Üç Liseli Öğrenci Yetiştirilecek
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
Şöyle bir projem var: İstanbul’da lise 1, 2, 3′ te
okuyan edebiyata, tarihe, sanata, keyfiyet kültürüne bağlı üç zeki, kabiliyetli, istidatlı, ehliyetli, liyakatli öğrenci bulayım, bunlara pratik çalışmalar yaptırayım, paralel ve alternatif eğitim
vereyim, verdireyim.
Pratik çalışmalar:
(1) Osmanlıca’dan kolay, küçük bir metni Latin harflerine çevirecek.
(2) Kültür ve sanat konusunda fotoğraflı küçük bir gezi yapacak. Meselâ bir pazar günü Edirne’ye gidecek resimler çekecek,
unvanı ile albüm gibi bir şey hazırlayacak. Fotoğraflar, onların yanında kısa ve net açıklamalar… Camiler, eski Osmanlı, Rum, Bulgar, Yahudi evleri, köprüler vs.
(3) Çok kısa,
isminde notlar…
(4) Geleneksel, millî, İslamî sanatlarımızdan birini öğrenecek, ürün verecek.
Alternatif ve paralel eğitim ve din kültürü:
1. Namaz kılmıyorsa namaza başlayacak.
2. Ehl-i Sünnet mezhebi üzere ilmihâlini, ezberleyerek öğrenecek.
3. Edebiyat ve arûz dersleri alacak.
4. Gerçek tarih dersleri alacak.
5. İstanbul kültürü, görgüsü, nezaketi, edebi, çelebiliği dersleri…
6. Lükse kaçmamak şartıyla güzel giyinme, sağlıklı beslenme dersleri…
7. Bunlara benzer konular.
Bu çocukların zekâları 100 IQ’dan aşağı olmayacak; karakterleri bu eğitime müsait olacak.
İstanbul’daki yüz binlerce öğrenci içinden üç kişi çıkar mı, bulabilir miyim, böyle bir denemeye kendileri ve ebeveynleri razı olur mu, bu konuda kesin bir şey söyleyemem. Belki güçlü adaylar vardır, bu yazımdan haberleri bile olmaz.
Herhangi bir cemaat, sekt mensubu gençleri yetiştirmek üzere kabul etmem doğru olmaz.
Şu hususu da belirteyim: Bu üç öğrenciye burs vermeyeceğim. Gerektiğinde seyahat masraflarını, özel ders ücretlerini ben öderim ama öğrencilere para veremem. Zaten cazip miktarda burs vereceğimi söylesem izdihamdan kapım kırılabilir…
Bu öğrencilere yaptıracağım transkripsiyon metinleri, fotoğraflı gezi notları, günceler çok az sayıda meselâ yüz ellişer nüsha basılacaktır.
Kanunlarımıza göre öğrenciler, reşit olmadıkları için velilerinden izin ve muvâfakatnâme getireceklerdir. Lakin velileri ile görüşmeyeceğim ve hizmetime müdahale etmeyeceklerdir.
Böyle bir proje hayata geçirilebilir, bu üç genç kendi ve bendenizin kapasitesi nispetinde yetişebilirlerse ileride gazeteci, yazar, fikir adamı, eğitimci, edebiyatçı, tarihçi, hukukçu, mimar, sanatkâr olarak hizmet edebilir.
Bu anlattığım şeylerin bana ne faydası olacak?.. İleride adam olurlar, hayırlı hizmetler ve işler yaparlarsa, bu çalışmayı ihlâsla yapmış olmam şartıyla bendeniz için sadaka-i cariye olur, sevap kazanırım.
Bu hizmeti ihlâsla yapabilecek misin? Çok zor… Allah yardım ederse… Hizmetin içine benlik karışabilir… Riya karışabilir.
Arzu eden olursa kendi el yazıları ile özgeçmişlerini, geleceğe ait projelerini içeren bir kompozisyon yazmalarını, bir zarfa koyup üzerine /M.Ş. Eygi Bedir Yayınevi, Cağaloğlu Yokuşu İst./ adresini yazarak posta ile göndermelerini rica ederim.
*Politikacı olmak isteyenler müracaat etmesinler. Onları yetiştirecek yeterli siyasî kültürüm yoktur.
*Müracaat eden olursa açık adresini, telefon numarasını, varsa e- mailini bildirsin.
*El yazısıyla yazılmamış müracaatlar nazar-ı itibara alınmayacaktır.
Müslümanların en büyük düşmanı Siyonistler, Haçlılar, agresif İslam karşıtları mıdır? Hayır hayır hayır!… İslamın ve Ümmetin önündeki en büyük engel, bizzat Müslümanlardır. Elbette onların hepsi değildir ama büyük bir kısmıdır.
İslam’a vasıfsız, çürük, yarı mühtedi, yüzeysel, darmadağınık, birbirinden kopuk Müslümanlardan daha fazla zarar veren bir zümre yoktur.
Bir milyon kişilik bir ordu düşünün… Disiplin yok, üniter hiyerarşı yok, bin tane mareşal, iki bin orgeneral var. Bütün birlikler birbirinden kopuk. İrtibat yok, keşif yok, emniyet tedbiri yok. Her birliğin bütçesi ayrı. Herkes kendi birliği adına para topluyor. Ordu ticarete alet ediliyor. Doğru dürüst talim malim yapılmıyor. Herkes kendi kafasından, kendi re’y ve hevası ile ordu adına konuşuyor. Bazı birlikler arasında rekabet, çekişme var. Ne hayır gelir böyle bir ordudan?
Böyle bir orduyu on bin kişilik disiplinli küçük bir ordu yenebilir.
Müslümanların kurtulabilmeleri için tek bir Ümmet olmaları lazımdır. Ümmet sadece lafla, edebiyatla olmaz.
Ümmetin teşkilatı, üniter hiyerarşisi, disiplini, talimatları, başında bir İmam-ı Kebiri, mü’minlerin ona biat ve itaat etmiş olmaları, İmamın yardımcıları ve şûraları, Ümmetin Kur’ana, Sünnete, Şeriata uygun bir plan ve programı, bir stratejisi bulunması gerekir.
Ordu talim yapmaz, yan gelip yatarsa ne olur? Orduluktan çıkar.
Ümmetin çeşitli talimleri vardır. Birinci ve en önemli talim beş vakit namazdır. Bizim Ümmetin yüzde doksanı namaz talimini bırakmış.
Birleşmeyen, tek bir Ümmet olmayan, ehliyetli ve liyakatli bir İmam’a biat ve itaat etmeyen, namazı yitiren, şehvetlerine uyan Müslümanlar İslamın önündeki en büyük engeldir.
Başka düşmana lüzum yoktur. 29.09.2013