Türkiye’ye Yahudi Başkan
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Mart 2019
Perşembe
Siyasette, hele bizdeki gibi olursa, hiçbir şeye hayret etmemek gerekir. Şimdi anlatacağım konuyu da garipsememek, hayretle karşılamamak icab ediyor. Mesele şudur: Gerek İsrail lobisi, gerekse bizim içimizdeki Yahudi kökenli Türkler önümüzdeki başkanlık seçimlerinde bütün güçlerini, nüfuzlarını kullanarak ülkemizin başına bir Yahudi başkan seçtirtmek istiyorlar. Bunu, güvenilir kaynaklardan öğrenmiş bulunuyorum.
Laik bir rejimde, bir Yahudinin başkan olması mümkün değil midir? Elbette mümkündür. Zaten benim buna itiraz falan ettiğim yoktur. Sadece haber veriyorum.
Son iki buçuk yıl içinde bir ara bir darbe yapılmak istenmişti. Darbeciler bir başbakan adayı ayarlamış bulunuyorlardı. İsmi vermeyeceğim . Sadece, darbe yapmak isteyenlerin başbakan adayının büyük bir talancı olduğunu söyleyeceğim. Soygun, talan, hortumlama, götürme yoluyla yüzlerce trilyonluk bir servet elde etmişti. Bu işin içinde de bazı Yahudiler vardı.
Yoo, beni hemencecik antisemitizm ile suçlamasın kimse. Kıymet hükmü verdiğim yok. Haber veriyorum.
İslâmî bir rejimde olmaz ama, laik bir düzende bir gayr-i müslimin devlet veya hükümet başkanı olması kurallara aykırı değildir. İslâmî olmayan bir düzende ben müteveffa Abraham Galanti gibi bir Yahudi’nin, yahut yine müteveffa Kevork Pamukciyan gib Ermeni bir vatandaşın devlet veya hükümet başkanı olmasını yadırgamam. Bu iki zat da, böyle makamlara geçmiş olsalardı, Müslümanların din, inanç, inandıkları gibi yaşamak hak ve hürriyetlerine riayet ederlerdi. Onların iktidarında başörtülü Müslüman kızlar liselere ve üniversitelere serbestçe girebilirlerdi.
Lakin, ileride yapılması düşünülen başkanlık seçimlerinde aday gösterilecek Yahudi acaba Abraham Galanti veya Kevork Pamukciyan gibi, temel insan haklarına hürmetkâr, Müslümanlara hoşgörüyle bakan bir kimse midir? Maalesef hiç de böyle değildir.
28 Şubat buhranının en şiddetli günlerinde bir zatın “Gerekirse 70 bin gericiyi temizler, memleketi bu dertten kurtarırız” meâlinde bir söz sarfettiği rivayet edilmektedir. Doğruysa, bu söz korkunç bir zihniyeti gün ışığına çıkartmaktadır.
1927’de İslâm düşmanı İctihad dergisi, İstanbul Darülfünun’u müderrislerinden (üniveritesi profesörlerinden) Abraham Galanti aleyhinde bir yazı yayınlamış, “Sen Müslümanlığı menfaat mukabilinde müdafaa ediyorsun” şeklinde bir suçlama yapmıştı. Galanti bu yazıya “Niçin Müslümanlığı müdafaa ediyorum?” başlıklı bir yazı ile cevap vermiş ve “Müslümanlar biz Yahudileri, 1492’de İspanya’dan koğulduğumuz zaman bu ülkeye dâvet ettiler, bize yeni bir vatan kazandırdılar. Dört yüz küsur yıl, Türkiye’de, Müslümanlar içinde kimliğimizi, kültürümüzü, dilimizi, dinimizi koruyabildik. Elbette Müslümanları ve Müslümanlığı müdafaa ederim. Bu işi asla menfaat için yapmıyorum” demişti.
İsrail lobisinin Türkiye’nin başına seçtirtmek istediği Yahudi maalesef Abraham Galanti gibi Türklere, Müslümanlara, İslâm’a saygılı, hoşgörülü bir Yahudi değil, tam aksine, Tekin Alp takma adıyla Türkçülük yapan Moiz Kohen zihniyetinde bir kimsedir. Bu adam, yayınladığı kitaplardan birinde “Kahrolsun Şeriat!” başlıklı bir fasıl yazarak İslâm mukaddesatına hakaret etmiştir.
