Türkiye’de Yahudi Tesiri ve Nüfuzu
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Şubat 2019
Perşembe
Tarihçi Ahmet Refik bey, Lâle Devri adlı kitabında (Beşinci baskısı, 1932, sayfa 100) o devirdeki Yahudi nüfuzunu şu satırlarla anlatmaktadır:
“Bu devirde Türkiye’de en zengin tâcirler Yahudilerdi. Yahudilerin olağanüstü nüfuzu vardı. Türkler ticarete karşı ilgisiz oldukları ve sanayiden nefret ettikleri için bütün ticaret Yahudilerin elinde idi. Her paşanın maiyetinde mutlaka bir Yahudi bulunur, bütün işlerini o yürütürdü. Her paşanın vazifeli olduğu vilayette piyasayı teftiş etmek, hediyeleri almak, ithalat ve ihracat mallarını tedkik eylemek onun elinde idi. Tabibler, vekilharçlar, tercümanlar hep Yahudilerden seçilirdi. Ticarete ait her şey onların ellerinden geçerdi. Türkiye’de Kanunî zamanından beri Yahudi nüfuzu bir musibetti.” (Lisanı sadeleştirilmiştir.)
Osmanlı devletinde Yahudi nüfuzu ve tesiri hakkında büyük, ciddî, derin, etraflı tarih ve araştırma kitapları yazılması şarttır. Maalesef biz Müslümanlar şifahî bir toplum haline düşmüş ve düşürülmüş olduğumuz için ilmî, ciddî, kültürel kitaplar yazamıyoruz. Bizim kültür özelliklerimiz şunlardır:
1. Yukarıda beyan ettiğim üzere şifahî toplumuz. Şifahî toplum medenî-şehirli toplumun karşıtıdır.
2. Saray gibi evlerde, köşklerde, yalılarda otursak da bizde göçebe zihniyeti vardır.
3. Kırsal kesim, varoş, taşra, gecekondu zihniyetine sahibiz.
4. Tarih ve çağ dışı kalmış, marjinalleşmişizdir.
Cennetmekân firdevs-âşiyan Sultan İkinci Bayezid Han hazretleri, İspanya’dan koğulan, diğer Hıristiyan ülkelerde zulme uğrayan Yahudileri Osmanlı mülküne davet ve kabul etmekle akıllıca bir hareket yapmıştı, ama bu iş tek taraflı değildi. Madalyonun bir arka cephesi vardı.
Sonunda Yahudiler Osmanlı devleti içinde ayrı bir devlet kurmuşlar, ülkede görünmez ve gizli bir saltanat tesis etmişlerdir.
Yahudi nüfuzu Kanunî Sultan Süleyman Han zamanında zirvesine çıkmıştır. Yasef Nassi o kadar nüfuz kazanmıştı ki, Veziriazam Sokollu Mehmet Paşa’ya rakip olmuştu. Nassi yalancıktan Müslümanlığı kabul edip de başına kavuk, sırtına kaftan geçirmiş olsaydı Padişah’ın mutlak vekili olur, impatorluğun dümenini eline geçirirdi. Bizde bu zat hakkında tek bir kitap, tek bir araştırma yoktur. Bari yabancı dillerde bu zeki ve kurnaz Yahudi hakkında yazılmış kitaplardan birkaçı lisanımıza tercüme edilse, bu da yapılmaz.
Birtakım Müslümanlar ucuz ve kolay bir antisemitizm edebiyatı ile hem kendilerini oyalıyor, hem de halkı afyonluyor. Bunları artık bırakmamız, ciddî, ipe sapa gelir, kültürel değeri olan araştırmalar, incelemeler yapmamız gerekiyor.
Tarih boyunca, ihtidaları şüpheli bazı Yahudiler çok yüksek makamlara çıkmıştır.
Sabatay Sevi, altı yüz küsur yıllık Osmanlı tarihinin on önemli şahsiyetinden biridir. Bu zat hakkında Gerschom Scholem ayarında bir araştırıcımız ve tarihçimiz de yetişmemiştir.
