Cumartesi

Türkiye’de yılda bir savaş veriliyor. Bu, bildiğimiz konvansiyonel veya gerilla tipi savaşa benzemiyor, bambaşka bir savaş.

Ülkemiz bağımsız bir ülke gibi görünüyor ama aslında bir iç sömürgedir.

Kendilerine S.’lar, G.Y.’ler veya K.Y.’ler diyebileceğimiz bir azınlık Türkiye’yi sömürgeleri haline getirmişler, türü sadece bize mahsus bir apartheid rejimi kurmuşlardır.

Bizde eşitlik yoktur.

Çoğunluk

onlar

kadar eşit değildir, başka bir tabirle

onlar
daha eşittir.

Halkın ezici çoğunluğu kendi vatanında ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi, zenci veya parya durumuna düşürülmüştür.

Millî gelirin kaymağını

onlar

yemektedir. Onların öcüleri, heyûlaları, tabuları vardır. Demokrasi yok mudur, hürriyet yok mudur, insan hakları yok mudur, hukuk yok mudur?..

Yoktur demiyorum, vardır ama kısıtlıdır, vesâyet altındadır, izafîdir.

Onlar

halkın beynini yıkamışlardır.

Halk düşünemesin diye
edebî, yazılı, kültürel zengin Türkçeyi yok etmişlerdir.

Üç yüz kelimelik günlük konuşma ve iletişim Türkçesiyle ne yapılabilir ki…

Onlar, tarihi değiştirmişler,

gerçek tarihin yerine

sun’î

(yapay),

uydurma, sahte, düzmece bir tarih üretmişlerdir.

Onlar millî olan her şeye karşıdırlar.

Onlar, çoğunluğu yabancılaştırarak, millî kimliği erozyona uğratarak, halk yığınlarını zombileştirerek sömürge sistem ve düzenini ayakta tutmaya çalışırlar.

Onların sömürge sistemi, onların ideolojisi, onların hakimiyet veya saltanatı; devletin de, halkın da, ülkenin de, hukukun da, insan haklarının da, millî iradenin de, millî kimliğin de üzerindedir.

Onlar sorumsuzdur.

Onlardan kimse hesap soramaz.

Onların inançları, düşünceleri, görüşleri, hükümleri, plan ve programları, çare ve çözümleri doğrudur. Onlara karşı olanlar yanlıştır.

Onlar muhaliflerini fena şekilde cezalandırmışlardır. Yakın tarihte çok vatandaş öldürmüşlerdir. Onların zindanları vardır. Onlar hem savcı, hem hakim, hem de infaz memuru ve cellattır.

Onlar tartışmazlar, kesin itaat isterler. Bugünkü Türkiye, büyük ölçüde onların eseridir. Onlar sayesinde Türkiye; Japonya, Güney Kore, Tayvan, Singapur olamamıştır. Onlar sayesinde Türkiye Norveç, İsveç, Finlandiya gibi olamamıştır.

Onların düzen ve sistemlerini sürdürmek için ana stratejileri şu maddelerdir.

1.

Böl parçala ve hükmet et…

2.

Türklerle Kürtler

iki ayrı hasım kesim olup çekişecekler.

3.

Sünnîlerle Alevîler

birbirine düşman olacaklar.

4.

Dinci ve lâik

diye iki düşman cephe oluşturulacak.

5.

Sağcılar ve solcular

birbiriyle savaşacak.

6. Çoğunluğu oluşturan

Müslümanlar asla birleşmeyecek, bin parçaya ayrılmış olarak kalacak.

7.

Müslüman çoğunluk cahillikle terbiye edilecek.

Onların çocukları iyi eğitilmeyecek.

8. Demokratik yollarla işbaşına gelen

iktidarlar muktedir olmayacak.

9. Onların

tabularını

kimse tartışmayacak.

10.

Türkiye’deki saltanat ve hakimiyetlerini sürdürmek için
adam öldürmek, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapmak caizdir.

11.

Kendi kendine fitne ve fesat çıkmazsa,
çıkartılacak.

12. Paranın, sermayenin bile rengi vardır. Müslümanlar iş, iktisat, sanayi sahasına girerlerse

“Yeşil sermaye tehlikesi”

diye bağırılacak.

13.

On yılda bir yapılacak darbelerle

düzen ve sistem ayakta tutulacaktır.

Onlar Türkiye üzerinde tesis etmiş oldukları

sömürge apartheid sisteminin,

saltanatın,

G.Y. hakimiyetinin değiştirilmesine kesinlikle izin vermezler.

