Türkiye Nasıl Kurtulur ve Yücelir
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Aralık 2018
Salı
Aşağıdaki maddeler Türkiye’nin devlet, halk ve ülke olarak kurtuluşunun, yücelmesinin, güçlenmesinin, mutluluğunun, ayakta durmasının zarurî temel prensipleridir. Bu maddeler hayata geçirilmeden, beklenen iyilikler, güzellikler yeterli olmayacak, sadra şifa vermeyecektir.
Daha başka maddeler de yazılabilir ama bunlarla yetiniyorum. Bu yazdıklarım yapılmazsa Türkiye’nin işleri ve hali düzelmez.
Ülkemizin, halkımızın, devletimizin sadece iyi ve uygun bir anayasa ile düzeleceğini sanmak gülünçtür, geri zekalılıktır. Bir ülkenin halkı bozulursa onun ilerlemesi, ayakta kalması, güçlenmesi mümkün olmaz.
Osmanlı’nın kuruluş ve yükseliş devrinde ne kadar iyilik, güzellik, üstünlük varsa onları bilmeliyiz ve onlara dönmeliyiz.
Bugünkü fitne ve fesatla, nifak ve şikakla, kirlilik ve kokuşma ile, cahillik ve kültürsüzlük ile, kırsal kesim ve bedevî kültürü ile, yalan ve dolan ile, haram yeme ile, rantçılık ve ribacılık ile, ahlaksızlık ve rezillik ile, kirli ve kara para birikimi ile, emanetlere hıyanet ile varacağımız yer dünya cehennemidir.
Ülkede gerçek adalet sağlanmazsa batış, çürüyüş, çöküş ve izmihlal önlenemez.
Roma’nın da sağlam yolları, harika açık hava tiyatroları, köprüleri, limanları, üstün bir sanatı, akıllara durgunluk veren su yolları ve kemerleri, ihtişamlı binaları, hukuku, medeniyeti, orduları, donanmaları, kanunları vardı ama sonunda çöktü. Kimler çökertti? Barbarlar!..
Türkiye ilimle, irfanla, ahlakla, faziletle, kültürle, şehir medeniyeti ile, âdil kanunlarla, hukuk önünde eşitlikle, bilgelikle, temizlik ve şeffaflıkla, mürüvvet ve fütüvvetle ayakta durur ve yükselir. Bunlar olmazsa çöküş ve batış kaçınılmazdır.
(2. Yazı)
Muhterem Efendim… “Buharî’deki hadîsler kul sözüdür, onlarda hatâ olabilir” diyerek kafa karıştırıyorsunuz. Buharî hadîsleri elbette kul sözüdür ama hangi kulun sözüdür? Resulullah’ın sözüdür. Resulullah kimdir? Âdem oğullarının seyyididir. Bu dünyanın yaratılışından batışına kadar ResulullahMuhammedMustafa’dan daha büyük bir kimse gelmeyecektir. O, ilahî vahy ile, Allah’ın yönlendirmesi ve koruması ile müeyyeddir.
Kur’ân onun için ne diyor? “O hevasından konuşmaz” diyor. Usûl-i hadîs uleması ne demiş? “Peygamberin mütevatir ve sahih hadîsleri de bir tür vahiydir” demiş.
O halde: Buharî gibi son derece büyük ve derin bir âlimin yüz binlerce hadîs içinden seçmiş olduğu Sahih’indeki BÜTÜN hadîsler doğrudur.
Bin küsur yıldan beri binlerce büyük alim, fakih, müfessir, muhaddis Sahih-i Buharî’yi, Allah’ın Kitab’ından sonra kitapların en sahihi (doğrusu) olarak kabul etmişlerdir. Bu konuda çok büyük bir icmâ-i ümmet bulunmaktadır.
İmamı Buharî de bizim gibi bir kuldur ama onun birtakım üstünlükleri ve özellikleri vardır:
1. O derin bir ilme sahiptir.
2. Onun imanı tahkikîdir.
3. O, çalışarak öğrenilen din ilimlerinin zirvesine çıkmıştır.
4. İlmiyle âmil, ihlaslı ve sâdık bir alim olduğu için Allah-ü Teâlâ ona vehbî ilim vermiştir.
5. O, zühd ve takva ehlidir.
6. O, Sahih’ini telif ücreti almak, zengin olmak, dünyalık elde etmek için yazmamıştır.
7. Allah’ın rızasını tahsil ve Resulullah’ın şefaatine nail olmak için yazmıştır.
8. Kitabına aldığı her hadîs-i şerif için istihâre yapmıştır.
9. Milyarlarca Müslüman içinden bir tane İmamı Buharî çıkmıştır.
O halde, aksi isbat edilmedikçe Buharî’deki BÜTÜN hadîsler doğrudur. Bid’atçilerin, râfizîlerin, oryantalistlerin, reformcu ilahiyatçıların, naylon müctehidlerin, mezhepsizlerin Buharî’ye yönelttikleri iftiraların biz Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları indinde hiçbir değeri yoktur. 10 Mart 2010