Türkiye’yi birbirine düşman iki millete ayırdılar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
*Birinci gerçek:
Türkiye halkını birbirinden kopuk, birbirine düşman, birbiriyle barışmaz, anlaşmaz, uyuşmaz iki kısma ayırdılar: Egemen azınlık halkı ile çoğunluktaki Müslüman halk.
*İkinci gerçek:
Müslüman çoğunluğu birbirinden kopuk irtibatsız bine yakın irili ufaklı parçaya, İslamcılığa, cemaate, gruba ayırdılar.
*Üçüncü gerçek:
Ümmeti yıktılar. Onun yerine hizip, fırka, cemaat, tarikat, parça, sekt asabiyeti, militanlığı ve fanatizmi getirdiler.
*Dördüncü gerçek:
Çoğunlukta olan Müslümanları dilsiz ettiler. Alfabeyi değiştirdiler, lisanı bozdular. Düşüncenin, medeniyetin, bütün hayırlı faaliyetlerin, yüksek kültürün ana vasıtası olan edebî, yazılı, zengin Türkçe elden gidince halk ve okumuşlar câhil kaldı.
*Beşinci gerçek:
Eğitimi çökerttiler… Eğitimde keyfiyete değil kemiyete önem verdiler… Okullardan bitirme imtihanlarını, liselerden bakaloryayı kaldırdılar. Seviyeyi korkunç şekilde düşürdüler. Eğitim çökünce medeniyet çöktü.
*Altıncı gerçek:
Uzun yıllar boyunca yüksek ve müzmin enflasyonla bütün kurumları çürüttüler. Kendileri yüz milyarlarca dolar faiz, borsa rantları elde ettiler, ceremesini ülke ve halk çekti.
*Yedinci gerçek:
İslam’ı mihraptan yıkmak için, birtakım sahte ve bid’atçi ilahiyatçılar vasıtasıyla dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, Fazlurrahmancılık, İslam feminizmi ve daha bir sürü bid’at cereyanı çıkarttılar, Ehl-i Sünneti sarstılar.
*Sekizinci gerçek:
Bugün Türkiye’de iki ayrı medeniyet çarpışmaktadır. Biri, çağdaşların ve laiklerin şeytani medeniyeti, diğeri Müslümanların medeniyeti. İslam’ın medeniyeti demedim. Müslümanlar çağdaş kültür, İslam ahlakı, İslam’ı doğru şekilde anlamak, İslam sanatı, İslam mimarisi, kurumsallaşma, yazılı kültür, şehir kültürü konularında maalesef gerçek İslam’ın gerisinde kalmıştır. Bunun başlıca iki sebebi vardır. Yetersizlik ve din sömürüsü.
*Dokuzuncu gerçek:
Şu anda İslami kesimin içinde sürüsüyle casus, ajan, provokatör, istihbaratçı, kripto bulunmaktadır. Bunlar Müslümanları parçalamakta, birbirine düşürmekte, yanlış yollara yönlendirmektedir.
*Onuncu gerçek:
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir hürriyet, serbestlik, imkân ve fırsat olmasına rağmen Müslümanlar, gevşek bir konfederasyon şeklinde bile olsa birleşemiyorlar, tek bir ümmet olamıyorlar, başlarına ehliyetli bir İmam-ı kebir seçerek ona biat ve itaat edemiyorlar.
*On birinci gerçek:
Bugünkü Türkiye Müslümanları bir fetret devri yaşamaktadır… Başlarında bir imam bulunmayan, tek bir ümmet oluşturamayan Müslümanlar fetret Müslümanlarıdır. Kimse aksini iddia etmeye kalkışmasın. Cahilî, Şifahî, sathî ve bedevî kültür, çoğunluktaki Müslümanları zillet, esaret ve güçsüzlük içinde bırakmıştır.
*On ikinci gerçek:
Bu ülkede her yıl İslami hizmet ve faaliyetler için muazzam paralar, milyarlarca dolarlar toplanıp harcanmaktadır ama Müslümanlar yine de birleşememekte, yine de biatli ve itaatli olamamaktadır. Bunda cahilî ahlakın büyük rolü vardır. Maalesef Türkiye Müslümanları Kur’anî, Nebevî, Şer’î yüksek ahlaktan büyük ölçüde kopmuşlardır. İslamla bağdaşmayan cahilî ahlak… Nerede Kur’an ahlakı, Peygamber (Sallallahu aleyhi vesellem) ahlakı, Selef-i Sâlihîn ahlakı; nerede bugünkü ahlak.
