Pazar

 

Yakın tarihlerde, bir başbakanın eşi Libya’da iş yapacak Türk müteahhitlerden yüklü komisyonlar alarak, muazzam paralar vurmuş. Bir İstanbul gazetesi bu hususta bir müddet önce manşetten yayın yaptı.

En büyük şehrimizde, vazife gören büyük bir bürokrat ayda trilyonlarca lira haraç toplamış…

Bundan yirmi sene kadar önce ikisi büyük bürokrat birkaç kişi bir çete kurmuşlar, yüz milyonlarca dolar toplamışlar…

Ülkemizdeki banka hortumlamalarını herkes biliyor. Bir rivayete göre, Türkiye bu yolla yirmi milyar dolar civarında tokat yemiş. Bu para ülkenin, halkın, devletin cebinden çıktı.

Bugünkü iktidar hortumculukla mücadele edeceğini, hortumlanan paraların geri alınması için elinden gelen her gayreti göstereceğini beyan etti. Bundan sevinç ve memnuniyet duyuyoruz, kendilerini tebrik ederiz.

Ancak, hortumlama işi sadece bankalara inhisar etmiyor. Türkiye’de topyekûn, total bir hortumlama vardır. Devlet ve bazı belediyeler soyulmuştur. Bu total hortumlamanın üzerinden bir sünger çekilmesini kesinlikle vicdanlar kabul edemez.

Namuslu, şerefli, haysiyetli, vicdanlı, temiz, haram yemez, rüşvet almaz, vazifesini suiistimal etmez politikacılarımızı, bürokratlarımızı, belediyecilerimizi tenzih ediyor, kendilerini saygı ile selamlıyorum. Burada mevzu bahis konusu olanlar kötülerdir.

Yakın tarihimizde bazı belediyelerde büyük yolsuzluklar yapılmıştır:

(1) İhalelerden en az % 10 komisyon alınmıştır.

(2) İhalelere fesat karıştırılmıştır.

(3) Belli müteahhitlerle anlaşılmış; yapılar, hizmetler kötü olmuş, kamu zarara uğratılmıştır.

(4) Tayinlerde ehliyete, liyakate bakılmamış; partizanlık, nepotizm, akraba, yakın, hemşehri kayırımı yapılmıştır.

(5) Bazı kimseler, büyük miktarda kara ve haram paraya sahip olmuşlardır.

AKP iktidarının, yeminli bir komisyon kurarak yakın tarihimizdeki bu gibi belediye yolsuzluklarını, hortumlamalarını araştırması ve kimsenin gözünün yaşına bakmayarak suçluları tespit edip cezalandırması bekleniyor. Sanılmasın ki, halk olup bitenlerden tamamen bihaberdir. On milyonlarca vatandaşımız, ülkedeki kokuşmanın ne korkunç boyutlara varmış olduğunu çok iyi biliyor, fakat geçim sıkıntıları, iktisadi kriz, medya afyonlamaları ve saptırmaları, hayatın cehennemi koşuşturması içinde gereken tepkiyi gösteremiyor, protestoyu yapamıyor, teşebbüste bulunamıyor.

Bazı belediyelerdeki yolsuzluklar hakkındaki bilgiler, fısıltı haberleri zannî ve istihbari mahiyette olduğundan, kurunun yanında yaş da yanıyor; bazen pisliğe bulaşmamış nice temiz kimseye de çamur atılıyor. Yapılacak kapsamlı, geniş ve derin bir tahkikat bunların da temize çıkmasını temin edecektir.

Son haftalarda iktidar, muazzam servet ve mamelek sahibi bir medya babasının üzerine gitti, onun nice foyasını ortaya çıkardı, kendisini perişan etti. Hortumlama, yolsuzluk, kokuşma konusunda kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır. İktidarı, bundan dolayı tebrik ediyoruz.

Ancak, madalyonun bir de arka tarafı var. Babanın birinin üzerine böyle gidilirken, bir başka baba büyük bir hürmetle, şefkatle, sevgiyle, dostlukla korunmuş, gözetilmiş ve borçları ertelenmiştir. Bu çifte standart karşısında, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dememek mümkün müdür?

Bazı büyük politikacıların, bürokratların oğulları, kardeşleri, çok yakın akrabaları birtakım şaibeli ticaretler yapmaktadır. Bu gibi şaibeli ticaretler o politikacı ve bürokratlara büyük zarar verir. Medeni ülkelerde toplum vicdanı ve medya böyle şaibeli işleri kesinlikle hazmetmez. Yargı hemen harekete geçer ve bulaşık kişileri hesaba çeker, suçları sabit olursa alaşağı eder. Bizde maalesef böyle bir mekanizma çalışmamaktadır.

Bir ara büyük yerfıstığı çiftlikleri olan bir zat ABD başkanı seçilmişti. Bu zat, başkanlık yeminini yapmadan önce, müessesesinin idaresini notere verdi ve vazifesi esnasında, hizmeti ile şahsi ticaretini birbirine karıştırmadı. Faziletli bir cumhuriyette, gerçek demokraside, adil bir düzende böyle olması, böyle yapılması gerekir.

AKP iktidarının son on, on beş sene içinde, başta Almanya olmak üzere, Batı Avrupa ülkelerindeki Müslüman Türklerden toplanan paralarla kurulan bir takım holdinglerle ilgili objektif, bitaraf, hakkaniyetli, ciddi bir araştırma yaptırtması, bir dosya hazırlatması da elzem ve zaruridir. Bunu niçin istiyorum?

Almanya’da yıllarca çalışan bir vatandaşımız, bir kardeşimiz böyle bir holdinge şahsi ve ailevi tasarrufu olan yüz bin markı getirip teslim etmiştir. Sonunda, bir müddet sonra acı bir haberle sarsılmıştır. Holding çökmüş, paraları uçup gitmiştir. Şimdi bu vatandaşımız sinir krizleri geçirmekte, ağlayıp feryat etmektedir. O ağlayan kişi tek değildir, binlerce, on binlerce kardeşimiz, dindaşımız, soydaşımız zarara uğratılmıştır.

Sorumlulara kalırsa “kriz var, bize çok baskı yaptılar, holding çöktü…” diyeceklerdir. Acaba kendilerinin hiçbir suçu, kabahati yok mudur? Holding çöktü, yüz bin mark uçtu gitti ama birtakım kurucuların servetleri, mal varlıkları ne oldu? Holding battı ama, bazılarının lüks meskenleri, lüks yazlıkları, lüks otomobilleri, lüks hayat tarzları, servetleri baki kaldı. Bunların sorgulanması gerekmez mi?

Son yirmi beş sene içinde ülkemizde, akıl almaz kara servetler oluşmuştur. Ortada müsbit belgeler yok ama, tevatür derecesine varan bir iddia dolaşıyor, “Türkiye’deki kara para miktarı 200 milyar doların üzerindedir…” deniliyor ısrarla.

Bir kişinin, birkaç kişinin üzerine gitmekle kokuşmanın kaynakları kurutulamaz. Topyekûn bir araştırma yapılması, kimsenin gözünün yaşına bakılmaması, hatır gönül dinlenmemesi gerekir. Bu maksatla çeşitli partilerden, lobilerden üyeler alınarak bir araştırma komitesi kurulmalı ve son yirmi beş yılla ilgili amansız bir araştırma yapılmalıdır. Söylemeye hacet yok ki, böyle bir heyete hiçbir bulaşık, yiyici, bozuk, rezil üye alınmamalıdır.

AKP’den bunu bekliyoruz. 10 Kasım 2003