Bıçak kemiğe dayanırsa devletin batmasına, ülkenin parçalanmasına, halkın perişan ve hattâ yok olmasına yol açacak çılgınlıklar yapabilirler.

Onlar

sayıca az da olsalar
hâkim kast statüsünden asla feragat etmezler.

Şu günlerde zor durumdalar.

Birtakım çılgınlıklar yapabilirler.

Uyanık ve hazır olmalıyız.

Agresif Dinsizler Adam Olmaz!

Ülkemizdeki

Masonların, dinsizlerin, ateistlerin, İslâm düşmanlarının, G.Y.’lerin;

mâkul (akıllıca) ve hikmetli (bilgece) düşünmeleri, hüküm vermeleri, âdil olmaları mümkün değildir.

Müslümanların çoğunlukta olduğu, millî kimliğin en temel unsurunun (faktörünün) İslâm olduğu bir ülkede;

aşırı, militan, agresif İslâm düşmanlığı yapanlarda ne akıl vardır, ne mantık, ne vicdan.

Bendeniz müşrikliğin her türlüsüne karşı olan

muvahhid

bir Müslümanım ama

Hint Mecusîlerinin dinî merkezlerinden olan Benares’te açıkça Hinduizm aleyhtarlığı yapmam. Roma’da otursam, açıkça ve agresif şekilde Katolik aleyhtarlığı yapmam.

Hepsi için söylemem gibi ama bizdeki

İslâm ve Müslüman düşmanlarının bir kısmı
bir Yahudi sektine

(tarikatine)

mensuptur ve işleri güçleri Don Kişot’un yeldeğirmenleriyle savaşması gibi
İslâm’la ve Müslümanlarla
mücadele etmektir.

Bunlar sâbit fikirli insanlardır… Bunlar Nuh derler peygamber demezler… Bunların dengeleri bozulmuştur… Bunlar normal görünürler ama din konusunda paranoyak veya manyaktırlar.

Ben Norveç’te yaşasam, Hıristiyanlarla iyi geçinirim, onları tahkir etmem, onları üzmemeye çalışırım, onların güvenini ve beğenisini kazanmaya çalışırım. Bizdeki İslâm düşmanları Müslüman halkı tahkir ederler.

O kadar dengesiz, vicdansız ve insafsızdırlar ki,

bir lisenin bodrumunda küçük bir oda mescid haline getirilse, birkaç öğrenci orada teneffüs saatlerinde namaz kılsa hemen alarm verirler, dillerine dolarlar.

Şu üsluba bakınız:
Adana’da Filan Lise’de


(Belki de 8659 numaralı Atatürk Lisesisidir)

mescid var ve öğrenciler namaz kılıyor…

Bu adamlar kendilerini Ay’da mı sanıyor?

Uyuşturucu kullanma yaşı 11’e düştü.
Umurlarında mı?

Gidin doğum uzmanlarına sorun,

15 yaşındaki bazı öğrenci kızların gayr-i meşru çocukları kürtajla alınıyor.
Dertleri mi?

Öğrencilerin yüzde 15’inde bıçak, şiş, sustalı çakı, kama varmış.

Önemi yok. İlle de okullarda mescid olmasın, namaz kılınmasın, gençlik inançlı, iffetli, ahlâklı, hayâlı yetişmesin…
İlle de din dersi verilmesin…
İlle de din ve inanç hürriyeti kısıtlı olsun…

Bu dar kafalıların düzelmesini beklemek hayal olur.

Onların gözleri vardır, görmez, kulakları vardır, işitmez, onların kalpleri mühürlenmiştir, vicdanları nasır tutmuştur.

Müslümanlar onlardan adalet, insaf, mürüvvet ve kerem beklemesinler.

Müslümanlar güçlü, vasıflı, cesur, medenî olsunlar; haklarını ve hürriyetlerini söke söke alsınlar.

İslâm ana okulları, İslâm okulları, İslâm lise ve kolejleri, İslâm meslek okulları açsınlar. Dünyanın en mükemmel eğitimini versinler.

Bu okullarda küçük mescidler değil, bütün talebeyi içine alacak camiler olsun. Maaşlı imamlar olsun, ezanlar okunsun, cemaatle namaz kılınsın.

Böyle şeyler ideolojik Tevhid-i Tedrisat kanununa aykırı olurmuş…

Tevhidî Tedrisat kanunu Müslümanları bağlamaz.

Müslümanlar Tevhidî tedrisat


isterler.

Bu onların hem hakları hem de vazifeleridir. İnsan hakları, hukuk, adalet, insaf, bilgelik bunu gerektirir. 22 Mart 2009