Türkiye’de Kaç Aydın Var?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
ÇarşambaHaftalık “Tempo”da (Sayı: 23/704-Haziran 7-13-2001 )
başlığıyla,
ile yapılmış bir röportaj yayınlandı. Batur, aydın olmanın iki temel şartı bulunduğunu, bunların birincisinin
, ikincisinin de
olduğunu söylemiş. “
sorusunu da şöyle cevaplamış: “Bu kavram yeni aslında. Çünkü, aydınlar muhalif olmaları gereği genelde solda bulunuyor. Sağdakiler ise değişime ayak direyen insanlar ama bu terminolojiyi gözden geçirmek gerekiyor. Sağcılar da değişim istiyor. Bir kısmının doğrudan İslâmcı hareketin içinde yer almasa bile, önemli radikal değişimler talep ettiklerini gördük. Ama önemli olan, temsil ettikleri görüşe muhalif kalabilme oranları.
Bütün düşünce insanları aydın olmaz ama aydın yanları vardır.
Batur beyin iltifatına teşekkür ederim. Ben kendime aydın demem, okur-yazar derim. Okur yazar olduğum hususunda yemin etsem başım ağrımaz. Aydın’lık büyük pâyedir, tevazuum bunu kabule manidir.
1945’ten bu yana Türkiye’de birkaç kesimde muhalefet yapılmıştır.
Müslüman bir fikir adamı, şair, yazar, aksiyoncu olan
, hattâ onlarınkinden daha radikaldir.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden
de, islâmî kesime mensup kaliteli bir muhalifti.
Gerçek aydınların devletten veya başka güç kaynaklarından para almamaları hususu gerçekten çok önemli bir maddedir.
Karşılığında çok şeyler ister ve alır.
Benim islâmî kesimin özeleştirisini yapma meselesine gelince:
Birtakım adamlar İslâm adına ortaya çıkıyor, fakat öyle lâflar ediyor, öyle işler yapıyorlar ki,
Türkiye’de İslâm-aksiyon, İslâm’a karşı oluş reaksiyondur.
,
Lâkin hayat sahnesinde Müslümanlar reaksiyoner duruma düşmüşler. Çünkü bilgi, aksiyon, estetik boyutları yetersizdir.
Bazı reformist ilâhiyatçıların aydın olmaları, aydın sayılmaları mümkün değildir. Çünkü onlar,
sebebi fikir, görüş, ideal değildir; maddî çıkarlar ve teşviklerdir. İsim vermiyorum, reformcu ve muhalif bir ilâhiyatçı doların milyonlarıyla zengin olmuştur. Bulunduğu mevkie derin devletin, rejimin destek ve teşviki ile gelmiştir. Bu sayede Karun gibi zengin olmuştur.
Memleketimizde, eskilerin
dedikleri vahim bir eksiklik var. Bizde gerçek aydınlar, büyük fikir adamları yetişmiyor.
Üç yüz kelimelik günlük sokak ve iletişim Türkçesiyle kaleme alınmış birtakım zayıf gazete yazıları, gevezelikler. Kitap çapında fikir, kültür eseri ortaya konulmuyor. Mustafa Kemal hakkında bile bizde doğru dürüst kitap yazılmamıştır.
Amerikalılar, Kanadalılar, Avrupalılar, Japonlar bir kitap medeniyeti kurmuşlardır. Bizim medeniyetimiz ve kültürümüz lâf medeniyeti ve kültürüdür.
Geçen sene onbeş yaşındaki başörtülü bir kız öğrenci, bir bakanı pankartla protesto ettiği için tutuklandı,
. Muhakemesi sonunda da
Devletimiz
ne imza koymuştur. Bu sözleşmenin kendi hukukumuz, kendi kanunlarımız gibi tatbik edileceğini taahhüt etmişizdir.
bu sözleşmeden yararlandırılmamış, bir çocuk mahkemesinde muhakeme edilmemiştir. Türkiye’de
gibi aydın ve entelektüel kişiler olsaydı neler yapmazlardı. Gülay Göktürk hanımefendinin bu konu üzerine eğileceğini ümid ediyorum.
böyle aydın olmaz. Mazluma
din ve ideoloji farkı gözetilmeksizin yardım edilmelidir. Peygamber
buyuruyor.
Yirmi sekiz yıl Güney Afrika zindanlarında çile çeken
kültür ve bilgi bakımından aydın mıydı bilmem ama onun
Bugün ülkemizde hem solcu, hem sağcı, hem İslâmcı cephede
, vicdan ve kalemlerini bozuk sisteme kiralayan veya satan bir sürü aydın müsveddesi, soytarı, entelektüel bulunmaktadır.
Herif İslâm adına ortaya çıkıyor ve sonra din rantı yiyerek, düzenin önüne attığı kemiklerden istifade ederek kısa zamanda Karun gibi zengin oluyor, yüz milyonlarca dolarla oynuyor. Bu herif ne iyi bir Müslümandır, ne de aydın veya vatanseverdir.
Bu memlekette ilmi, irfanı, bilgiyi, kültürü, ahlâkı, fazileti, sanatı, estetiği yıkanlar, kendilerini aydın gibi gösteren aydın karikatürleridir. Onların içinde vatan, millet, ideal, haksızlıklarla mücadele yüzünden hapse giren kaç kişi vardır? Ucuz bir edebiyat yaparlar ve keyflerine bakarlar. Yalçın Küçük’ün inanç, görüş ve fikirleri benimkilerle uyuşmaz ama idealleri uğrunda çile çeken bir kişi olduğunu inkâr etmek mümkün müdür? Aydın kaliteli bir insandır. Bilgi, ahlâk, aksiyon, sanat, estetik… her sahada kaliteli.
Fahişelik sadece bazı bedbaht kadınların vücutlarını satarak para kazanmaları, geçinmeleri değildir. Her mesleğin, her sahanın fahişeleri vardır. Politikanın, medyanın, kültürün, sanatın….
İsterse Harvard’tan birincilikle diploma almış olsun; on parmağında on mârifet ve hüner bulunsun,
Türkiye gerçek aydınlara muhtaç. 14 Haziran 2001