Hikmet Bayur’un babası Kıbrıslı Kâmil Paşa halis bir Yahudidir ve sadrazam olmuştur.
Güçlü tarihçilerden ve uzmanlardan müteşekkil bir heyetin toplanması ve her biri 750’şer sahifelik on ciltten müteşekkil dev bir “Türkiye Yahudileri Tarihi” yazılması mutlaka şarttır. Böyle bir eserde sadece sağlam bilgiler, belgeler yer alacaktır. Bu konu tarihimizin, hele yakın tarihimizin en bâkir konusudur.
Selanikli Şemsi efendi bir Yahudidir. Ilgaz Zorlu beyin dedesi olan bu zatın asıl adı Şimon Zvi’dir, kabri Üsküdar’da Dönmeler mezarlığındadır. Onun kurmuş olduğu okul bugün İstanbul’da kolej ve üniversite olarak faaliyetini sürdürmektedir. Bu zat ne yapmıştır? Bunu içimizden kaç kişi bilir?
Cumhuriyet tarihimizde crypto Yahudilerin gücü, tesiri, rolü ne olmuştur?
Türkiye’deki müzmin din-devlet çatışmasında Yahudilerin tuzu biberi var mıdır, varsa ne kadardır?
CHP tek parti iktidarında bir başbakan kürsüye çıkmış ve gittikçe gelişen Komünizme karşı dine serbestlik verilmesini isteyen milletvekillerine:
– Efendiler, bu kızıl zehiri yeşil zehirle önlemek istemem… demiştir. Bu adam Yahudi mi idi?
Başka bir başbakan:
– Bana otuz yıl mühlet veriniz, bu memleketten dinin kökünü kazıyayım mealinde bir laf etmiştir. Bu zat da acaba Yahudi midir?
Fransa’da bundan bir asır önce dine karşı Jakoben bir saldırı fırtınası hüküm sürüyordu. Jules Ferry adındaki ateist ve militan dinsiz bu cereyanın başını çekiyordu. Fransa’daki bu Jakobenlik sona erdi, orada din ile devlet barıştı. Bizde ise Jakoben dehşeti hâlâ devam etmektedir. Ülkemizin huzura, demokrasiye, insan haklarına, ulusal uzlaşmaya, toplumsal barışa ihtiyacı vardır. Müzmin din-devlet kavgası devam ettikçe bunlara kavuşmamıza imkân yoktur. Bu savaşı devam ettiren Jakobenler kimlerdir?
Türkiye’deki bir takım militan, Jakoben, fanatik, muhteris, aşırı gizli Yahudilerin tutumlarından; ılımlı, insaflı, anlayışlı, makul Yahudiler bile rahatsızdır. Ilgaz Zorlu bunlardan biridir. “Sabataycı Yapılanmaya Karşı Bilinçli ve Tercihli Alışveriş inisiyatifi” hareketini kuran Mehmet Emre Güreli adlı Yahudi asıllı vatandaşımız da son zamanlarda bir bildiri yayınlayarak ve bir hareket başlatarak rahatsızlığını ortaya koymuştur.
Tarihi bilmeden bugünü anlamanın imkân ve ihtimali yoktur.
Tarihi büyük tarihçiler, büyük fikir adamları, büyük medenîler yazabilir. Biz Türkiye Müslümanları niçin böyle adamlar yetiştiremiyoruz?
Müslümanların içindeki bazı uğursuzlar din sömürüsü yapmakta, saf Müslümanlardan her yıl milyarlarca dolar toplamakta pek başarılı ve maharetlidir, ama yapılmasını teklif ettiğim ilmî, kültürel, tarihî inceleme ve araştırmaları yapmakta veya yaptırmakta son derece beceriksiz, cimri ve başarısızdırlar.
Crypto Yahudilerin kontrolunda olan büyük medyamız son aylarda birtakım makam ve mevkilere Müslüman bürokratların tayininden son derece rahatsız olmuştur. Peki şu anda belli başlı köşe başlarında kaç Yahudi vardır? Biz bunu araştırırsak antisemit mi oluruz? 13 Haziran 2003