“Türkleri Nasıl Yıkabiliriz?”
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 18 Şubat 2019
Perşembe
Madde 1: Türklerin ve Türkiyelilerin en büyük güç kaynağı İslâm dinidir. Türkler, İslâm’dan aldıkları güçle Osmanlı cihan devletini kurmuşlardır. Binaenaleyh Türkleri ve Türkiyelileri zelil ve hakir kılmak için yapılacak ilk iş onları İslâm’dan uzaklaştırmaktır. Dindar ve musalli Türkler bizim en için en büyük tehdit ve tehkiledir. Onları musallî Müslüman statüsünden musalla Müslümanı derekesine düşürmek için çalışmalıyız.
Madde 2: Türkleri ve Türkiyeli’leri yüzde yüz İslâm’dan uzaklaştırmak mümkün değildir. O halde, onlar için bizim işimize gelen ehlî ve uysal yeni bir İslâm türetmemiz gerekir. “Bu yeni İslâm’ın temel özellikleri şunlar olacaktır: (a) Şeriatsız ve fıkıhsız bir İslâm. (b) Peygamberin önderliğinden ve Sünnet’ten kopmuş bir İslâm (c) İlahî bir din olmaktan çıkmış ve beşerî bir ideoloji ve hümanizmaya dönüşmüş bir nevi İslâm protestanlığı.
Madde 3: İnsanla hayvan arasındaki en büyük fark edebî-yazılı lisandır. Türkiyeli Müslümanların bizim için bir tehdit ve tehlike oluşturmasını engellemek için onların zengin dilini, ilkel bir kabile dili haline getirmemiz gerekir. Dilsiz kalan bir toplum medeniyetsiz kalır ve zelil olur.
Madde 4: Türklerin şerlerinden emin olmak için onları yabancılaştırmamız şarttır. Yabancılaşmaları için de, lisandan sonra tarihlerinin temellerini sarsmamız gerekir. Asıl tarihlerini, asıl kahramanlarını unutturmamız, onların yerine düzmece ve sun’î bir tarih uydurmamız şarttır.
Madde 5: Her toplum, her milet, her cemaat gibi Türkiye Müslümanlarının da kendilerine mahsus bir kimlikleri vardır. En fazla sinsice ve dolaylı olarak, gerektiğinde doğrudan doğruya onların kimliklerini erozyona uğratmamız, kendilerine yabancı, sersem ve şaşırmış bir toplum haline getirmemiz şarttır.
Madde 6: İyi yetişmiş iffetli, çalışkan, faziletli, bilgili kadınlar ve kızlar bir milletin yücelmesinde en büyük âmildir (faktördür). Türkiye Müslümanlarını böyle bir güçten mahrum bırakmak için kadınlarını ve kızlarını bozmak için her yolu denemeli, her çareye başvurmalıyız. Kadınları lükse, israfa (savurganlığa), gösterişe, konfora yönlendirmeliyiz.
Madde 7: Toplumu seks ve cinsellik konusunda çılgına, bir manyaklar sürüsüne çevirmeliyiz. Müstehcenliği, pronografik yayınları, kötü televizyon programlarını, fuhşu teşvik etmeliyiz. Gerekirse dış ülkelerden ordular halinde fahişeler getirerek Türkleri çökertmeliyiz.
Madde 8: Sağlıklı bir toplumun esasını teşkil eden helâl ticareti, üretimi, çalışıp çabalamayı, alnının teriyle kazanmayı bütün gücümüzle baltalamalı ve sabote etmeliyiz. Onların yerine tefeciliği, aşırı faizleri, rantı, repoyu, avantacılığı, haram kazançları, çalışmadan elde edilen gelirleri getirmeliyiz.
Madde 9: Lüks ve şaşaalı meskenler edinmeyi, lüks otomobil cinnetini, lüks yaşamayı, saçıp savurmayı, kazandığından fazla harcamayı her yolla teşvik etmeliyiz. Türklerin yüz milyarlarca dolarlık sermayesini ölü mülke, hiçbir işe yaramaz lüks eşyaya yatırtmalıyız. Ta ki, sermayesiz kalsınlar ve yüksek faizlerle kredi ve borç alarak bir kat daha batsınlar.
