Türkçe Ezan Olmaz!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
ÇarşambaTürkçe ezan, Türkçe Kur’ân konusunda yine çatlak sesler çıkmaya başladı. Ezan okunduğu zaman namaz kılmayan, camiye gitmeyen, alınları secdeye varmayan bazı adamlar yıllardan beri “Burası Türkiye’dir, Ezan Türkçe okunmalı, namazda Türkçe Kur’ân tilavet edilmelidir” deyip dururlar. Birkaç yıldan beri de birtakım sözde ilahiyatçılar da bu konuda olumsuz laflar etmeye başladı.
1. İslâm dini evrensel bir dindir. Bütün insanlara hitap eder. Belli bir ırkın, kavmin, milletin dini değildir. Peygamber Arap kavminden olduğu, Kur’ân Arap lisanıyla gönderildiği için Arapça bütün Müslümanların din dilidir. Ezanın Arapça okunması, namazda Kur’ân kıraatinin asıl Arapça metinle olması gerekir.
2. Kur’ân denildi mi sadece Arapça metin anlaşılır. Türkçe Kur’ân demek yanlıştır, vahim bir hatâdır. Türkçe Kur’ân olmaz, Kur’ân’ın Türkçe tercümesi veya meali olur. Tercüme ve mealler Kur’ân’ın yerini tutmaz. Arapça olan nazm-ı ilahî de yanlış ve hatâ yoktur. Tercümeler ise, kullar tarafından yapılmış oldukları için yanlış yerleri, hatâlı tarafları olabilir.
3. Dindar Müslümanlar ezan’ın ve Kur’ân’ın Arapça okunması taraftarıdır. Dinî uygulamayı onlar yaptığına göre onların isteğinin uygulanması uygun ve doğrudur.
4. 1950’ye kadar Arapça asıl Ezan-ı Muhammedî’yi okumak yasaktı, Okuyanlar yakalanıyor, işkence görüyor, hapse atılıyordu. O devirleri yaşamış olanlar bu işkence ve zulümleri hatırlayacaklardır. Demokrat Parti iktidara gelince Arapça ezan okumak yasağını kaldırdı. Lakin ille de Arapça okunacak diye bir mecburiyet de koymadı. Ama yasak kalkar kalkmaz Türkiye’de on binlerce caminin minarelerinden Allahu Ekber Allahu Ekber diye Arapça hakikî ezan okunmaya başlandı. Türkçe Ezan okuyan tek cami kalmadı. Türkçe Ezan okumakta direnen sadece İngiliz idaresindeki Kıbrıs oldu. Sonra onlar da Arapça’ya döndüler.
5. Namazın namaz olması için içinde ibadet kasdıyla bir miktar Kur’ân okunması gerekir. Tercümeler Kur’ân’ın yerini tutamayacağı, Kur’ân’ın ilahî metni gibi olamayacağı için Türkçe Kur’ân tercümesi okumak suretiyle kılınan namaz namaz olmaz.
6. Türkçeciler, saf ve cahil halkın kafasını karıştırmak için “İmamı Azam Ebû Hanife Kur’ân’ın Farsça tercümesiyle namaz kılınabileceğine dair fetva vermiştir” diyorlar. İmamı Azam bu fetvayı, Kur’ân okumaya dili dönmeyen ve anadili Farsça olan yeni Müslüman olmuş bir kimsenin namaz kılabilmesi için geçici olarak vermiştir. Genel bir fetva ve ruhsat değildir. Kaldı ki, Ebû Hanife hazretleri daha sonra bu fetvasından rücu etmiştir. Bu konuda büyük din alimlerinin araştırmaları ve tercümecilere reddiyeleri vardır. Düzceli Mehmed Zahid el-Kevserî hazretlerinin de konu ile ilgili bir araştırması ve reddiyesi bulunmaktadır.
7. Ezanın ve Kur’ân’ın Türkçe okunması hususunda çok ısrar eden, hayli yaygara kopartan adamlardan biri Müslüman değil, Şamanisttir. Be adam, madem ki, Müslüman değilsin, Müslümanların dinî inançlarına, ibadetlerine, ezanlarına, Kur’ân’larına ne karışıyorsun?.. Dinime dahleden beri Müselman olsa.
8. İslâm; ırkçılığı, bir ideoloji olarak milliyetçiliği ve kavmiyetçiliği kabul etmez. Bütün Müslümanlar kardeştir. İslâm âleminin neresine gidilse Allah-u Ekber diye ezan okunur ve namazda Arapça Kur’ân tilavet edilir. Ezan ve Kur’ân İslâm kardeşliğinin, Müslümanların ittihadının bir sembolüdür.
