Türkiye’yi Bugünkü Hale Kimler Getirdi?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Salı
Ülkemizi, halkımızı, devletimizi bugünkü hale hangi güçler, kimler getirmiştir? Bütün iyi, güzel, doğru, olumlu şeylerle; yine bütün kötü, çirkin, yanlış, olumsuz şeylerin ve işlerin elbette bir yapanları, sorumluları olması gerekmez mi? Türkiye’nin durumu iyiyse, kimlere bravo, aferin, elinize sağlık diyeceğiz? Şayet durum kötü ise, ülkede bir sürü olumsuzluk ve kötülük varsa, kimlere “Yazıklar olsun, memleketi mahv ettiniz!..” diyeceğiz?
1. Türkiye’nin bugünkü durumundan; çoğunluğu, aslî (dominant) halk unsurunu meydana getiren Müslümanlar mı sorumludur? Onların dini, inançları, tutumları, ahlâkı, dünya görüşü ve anlayışı mı Türkiye’yi bu hale getirmiştir?
İnsaflı ve mantıklı düşünecek olursak, bu soruya evet cevabını veremeyiz. Evet, zaman zaman birtakım İslâmcılar da politika yapmışlar, hattâ zâhiren iktidar olmuşlardır ama onlar hiçbir zaman gerçek iktidar olamamışlardır. Onların üzerinde gizli ve esrarlı bir güç bulunmuştur ve geminin rotasını o çizmiştir.
Bu arada şu gerçeği de itiraf etmemiz gerekir: Hepsi olmasa bile birtakım İslâmcılar, Siyasal İslâm mensupları yolsuzluklara karışmışlar, ihalelere fesat karıştırmışlar, haram yemişler, olumsuz işler sergilemişlerdir. Ancak, onların bu yaptıkları Türkiye’deki bozukluğun sebebi değil, neticesidir.
2. Türkiye’yi bugünkü hale Türk milliyetçileri, Türkçüler mi getirmişlerdir?
Bu soruya cevap vermek hayli güçtür. Çünkü ülkemizde bir tek milliyetçilik veya Türkçülük yok, çeşitli Türk milliyetçilikleri vardır.
Meselâ, Yahudi Moiz Kohen’in, takma “Tekin Alp” ismiyle çıkarttığı bir Türk milliyetçiliği vardır ki, İslâm’a son derece düşmandır ve kini “Kahr olsun Şeriat” diye haykıracak derecede şiddetlidir.
Bir de, İslâm’a bağlı, millî tarihe ve millî kimliğe bağlı gerçek milliyetçiler vardır. Onlar yalan söylemezler, emanete hıyanet etmezler, mafyacılık yapmazlar, İslâm’a saygısızlık etmezler, rüşvet almazlar, devlet ve millet malını zimmetlerine geçirmezler, haram yemezler. Böyle milliyetçilerin, Türkiye’yi bugünkü duruma getirmiş olduklarını iddia etmek mümkün değildir.
3. Türkiye’yi bugünkü hale Batıcılar, çağdaşlar mı getirmiştir? Onlar da homojen bir kesim değildir. İçlerinde Stalinciler, Maocular, ılımlı sosyalistler, kapitalistler ve daha onlarca çeşit ideolojik, doktrin ve dinimsi sisteme bağlı insanlar vardır. Bunların hepsi Atatürkçü geçinir. Gerçekten Atatürkçü müdürler, yoksa onu kullanmak mı istiyorlar?
Yakın tarihimizde, Batı medeniyetini bir bütün olarak gören ve kabul eden ve onun bütünüyle uygulanmasını isteyen Batıcıların büyük ağırlığı, gücü, tesiri, nüfuzu olmuştur. Acaba bunların arkasında başka güçler var mıydı, halen var mıdır? Bu sorular mutlaka sorulmalı ve araştırılmalıdır.
Türkiye’yi kısa zamanda çağdaş uygarlık düzeyine füze gibi fırlatacak yenilikler, değişiklikler, radikal tedbirler bir kısım Batıcılar tarafından yapılmıştır. Onlar ilhamlarını, metodlarını demokrat, hukuka saygılı, insan haklarına bağlı Batılılardan mı alıyorlardı; yoksa başka gizli ilham kaynakları mı vardı?
Batılılaşmaya bizden çok geç başlayan Japonya nasıl güçlenmiş, nasıl zenginleşmiş, nasıl Batı’ya kafa tutar hale gelmiştir de, Türkiye aynı şeyleri yapamamıştır?
İnsaflı büyük tarihçiler, sosyologlar, antropologlar, düşünürler, tarih felsefecileri kitaplar ve ilmî makaleler yazarak, derin ve ciddî araştırmalar yaparak bu sualleri cevaplandırmaya çalışmalıdır. Bu soruların doğru cevaplarını, gerekçeleriyle birlikte öğrenmek bu halkın hakkı değil midir?
