Kendisini uyanık, şuurlu, vasıflı Müslüman olarak gösteren nice bönler var ki, burunlarının ucundaki en basit ve en çarpıcı gerçekleri görmekten âciz durumdalar. Hadîs-i Şerif’te Hazret-i Peygamber “Mü’min bir delikten çıkan (zararlı) tarafından iki defa sokulmaz” buyuruyor. Bizim bönler ise aynı zararlı tarafından bin kere sokulmuşlar, bin birincisine de hazırlar.

Başka bir hadîste, “Mü’minin firasetinden korkunuz. Çünkü o Allah’ın nuruyla görür” buyurulmuştur.

Ahmaklık, bönlük, eblehlik gerçekten onulmaz bir hastalıktır. Her şeyin çaresi, tedavisi vardır da ahmaklığın yoktur. Nitekim Hazret-i İsa, “Ben Allah’ın izniyle ölüleri dirilttim ama ahmaklar için yapabileceğim bir şey yoktur” demiştir.

Adamcağızlar 80 IQ civarında akla sahipler, ilk tahsilden sonra okumamışlar; siyasî, tarihî, sosyal kültürleri yok; bu halleriyle kalkmışlar, siyaset ordinaryüs profesörü gibi ahkam kesiyor, cart curt ediyorlar.

Ben akıllı da olsa, akılsız da olsa vatandaşa saygı beslerim. Akılsız Müslümanları da din ve iman kardeşi olarak bilirim. Lakin herkesin haddini bilmesi gerekir.

Siyaset çok girift (karmaşık), derin, zor bir uzmanlıktır. Bilginin, ihtisasın, birikimin, tecrübenin yanında sezgi de ister. Bunların hiçbirine sahip olmayan cahillerin ve eblehlerin siyaset palavralarından nefret ediyorum.

Adam futbol kulübü tutar gibi siyasî parti tutuyor ve kendisi gibi düşünmeyenlere, kendi tecrihlerini paylaşmayanlara ver yansın ediyor.

Müslüman kesimdeki ahmaklar ve bönler yüzünden, birtakım şeytanlar, islâmî hareketle, siyasal İslâm’la oynayıp duruyor.

Kuş kadar aklı olan bir Müslümanın anlaması, idrak etmesi gerekir ki, dinsizlerin destekledikleri birtakım siyasî teşebbüslerde hayır yoktur. Onlar, kullanmak maksadıyla destek veriyorlar. İşleri bittikten sonra suyu sıkılmış limon gibi fırlatıp atacaklardır.

Belki bir ateist, bir pozitivist, bir inançsız kimse anlayıp idrak edemez ama bir mü’min çok iyi bilmelidir ki, haram ve kara para ile hayırlı işler ve hizmetler yapılamaz. Yapılabilir diyenlerin alınlarını karışlarım.

Doların milyarı ile servetler elde edilmiştir. Bu servetler kara, kirli, necis, haram, gayri meşru servetlerdir. Bunlarla ne İslâm’a, ne ülkeye, ne millete hizmet edilebilir. Haram ve kirli para uğursuzdur, feyizsizdir.

Akıllı Müslümanların çok iyi bilmeleri gerekir ki, islâmî hizmet ve faaliyetler ancak kaliteli Müslümanlarla yapılabilir. Kaliteli Müslüman ne demektir?

Önce bilgi, kültür, ilim, irfan boyutunda kaliteli olması gerekir. İkinci olarak aksiyon, yani ahlâk, karakter amel hususunda kaliteli olmalıdır. Üçüncü olarak da estetik ve güzellik konusunda kaliteli olmalıdır.

Bilgisi kısır, ahlâkı güdük çirkin adamlar ile hizmet olmaz, hezimet olur.

Küfür odakları neler planlıyorlar?

Bir kere islâmî hareketi bölmek istiyorlar. Bunu da başardılar. İkinci olarak düzene, statükoya, kokuşmaya, resmî ideolojiye faydalı, itaatkâr, uysal “ehlî” bir islâmî hareket istiyorlar.

Müslümanları kullanmak istiyorlar.

İslâmi hareketin içinde bir takım yamuk adamlar ve zümreler vardır. Bunların dini imanı paradır, menfaattir. Bunlar nefs-i emmarelerine put gibi taparlar. Küfür işte bu adamları ve zümreleri kullanmak için bir sürü senaryo hazırlamıştır.

IQ’ları düşük, ufukları dar, kültürleri güdük, militan, fanatik, keremsiz, mürüvvetsiz, gayretsiz, hamiyetsiz, vefasız adamların bastıkları yerde ot bitmez; onlardan ne köy olur, ne kasaba.

“Ben çok haram ve kara para biriktirdim ama bunlarla dinime hizmet yapacağım…” yalanlarına inananların aklına şaşarım.

Müslüman, Allah’ı Rab, Muhammed Aleyhisselâmı Peygamber olarak kabul etmiş kimsedir. Allah’ın Kitab’ı elimizdedir; Peygamberin sünneti de bellidir. On dört asırdan beri gelmiş Şeriat ve fıkıh alimleri ve rehberleri İslâm dininin kurallarını yazmışlar, ilahi hükümleri bir araya getirmişlerdir. Bunlara uymayan bütün metodlar sapıklıktır.

Haram para güç değil, ateştir, zaaftır. Haram para ile başarı olmaz. Haram para ile yapılan işlerin sonu zarardır, hezimettir, hüsrandır.

Kendi küçük şahsi çıkarlarını dininden, milletinden, ülkesinden önemli gören kimseler hayırsızdır. Onlar dava adamı değil, deve adamıdır.

Müslümanların önünde bazı kapılar kapalıdır. Zorlamakla açılmaz. Hayber kalesinin kapısını Allah’ın Arslanı Hazret-i Ali efendimiz açmıştır. Kapalı kapıyı Hazret-i Haydar’ın yolundan giden bir İslâm kahramanı açabilir ancak. Cücelerin, küçük adamların, sürüngenlerin işi değildir bu.

Müslümanlar! Sizi uyarıyorum. İleride çok üzüleceksiniz. Olmayacak dualara amin demekten vaz geçiniz. İslâm düşmanlarının oyunlarına gelmeyiniz. Ehli bir islâmî hareket konusunda küfür odaklarına bilerek veya bilmeyerek yardımcı olmayınız.

Futbol kulübü gibi parti tutmayınız.

Medyanın yazmadığı gerçekler vardır, onları öğrenmeye çalışınız. Şahsen firaset sahibi değilseniz, firasetli kimselere tabi olunuz, onların rehberliğini kabul ediniz.

Siyasi kültürünüz yoksa, bu kültüre sahip olanlarla iştişare ediniz.

Peygamberin hikmetli hadisini unutmayınız: “Siz ne halde iseniz öyle idare olunursunuz” buyuruyor. Halinize bakınız.

İslâm dini yalanı, halkı aldatmayı, emanete hıyanet etmeyi, vaadinden dönmeyi, hizipçiliği yasaklamıştır. Hizmet edebiyatı perdesi altında milyarlarca dolarlık kara servetler edinmiş olan kimselerin peşinden gitmeyiniz.

Mevlâsını arayan O’nu, belasını arayan da belâsını bulurmuş..01 Ağustos 2001