9. Bu memlekette yaşayan Yahudiler ibadetlerini ve dualarını eski İbranice ile yapmaktadır. Onlara karışılmadığı gibi, çoğunluğu teşkil eden Müslümanlara da karışılmamalıdır.
10. Laik devlet ezana, Kur’ân’a, namaza karışamaz.
11. Din işleriyle ilgili kararlar, hükümler, yorumlar hakikî ve icazetli din alimlerine, Diyanet’e bırakılmalıdır. Dinî konularda ilmi, kültürü, ehliyeti, liyakati olmayanlar işkembe-i kübralarından konuşmamalıdır.
12. İlahiyat Fakültelerindeki profesörlerin ve diğer öğretim görevlilerinin yüzde doksanı ehl-i sünnet Müslümanıdır. Onları tenzih ederiz ama beyaz sürüdeki kara koyunlar gibi kendi heva, heves ve ihtiraslarıyla yanlış fetvalar veren, fitne fesat çıkartan, şeytanî içtihadlar yapan zındıklara cevap vermelerini beklemekteyiz.
13. Bir takım hafifmeşrep, popülist, hercaî, ciddiyetsiz, vekarsız gazetecilerin ve televizyoncuların Ezan, Kur’ân, namaz gibi konuları mıncıklamaları, uluorta laflar etmeleri, yaygaralar kopartmaları en hafif tâbirle ayıptır. Medenî, olgun, edebli, terbiyeli, görgülü insanlar, kendileri inançlı olmasalar da dindarların inanç ve ibadetlerine karışmazlar, şarlatanlık ve soytarılık yapmazlar.
14. Ezan ve Kur’ân Türkçe okunsun diyen profesörlerden biri kesinlikle din alimi değildir, din kültürüne sahip değildir. Bir takım torpillerle profesör yapılmıştır. Bu adam haddini bilsin. İslâm kumaş, kendisi makas değildir. Meşhur olmak için zemzem kuyusuna işeyen sefil ün kazandı ama milyonlarca mü’min ve Müslümanın da lanet ve nefretine mâruz kaldı.
15. Akaid, ilmihal, tefsir, hadîs gibi konularda Müslümanların müctehid imamlara, fakihlere, din büyüklerine tâbi olmaları gerekir. Din konusunda kimse kendi kafasından lâf etmemeli, hüküm vermemelidir.
16. Amerika’da ve Avrupa ülkelerinde milyonlarca Müslüman yaşıyor ve bunların hepsi Ezan ve Kur’ân’ı Arapça okuyor. Hiçbir medenî devlet, Müslümanların ezanına, Kur’ân’ına karışmıyor. Türkiye’de birtakım kendini bilmezlerin fitne fesat çıkartmak için Türkçe ezan ve Kur’ân konusunu ısıtıp ısıtıp gündeme getirmeleri bizim için büyük bir talihsizlik ve ayıptır.
17. Çocukluğumda ezan Türkçe okunuyordu. Minarelerden “Tanrı uludur Tanrı uludur…” diye bağırılıyordu. Millet buna razı değildi ama baskı vardı, itiraz edenler şiddetle susturuluyor ve eziliyordu. Bir keresinde Büyük Millet Meclisi’nin halka mahsus balkonunda bir Müslüman Arapça ezan okumuş, yer yerinden oynamış, irtica hortladı diye haykırılmış ve zavallı Müslümanın pestili çıkartılmıştı. Ankara’da Hacı Bayram Veli Camii’nde cuma namazında bazı heyecanlı Müslümanlar, cuma cemaatinin kalabalığı içinde ayağa kalkıp Ezan-ı Muhammedî okurlar, camideki hafiyeler ve sivil polisler o anda bir şey yapamaz; namazdan sonra adamı yakındaki müdüriyete götürüp dayaktan kemiklerini kırarlardı.
18. Müslümanların dinine, imanına, ezanına, Kur’ân’ına, namazına ilişilmesin. Birtakım zındık ilahiyatçılar vasıtasıyla huzur bozucu, kışkırtıcı propagandalar yapılmasın. Türkiye’nin bir sürü vahim derdi var. Onları halletmeye çalışsınlar. Ülkeyi, milleti, devleti kalkındırsınlar, yüceltsinler, güçlendirsinler. Sanki Ezan Türkçe okunacak da memleket kurtulacak… Bu adamların kalplerinde maraz var? 15 Kasım 2001