Cumartesi

 

1. Amerika Birleşik Devletleri, İran’a karşı Saddam Hüseyin’i desteklemiş, kışkırtmış, maddî yardım yapmıştı. İşi bitince onu alaşağı etti. Hiçbir Müslüman devlet adamı ABD’nin desteğine güvenmesin. Bu destek, bugün vardır, yarın yoktur. ABD şemsiyesi şiddetli ve muhalif bir rüzgârda tersine döner.

2. Başkan Bush ABD’nin başkanıdır, onu ABD halkı seçmiştir. Lakin Hazret, sanki dünya imparatoruymuş gibi konuşuyor. Dünyanın tümüne hürriyet getirecekmiş, global terörizmle mücadele edecekmiş. Onun son nutku, siyasî bir konuşma olmaktan çok, dinî bir vaaza benziyordu.

3. Amerika İran ile Irak’ı sekiz sene boyunca savaştırdı. Bir milyon Müslüman öldü, iki İslâm ülkesinin nice şehirleri ve bölgeleri harap oldu, yüz milyarlarca liralık silah, mühimmat ve malzeme ticareti yapıldı. Şimdi Amerikan ve Siyonist kurmaylar Ortadoğu’nun iki büyük İslâm ülkesini kapıştırmak için şeytanî planlar hazırlamaktadır. Böyle bir savaş patlak verirse iki ülke ve devlet de büyük yaralar alacak, parçalanacak, yüzbinlerce ve belki milyonlarca insan kaybedecek, yüz milyarlarca dolarlık borca batacaktır. Böyle bir savaşın galibi Siyonizm ve Evangelizm olacaktır.

4. Evangelistler Ortadoğu’da Yahudilerle Müslümanlar arasında Armageddon savaşının (Melhame-i Kübra) kopacağını iddia ediyor. Onlara göre bu savaşı Yahudiler kazanacak, Müslümanlar büyük bir yenilgiye ve hezimete uğrayacak, bundan sonra Hazret-i İsa yeryüzüne tekrar gelecektir. Onların hesaplarında bir yanlışlık var: Bu savaşı, korkunç miktarda insan kaybetmelerine rağmen Müslümanlar kazanacaktır. Hazret-i İsa gelince Muhammedî Şeriat’a tâbi olacaktır.
Böyle bir savaş Yahudiliğin ve Siyonizmin sonu olacaktır. Yahudilerin aklı varsa Evangelistlere uymazlar.

5. Agresif Evangelistlerin istikbale ait hesaplarında ve planlarında yanıldıklarının bir delili de, diğer Hıristiyanların onlara karşı olmasıdır.

6. Türkiye’de sosyal ve kültürel büyük bozukluklar ve azgınlıklar görülmektedir. Bu ülkenin idarecileri, seçkinleri, sorumluları, üst tabakası islah için çalışmazlarsa, fesat çizgisi üzerinde yürümeye devam ederlerse; vertikal mutlak irade devreye girecek ve büyük hadiseler olacaktır.

7. Müslümanlara önemle tavsiye ediyorum: Ülkedeki kötülüklere karşı direniniz. Elinizden geliyorsa bu kötülükleri fiilen önlemeye, değiştirmeye çalışınız. Bu elinizden gelmiyorsa, söz ve yazı ile kötüleyiniz. Bu kötüleme işini bizzat kendiniz yapamıyorsanız, samimî şekilde yapanları destekleyiniz. Bunu da yapamıyorsanız, kötülüklere, münkerlere kalben (içinizden) buğz ediniz, onları yürekten lanetleyiniz. Bu üçüncü hal, Peygamber Efendimizin (Sallallahü aleyhi ve sellem) kesin şekilde bildirdiğine göre “imanın asgarîsidir”. Yani kötülüklerle, gücünün yettiği kadar mücadele etmeyen, onları önlemeye çalışmayan, onlara karşı kalbinde nefret beslemeyen kimse imanını kaybetmek tehlikesi ile başbaşa kalır.

8. Yaklaşan büyük ateşten, ülkemizi de içine alacak büyük herc ü mercten korunmak istiyorsanız şu tedbirleri alınız: • Başta beş vakit namaz olmak üzere ibadet vazifelerinizi eda ediniz… • Hür ve mukim erkekler, şer’î özürleri yoksa farz namazları, elden geldiği kadar cemaatle kılsınlar… • Gücünüzün yettiği kadar sadaka veriniz ve sıkıntıda olan Müslümanlardan “Allah razı olsun!” duasını alınız… • Allah’ın geniş rahmetinden yararlanmak istiyorsanız siz de merhametli olunuz. Unutmayınız: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez…” buyurulmuştur… • İhtilâflı mesele ve konularda sevad-ı azam (Ümmet’in büyük çoğunluğunun) tarafında olunuz… • Nefsanî ihtiraslarınızı ve dünyevî şehvetleri frenleyiniz… • Peygamber Efendimizin duası dairesinde bulunmak için O’nun Sünnetine uyunuz… • Her türlü azgınlığı, lüksü, israfı, gösterişi, gururu, kibri bırakınız… “Veren el, alan elden hayırlıdır” hadîs-i şerifini hayatınıza tatbik ediniz… • Yine, “İki günü eşit olan zarardadır” hadîsini kendinize ilke edininiz ve her yeni gününüzde, bir öncekinden daha ileride olmaya çalışınız. Bilgide, iyilik yapmakta, güzellikte, ibadette, hayır ve hasenatta… • Dünyayı kendinize yalancı ve sahte bir cennet haline getirmek sapıklığından vaz geçiniz. Bu şeytanî bir kuruntudur. Dünya mü’mine cennet değildir. Dünya sınav yeridir. Dünyevî sınavı kazanırsanız, Allah’ın lütuf ve keremi ile Cennet’e konulur ve ebedî mutluluğu kazanırsınız.