Peki Türkiye’deki belli başlı “Yahudi kökenli Türkler” kimlerdir? Hangi Yahudi’yi ülkemize başkan seçtirtmek istemektedirler? Bu sorulara açık cevaplar vermem mümkün değildir. Aklımı yitirmedim. Onlar çok güçlüdür ve adamı cin gibi, şeytan gibi çarparlar.
Büyük bir devlet adamımızın karısı Sabataycıdır, yani Yahudidir. Sabataycı bir bakan da vardır. Medya sahasında çok güçlü bir holdingin sahibi de Sabataisttir. Velhasıl her taşın altında zahiren Türk ve Müslüman görünen, gerçekte ise Sabataycı bir Yahudi olan güçlü şahsiyetler bulunmaktadır. Ülkemizdeki Sabataycılar, Müslüman kesim gibi köylü, kırsal kesim, gecekondu, taşra, varoş zihniyetine sahip değildir. İçlerinde birkaç yabancı dil bilen, yüksek kültürlü, Batının büyük üniversitelerinde tahsil yapmış, sanattan anlayan, şehir görgüsüne sahip binlerce kişi mevcuttur. Güçleri kemmiyetlerinden değil, keyfiyet üstünlüklerinden gelmektedir.
Büyük değişiklikler yapılır, başkanlık sistemine geçilir ise Müslümanların istedikleri gibi dindar bir şahsın başkan seçilmesine imkân ve ihtimal var mıdır? Bence yoktur. Çünkü Müslüman kesim siyaset satrancını iyi oynayamıyor. Bu gibi işler kelle sayısının çokluğuyla değil, satrancı iyi oynamakla halledilir.
Bizim için en uygun başkan insan haklarına, gerçek demokrasiye, hukuka saygılı bir zatın başa geçmesidir. Meselâ Yargıtay Başkanı Sami Selçuk gibi bir kimse.
İsrail ve Yahudi lobisinin adayı seçilirse Müslümanların işi çok kötü olacaktır. Güçleri yeterse, bunu yasal sınırlar içinde önlemeye çalışsınlar. Aksi takdirde analarından emdikleri süt burunlarından gelecektir.
Bazı Müslümanlar “Bizim hiçbir suçumuz yoktur. Bütün kötülükler din düşmanlarının, karşıtlarımızın eseridir” şeklinde ucuz bir edebiyat yapıyor. Birtakım bahanelerin, şikâyetlerin, tazallüm (zulme uğramışlık) hikayelerinin ardına sığınarak hatâlarını, sorumluluklarını, yaptıkları yanlışları gizlemeye çalışıyorlar. Bugün Müslümanların içinde bulunduğu kötü durum, son otuz sene içinde yapmış oldukları yanlışlıkların neticesidir. Rüzgâr ektiler fırtına biçiyorlar.
Senelerce “Halkın yüzde doksan dokuzu Müslümandır” diye bağırıp durdular. Peki, yüzde doksan dokuzu Müslüman da niçin barolar Müslümanların kontrolunda değildir? Niçin Mimar Odaları, Mühendis Odaları Müslümanların elinde değildir?
Halkın yüzde doksan dokuzu Müslüman değildir. Olsa bile sadece kemmiyet, kelle sayısı çokluğu bir şey ifade etmez. Önemli olan keyfiyettir, kalitedir, güçtür. Büyük medya senin kontrolünde değilse, nüfusun yüzde doksan dokuzunu teşkil etsen bile kendi ülkende parya, köle, sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, zenci muamelesi görürsün.
Elli yıldan beri bütün ağırlığımızı hâfız kurslarına, İmam-Hatip mekteplerine, İlahiyat Fakültelerine verdik. Bilgi, aksiyon, sanat boyutu güçlü adamlar yetiştirmedik, kadrolar kuramadık. Olmayacak dualara âmin deyip durduk. Ucuz kurtuluş reçeteleri ile selâmet bulacağımızı sandık.
İşte şimdi eloğlu ülkenin başına bir Yahudi başkan seçtirtmek için harekete geçmiştir, hesaplar ve planlar yapmaktadır. 22 Ekim 1999