Türkiye’deki Apartheid Sistemi
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 27 Aralık 2018
Cumartesi
Türkiye’de yılda bir savaş veriliyor. Bu, bildiğimiz konvansiyonel veya gerilla tipi savaşa benzemiyor, bambaşka bir savaş.
Ülkemiz bağımsız bir ülke gibi görünüyor ama aslında bir iç sömürgedir.
Kendilerine S.’lar, G.Y.’ler veya K.Y.’ler diyebileceğimiz bir azınlık Türkiye’yi sömürgeleri haline getirmişler, türü sadece bize mahsus bir apartheid rejimi kurmuşlardır.
Çoğunluk
kadar eşit değildir, başka bir tabirle
Halkın ezici çoğunluğu kendi vatanında ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi, zenci veya parya durumuna düşürülmüştür.
Millî gelirin kaymağını
yemektedir. Onların öcüleri, heyûlaları, tabuları vardır. Demokrasi yok mudur, hürriyet yok mudur, insan hakları yok mudur, hukuk yok mudur?..
Yoktur demiyorum, vardır ama kısıtlıdır, vesâyet altındadır, izafîdir.
halkın beynini yıkamışlardır.
Üç yüz kelimelik günlük konuşma ve iletişim Türkçesiyle ne yapılabilir ki…
gerçek tarihin yerine
(yapay),
Onlar millî olan her şeye karşıdırlar.
Onlar, çoğunluğu yabancılaştırarak, millî kimliği erozyona uğratarak, halk yığınlarını zombileştirerek sömürge sistem ve düzenini ayakta tutmaya çalışırlar.
Onların sömürge sistemi, onların ideolojisi, onların hakimiyet veya saltanatı; devletin de, halkın da, ülkenin de, hukukun da, insan haklarının da, millî iradenin de, millî kimliğin de üzerindedir.
Onların inançları, düşünceleri, görüşleri, hükümleri, plan ve programları, çare ve çözümleri doğrudur. Onlara karşı olanlar yanlıştır.
Onlar muhaliflerini fena şekilde cezalandırmışlardır. Yakın tarihte çok vatandaş öldürmüşlerdir. Onların zindanları vardır. Onlar hem savcı, hem hakim, hem de infaz memuru ve cellattır.
Onlar tartışmazlar, kesin itaat isterler. Bugünkü Türkiye, büyük ölçüde onların eseridir. Onlar sayesinde Türkiye; Japonya, Güney Kore, Tayvan, Singapur olamamıştır. Onlar sayesinde Türkiye Norveç, İsveç, Finlandiya gibi olamamıştır.
Onların düzen ve sistemlerini sürdürmek için ana stratejileri şu maddelerdir.
1.
2.
iki ayrı hasım kesim olup çekişecekler.
3.
birbirine düşman olacaklar.
4.
diye iki düşman cephe oluşturulacak.
5.
birbiriyle savaşacak.
6. Çoğunluğu oluşturan
7.
Onların çocukları iyi eğitilmeyecek.
8. Demokratik yollarla işbaşına gelen
9. Onların
kimse tartışmayacak.
10.
11.
12. Paranın, sermayenin bile rengi vardır. Müslümanlar iş, iktisat, sanayi sahasına girerlerse
diye bağırılacak.
13.
düzen ve sistem ayakta tutulacaktır.
Onlar Türkiye üzerinde tesis etmiş oldukları
saltanatın,
Bıçak kemiğe dayanırsa devletin batmasına, ülkenin parçalanmasına, halkın perişan ve hattâ yok olmasına yol açacak çılgınlıklar yapabilirler.
Uyanık ve hazır olmalıyız.
Ülkemizdeki
mâkul (akıllıca) ve hikmetli (bilgece) düşünmeleri, hüküm vermeleri, âdil olmaları mümkün değildir.
Müslümanların çoğunlukta olduğu, millî kimliğin en temel unsurunun (faktörünün) İslâm olduğu bir ülkede;
Bendeniz müşrikliğin her türlüsüne karşı olan
bir Müslümanım ama
Hepsi için söylemem gibi ama bizdeki
(tarikatine)
Bunlar sâbit fikirli insanlardır… Bunlar Nuh derler peygamber demezler… Bunların dengeleri bozulmuştur… Bunlar normal görünürler ama din konusunda paranoyak veya manyaktırlar.
Ben Norveç’te yaşasam, Hıristiyanlarla iyi geçinirim, onları tahkir etmem, onları üzmemeye çalışırım, onların güvenini ve beğenisini kazanmaya çalışırım. Bizdeki İslâm düşmanları Müslüman halkı tahkir ederler.
(Belki de 8659 numaralı Atatürk Lisesisidir)
Bu adamlar kendilerini Ay’da mı sanıyor?
Gidin doğum uzmanlarına sorun,
Müslümanlar onlardan adalet, insaf, mürüvvet ve kerem beklemesinler.
Müslümanlar güçlü, vasıflı, cesur, medenî olsunlar; haklarını ve hürriyetlerini söke söke alsınlar.
Bu okullarda küçük mescidler değil, bütün talebeyi içine alacak camiler olsun. Maaşlı imamlar olsun, ezanlar okunsun, cemaatle namaz kılınsın.
Tevhidî Tedrisat kanunu Müslümanları bağlamaz.
Bu onların hem hakları hem de vazifeleridir. İnsan hakları, hukuk, adalet, insaf, bilgelik bunu gerektirir. 22 Mart 2009