Türkiye’nin bugün karşıya karşıya bulunduğu çok vahim, çok büyük, çok derin krizlerin çare ve çözümleri Kur’anda, Sünnette, Şeriatta, İslam Hikmetindedir.
Bu çare ve çözümleri arayıp bulacak, Müslüman halkı irşad edip ona yol gösterecek, idarecilere rehberlik edecek büyük ulema, büyük fukaha, büyük meşayih, büyük kamil mürşidler, ziyalı yüksek kültürlü Müslüman düşünürler nerededir?
Halkımız Sabataycılık hakkında az buçuk bilgi sahibidir ama Pakraduniler hakkında yoğun bir cahillik ve karanlık vardır.
Pakradunilik bundan 2600 yıl öncesine dayanır. O tarihlerde Ermeni kralı Filistin’e sefer etmiş, Yahudi kralını yenmiş, ordusunu bozmuş ve büyük miktarda Yahudiyi Ermenistan’a köle olarak götürmüştür. Kısa bir müddet sonra bu Yahudiler yalancıktan Ermeni ve Hıristiyan olmuşlar, devletler kurmuşlardır.
Yakın tarihlere kadar Pakraduniler bir tür Ermeni Sabataycısı gibiydiler. Cumhuriyet devrinde bunların bir kısmı iğreti Ermeni kimliğini bırakmış Müslüman görünmüştür.
Sabataycılar hakkında çok kitap ve araştırma var ama Pakraduniler hakkında çok az bilgi vardır.
Türkiye’de olup bitenleri anlamak istiyorsak mutlaka ama mutlaka Pakradunileri tanımak zorundayız. Aksi takdirde oynanan oyunları anlamamız mümkün olmayacaktır.
Bendeniz bu konuda uzman değilim, derin bilgiye sahip değilim.
Müslüman kesimde büyük paralara sahip vakıflar, dernekler, cemaatler vardır. Bunların bir ehil ve güçlü tarihçilerden ve uzmanlardan oluşan bir ekip kurarak Pakraduniliği ve Pakradunileri incelemeleri ve araştırmaları gerekir.
Pakradunilik Türkiye’ye özel bir şey değildir. Birçok ülkede Pakraduniler vardır O ülkelerin kimliğine, dinine, rengine, kültürüne boyanmışlardır.
Anladığım kadarıyla Pakradunilere güvenemeyiz. O halde onları tanımamız gerekmektedir.
Elinde para, imkan, fırsat olan Müslümanlar düşünsün.
Müslümanlar şu realiteleri akıllarından hiç çıkartmamalıdır:
Türkiye’de bir milyondan fazla Kripto Yahudi yaşamaktadır.
Yine bir milyondan fazla Kripto Hıristiyan bulunmaktadır.
Kripto Yahudiler sadece Sabataycılardan ibaret değildir.
Bu konularda, elde belge bile olsa isim vermek doğru değildir.
Müslümanlar “Kurtuluş Savaşının İçyüzü ve M. Kemal Araştırmaları Enstitüsü” kurup derin ilmî ve tarihî araştırmalar yapmalıdır.
“Türkiye Yahudilerini, Sabataycıları, Kripto Yahudileri Araştırma Enstitüsü” adıyla başka bir araştırma merkezi kurulmalıdır.
Bu anlattıklarım şifahî=sözlü kültürle başarılamaz.
Yeterli sayıda Müslüman gence İbranîce ve Ermenice öğretilmelidir.
Bunlar bedevî kültürü ile olmaz.
Hahambaşı Haim Nahum’un 1920’lerin başında bağrımıza sapladığı Lozanın gizli protokolleri kazığını, 2013 yılına geldik ama hâlâ söküp çıkartıp yaramızı tedavi edemedik.
Bugünkü şifahî, kırsal kesim, bedevî kültürü ile sömürgeci, emperyalist, acımasız egemen azınlıkların ve onları kışkırtıp destekleyen dış düşmanlarımızın daha çok kazıklarını yeriz.
20.06.2013