Türkiye son beş yıl içinde yeni bir iddia ile çalkalanmaktadır. Bu iddia özet olarak şudur:
Türkiye’de en güçlü lobi Sabataycı Cemaattir. Bu cemaat bütün köşebaşlarını ele geçirmiştir ve memleketi istediği gibi idare etmektedir. Sabataycılar bütün önemli, hayatî, stratejik makam, mevki ve hedefleri zaptetmişlerdir. Adeta devlet içinde devlet kurmuşlardır. Ülkemizdeki bitmez tükenmez, müzmin, şiddetli din-siyasî sistem çekişmesi Sabataycılardan kaynaklanmaktadır. Yeni Türkiye’nin mimarları onlardır. Ülkedeki manzara onların eseridir.
Birtakım Sabataycılar bu iddiaları paranoyak tezâhürler olarak vasıflandırıyor. Neymiş, elde belge yokmuş. Olmaz, çünkü hem Yahudiler, hem de Sabataycılar bu konuyla ilgili belgelerin hemen hemen bütününü imha etmişlerdir. Sabatay Sevi ve Sabataycılık konusunda bir numaralı uzman olan Profesör Gershom Scholem, Sahte Mesih ile ilgili bin sayfalık ilmî kitabında, Türkiye’nin devlet arşivlerindeki dosyaların bile yok edildiğini yazmaktadır.
Elde yazılı belge olmaması bir şeyin yokluğu için yeterli bir delil midir? Sabataycılık hakkında fazla yazılı kaynak yok ama başka bilgiler, başka deliller ve karineler var. Bunları kısaca sayalım:
1. Türkiye’nin manzarası var.
2. Müsbet olmamakla birlikte zannî ve istihbarî bilgiler var.
3. Son derece şaşırtıcı iddialar var.
4. Önemli bakanlıklardan birinin üst kadrosu var. Buradaki ilk sıradaki yirmi beş bürokratın en az yirmisi tesadüfen mi Sabataycıdır?
5. Zaman zaman birtakım Sabataycıların ağızlarından kaçırdıkları çok önemli ipuçları var. Meselâ bunlardan birinin bundan beş-altı yıl önce New York’ta “Biz, yirminci asırda iki devlet kurduk…” diye bir söz söylediği iddiası var.
6. Belli başlı üniversitelerde, büyük medyada; sosyal, kültürel, iktisadî sanatla ilgili zirvelerde hep o cemaate mensup kimselerin (Layık ve ehil olmasalar bile)
arz-ı endam ettikleri gerçeği var.
Masonluk da gizli bir teşkilât, onun hakkında da fazla bilgi ve belge yok elimizde. Yeterli bilgiye ve belgeye sahip olmadığımız için “Masonların Türkiye’de tesiri yoktur” diyebilir miyiz?
Son yıllarda onlarca Türkiyeli genç Sabataycılık hakkında yüksek seviyede ilmî araştırma yapmaya başlamıştır. Bu konuya ışık tutabilmek için İbranice öğrenmeye başlayan Müslümanların sayısı yüzlercedir. Elbette bir gün gelecek ve Türkiye’de, uluslararası çapta bir “Sabataycılık Tedkikleri Enstitüsü” kurulacaktır.
Yine bir gün gelecek ve nice hayatî ve önemli sorunun cevabı, ilmî ve tarihî gerekçeleriyle dosya haline getirilecek, Türk halkının, Türk okumuşlarının, Türk gençlerinin dikkat bakışlarına sunulacaktır.
-Türkiye bugünkü hale kimler tarafından ve nasıl getirildi?
-Türkiye’nin ilerlemesinde veya geri kalmasında Sabataycıların rolü ne kadardır?
-Türkiye’de, millî kimliğin dominant faktörü olan İslâm ile amansızca mücadele verenler kimlerdir?
-Türkiye niçin bir Japonya, bir Güney Kore, bir Tayvan gibi zenginleşemedi, moderniteyi yakalayamadı?
-Müslüman Türkiyeliler niçin câhil bırakıldı, büyük dedelerinin mezar taşlarını bile okuyamaz hale getirildi?
-Zengin, yazılı, edebî, kültürel Türkçe nasıl kuşa çevrildi, genç nesiller, bundan elli altmış yıl önce yazılmış kitapları nasıl anlayamaz hale getirildi?
-Türkiye’de mimarlık, şehircilik nasıl çökertildi, ülke nasıl çirkinleştirildi?
-Türkiye’de ahlâksızlığı kimler teşvik ediyor, kimler zina konusunda “Bizim hayvanlar kadar özgürlüğümüz olmayacak mı?” diye ağlıyor?
-Müslüman halkı ve gençliği dinsizleştirmek isteyenler, bozuk Türkler midir, yoksa gayr-i Türk bir cemaat midir?
-Türkiye’nin trilyonlarca dolarlık millî serveti nasıl yağmalanmıştır?
-Türkiye, İsrail’in güdümüne nasıl sokulmuştur?
-Türkiye’de harfiyen uygulanan birtakım gizli protokollar var mıdır? 20 Nisan 2005