Madde 10: Türklerin İslâm’a dönmeleri bizim için büyük bir felaket ve yıkım olacaktır. Binaenaleyh birtakım ajanları, satın alınmış veya kiralanmış vicdanları, dini imanı para olan manyakları, kendilerini dev aynasında gören ve küçük dağları ben yarattım diyen egosantrikleri kullanarak dinî uyanışı, yeniden İslâm’a dönüşü kirletmeli, dejenere etmeliyiz. Bu konuda bizim en büyük müttefiklerimiz ve yardımcılarımız din sömürücüleridir. Onların, mukaddesat bezirganlığı yoluyla milyarlarca dolar vurmalarına izin vermeli, hattâ kendilerini el altından desteklemeliyiz.
Madde 11: Türkiye Müslümanlarını, ajanlar ve casuslar kullanarak bin parçaya bölmeli, Müslümanların birliğini târümar etmeli, yüzlecre dinî hizip, fırka, fraksiyon türeterek bunları birbirleriyle mücadele ettirmeliyiz.
Madde 12: Müslümanları zelil ve rezil etmek için sözü ayağa düşürmek gerekir. Yani tahsilsiz, ihtisassız, kültürsüz, yeteneksiz her Müslümanın kendi kafasından, işkembe-i kübrasına göre konuşmasını, ahkâm kesmesini, görüş beyan etmesini temin etmeliyiz. Onlar kendi aralarında ne kadar çok tartışır, tepişir, mücadele ederse bizim için o derecede iyi olur.
Madde 13: İslâmî kesime mensup veya öyle görünen birtakım âdi adamları, arivistleri, maceraperestleri, döküntüleri, türedileri teşvik ederek, onları yönlendirerek islâmî kesimin de genel kokuşmaya katılmasını sağlamalıyız. Para ve benlik hırsıyla kuduran ve bu uğurda her boyaya giren böyle adamlar bizim en büyük desteğimiz olacaktır.
Madde 14: Birtakım faziletsiz, liyakatsiz, ehliyetsiz, çapsız adamları yetiştirerek, yönlendirerek, destekleyerek Müslümanların maddî ve manevî enerji ve potansiyellerini bataklıklarda yok ettirmeliyiz.
Madde 15: Müslümanları cahil veya yarı-cahil bırakmak için her yola baş vurmalıyız. Onları o hale getirmeliyiz ki, yüksek diplomaları da olsa kendi edebî lisanlarını iyi bilmesinler, kendi tarihlerini bilmesinler, çağdaş genel kültürden mahrum kalsınlar, sanat tarihi ve kültürüne sahip olmasınlar, hele mantık hiç bilmesinler.
Made 16: Müslümanları beyni yıkanmış zombiler, robotlar, marjinal yığınlar, sürüler haline getirmeliyiz. Onları hem dinlerinden uzaklaştırmalıyız, hem de çağdaş kültürün ve dünyanın dışına itmeliyiz.
Madde 17: Türkleri, Türkiyelileri üretici bir toplum olmaktan çıkartıp tüketici bir toplum haline getirmeliyiz. Üretmeden tüketen bir toplumun geleceği yoktur.
Madde 18: Bir milleti yıkmak için onun nazarında parayı tek değer haline getirmek yeter. Türkleri parayla yıkabiliriz.
Madde 19: Onların kültürel, mânevî, sosyal sağlıklarını bozduğumuz gibi fizikî sağlıklarını da bozmalıyız. Büyük ilaç sanayiinin hastaya değil müşteriye ihtiyacı vardır; ne kadar çok müşteri varsa o kadar çok kazanç olur. Türkiye’yi büyük bir hastahane haline getirmeli ve on milyonlarca Türkü ilaç sanayiinin müşterisi haline sokmalıyız.
Madde 20: Türkler ikbal ve izzet devirlerinde Viyana’yı iki defa kuşatarak Avrupa’yı titretmişlerdi. Onlara bir daha bu imkanı ve fırsatı asla vermemeliyiz. Unutmayalım: En iyi Türk İslâm’dan uzaklaşmış, kendi kimliğine yabancı düşmüş, bir sürü zaaf ve illetle mâlül; bin türlü siyasî, iktisadî, sosyal, kültürel gaile ile bunalmış; kendini içkiye, zevk ü sefaya vermiş uygar, uysal, ehlî, seküler bir Türktür. 17 Ağustos 2001