar birlik içinde değildir, tefrika içindedir ve bu tefrikayı sona erdirip birleşmezlerse azaba uğramalarından korkulur.
Meşreb çeşitlilikleri ancak ve ancak Ümmet birliği içinde bir kıymet ve zenginlik olur.
Yaşadığı zamanın İmamına biat ve itaat etmeyenlerin sanki cahiliyet ölümü ile öleceklerini Efendimiz haber vermiştir.
Ümmet birliği, râşid ve âdil bir imama biat ve itaat için kimler çalışacak, kimler propaganda yapacak, kimler nasihat edecektir? Elbette ulema, fukaha, ziyalı Müslümanlar… Onlar, ellerinde imkan fırsat hürriyet olduğu halde bu hizmeti yapmazlarsa Müslüman halkın vebali üzerlerine olacaktır.
Bütün mü’minlerin tek bir Ümmet oluşturmaları ve râşid bir İmama biat ve itaat etmeleri farzdır. Farzları inkâr edenler kâfir olur, yerine getirmeyenler fasık facir ve günahkâr olur.
Siyonizm bir ideolojidir. Irkçı bir ideoloji olduğunu ileri sürerek kötüleyenler çoktur. Yahudilerin bir kısmı bu ideolojiye karşıdır. Mesela
Hiçbir insan hakları temel metni, beyannamesi, sözleşmesi; ideolojileri mutlak birer değer olarak kabul etmemekte ve korumamaktadır.
Filistin faciası dolayısıyla biz Müslümanlar Siyonizme, haklı sebep ve gerekçelerle karşıyız. Bazı Yahudiler bu ideolojiyi kutsallaştırmakta, tabulaştırmakta ve ona muhalif olanları karalamaktadır.
Naziliğin Almanyaya, Almanlara büyük zararlar vermiş olması gibi, Siyonizmin en büyük zararı Yahudilere olacaktır.
Âdil, insaflı, insan haklarına saygılı Yahudi düşünürlerinin, bilgelerinin, hahamlarının; Siyonizm konusunda daha esnek ve tartışmaya açık olmaları gerekir.
ve diğer anti-siyonist Yahudilere kulak verilmelidir. Temel insan haklarına aykırı ırkçı mülahazalarla
Siyonist İsrail’in, Üçüncü Dünya Savaşının galibi olacağına dair bir garanti yoktur. Tarih boyunca Yahudilere Osmanlı devleti büyük iyilikler yapmış, İspanyadan kovulduklarında onlara kucak açmış; kimliklerini, kültürlerini korumaları için imkân, hürriyet ve fırsat vermiştir.
buna teşekkür edeceklerine,
Müslümanların büyük acılar çekmesine, haksızlıklara uğramalarına yol açmışlardır. Irkçı bir ideolojiyi din ve tabu haline getirmek büyük bir hatâdır.
Şu hususu da belirtmek gerekir ki,
1939’da Hitler Almanyasında Nazizmi tenkit etmek mümkün müydü? Keşke tenkit edilebilmiş olsaydı… 29.04.2014