Toleranslı Müslümanlar Yobaz Çağdaşlar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Ocak 2019
Çarşamba
Entegrist (Bütüncü) bir Müslüman olmak başka şeydir, fanatik olmak başka şey.
Tarih boyunca Hıristiyanlara ve Yahudilere en fazla tolerans göstermiş; onlara din, vicdan, ibadet, kimliğini koruma hürriyetini bahş edenler Müslüman toplumlar olmuştur.
Onlar demokratmış. Sevsinler!.. Nasıl demokrat oluyorlar?
* Çoğunluğu ezerek mi?
* Çoğunluğun temel haklarını ve hürriyetlerini kısıtlayarak, kabul etmeyerek mi?
* Çoğulculuğu reddederek mi?
* Azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesini normal, meşru görerek mi?
* Vatandaşları tek kılıklı, tek zihniyete, sahip, tek ideolojiye bağlı olmalarını isteyerek ve mecbur ederek mi?
İnsan
demekle bazen öyle olmaz. Bunların şartlarını yerine getireceksin ki, olasın. Demokrat olmak için öncelikle evrensel insan haklarını ve hürriyetlerini halkın tamamına, bilhassa
kendi gibi olmayan ve düşünmeyenlere de tanıyacak ve kabul edeceksin.
Demokrasi, çağdaşlık, ilericilik diye zart zurt edenler bana, üniversitelerine ve yüksek okullarına başörtülü Müslüman öğrencileri almayan bir tek demokrat ülke gösterebilirler mi? Gösteremezler…
Fransa Mransa diye zevzeklik etmesinler.
Orada, Müslümanlara
kurma hakkı tanınmıştır.
Temel insan hakları ve hürriyetleri içinde kıyafet hürriyeti de vardır. Türkiye’de bu hürriyet çoğunluğa tanınmıyor.
Bir Arap agel ve kefiye ile, bir Afrikalı entari ve takke ile, bir Hintli İstanbul’in ile, bir Sih kırmızı sarık ile gelebiliyor
Demokrasi, hürriyet bu mudur?
(olgun)
Bunları inkâr eden, bunlara bağlı çoğunluğu ezen, tehdit eden, onları tehlike olarak gören, insan haklarını ihlâl eden,
korkutup sindirmeye çalışan kimseler asla ve asla demokrat değildir, çağdaş değildir, laik değildir.
Son aylarda sergilenen fikirlere, görüşlere, hareketlere bakınız, iddialarımın ne kadar doğru olduğunu kabul edersiniz.
Biz Müslümanlar mucizelere ve kerametlere inanırız. Ateistler, materyalistler, pozitivistler, rasyonalistler bunlara inanmaz. Onların biz Müslümanlara
diye baskı yapmaya hakları yoktur. Bizim dinimiz bize, onların dinsizliği ve inançsızlığı onlaradır.
Dinsizler son yıllarda Müslümanların akın akın Çanakkaleye gidip şehitlikleri ziyaret etmesinden son derece rahatsız oluyor, modern tâbirle
İnanan inanır, inanmayan inanmaz, kimse birbirinin işine karışmaz.
Bizi bundan kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz.
İslâm bundan 1400 yıl önce insanlığa
tarafından tebliğ edilmiştir. O, hiçbir okulda veya üniversitede okumamıştı. Ümmî idi. Hocalardan ders görmemişti. Böyle ümmî bir Zatın tarihin en büyük inkılabını gerçekleştirmiş olması büyük bir mucize, harika, olağan dışı ve olağan üstü bir hadise değil midir?
Onüçüncü yüzyılda Konya’da hocalık ve müridlik yapan bir zatın (Mevlâna’nın REB) kitaplarının son yıllarda
oluşu, Peygamber mucizelerinin bir uzantısı değil midir?
24 Mayıs 2007