9. Büyük ve genel bir Ortadoğu savaşında yiyecek sıkıntısı olacaktır. Doğalgazın kesilmesi ihtimali büyüktür. Benzin ve yakıt da bulunmayabilir. Bunlara karşı şimdiden tedbirli olunuz.

10. Beklenen büyük İstanbul zelzelesini hatırınızdan hiç çıkartmayınız. Korkunun ölüme faydası olmadığı gibi unutmanın zelzeleye faydası yoktur.

11. Uzun emelleri bırakınız.

12. Hazret-i Nuh’un inançsız oğlu, babasının uyarılarını ve öğütlerini dinlememiş ve “Tufan olursa, biz yüksek yerlere çıkar ve kurtuluruz…” demişti. Sonunda helâk oldu, boğulup gitti. Bu kıssayı unutmayınız.

13. İyi ve kötü bütün Müslümanları kardeş biliniz. Bir kimsede iman varsa; o kişi iyi Müslüman da olsa, kötü Müslüman da olsa bizim din kardeşimizdir. Bu kardeşliği Allah tesis etmiştir. Bu kardeşlik bağını çözmeye kimsenin hakkı yoktur.

14. Zorluk ve darlık günleri gelip çatmadan kendinizi ve ehl ü iyalinizi (ailenizi) kanaate, tasarruflu yaşamaya alıştırınız.

15. Allah Kur’ân’ında, biz mü’minleri uyarmış ve “Kâfirleri dost ve velî edinmeyiniz” buyurmuştur. Kâfirleri dost ve velî edinenler Allah’a ve Resulüne karşı gelmiş olurlar.

16. Açık ve gizli her türlü ribadan uzak durunuz. Kur’ân’da ribacılar için Allah’a ve Resûlüne savaş ilan etmişlerdir deniliyor. Böyle lanetli ve kötü bir taifenin içinde olmayınız.

17. Büyük bir “Dinler Savaşının” arefesinde bulunuyoruz. “Bu devirde din min savaşı olmaz” diyenlere kulak asmayınız. Bu gibi laflar Müslümanları uyutmak, gaflet içinde bırakmak için çıkartılmaktadır.

18. Allah’a eş, ortak koşanlarla; Hazret-i Muhammed’i inkâr eden, O’na -hâşâ- terörist diyenlerle; Kur’ân-ı Kerim’i hak kitab olarak kabul etmeyip uydurmadır diyenlerle; İslâm’ı ilahî bir din ve nizam olarak kabul etmeyenlerle işbirliği, dinî diyalog yapmayınız.

19. Tarih kitaplarını okuyunuz.

Hülâgû ordusu yaklaşırken Bağdat Müslümanları gaflet içindeydiler.

Büyük çoğunluk zevk u sefasına bakıyordu. Son Abbasî Halifesinin etrafında bin türlü entrika çemberi vardı.

Başvezir Alkame, Moğollara hoş görünerek kendisi halife olmak istiyordu.

Sonunda Hülâgû ordusu üzerlerinden silindir gibi geçti.

Endülüs Müslümanları da bölünüp parçalandıkları, gaflete düştükleri, zevk ü sefa uçurumuna yuvarlandıkları için tarihten silindiler.
Osmanlı Devleti, emanetler ehil ve layık ricale verilmediği için sarsıldı.

İbret alınız, uyanınız, toparlanınız.

20. Hiçbir şuurlu Müslüman din sömürücülerini desteklemesin, onlara maddî ve mânevî yardım yapmasın.

Din sömürücülerini, mukaddesat bezirgânlarını destekleyenler, kendi dinlerini kendi elleriyle baltalamış olurlar.

İslâm’ın en büyük düşmanı din sömürücüleri, mukaddesat bezirgânlarıdır.

21. Ucu Resûllerin Seyyidine ulaşan nuranî bir silsileye bağlı olan kâmil bir rehbere bağlanmaya çalışınız. Nerede nasibiniz olduğunu istihare yoluyla öğreniniz. Bu konuda şu esasları unutmayınız: (a) Şeriatsız tarikat olmaz. (b) Müridlerinden para toplayan, bu paraların bir kısmını kendi zimmetine geçiren kişiler doğru yolun rehberleri değil, sapıttırıcılarıdır.

22. İslâm’ın temel ana emirlerinden ve farzlarından biri de zekattır. Zekatın kimlere verileceği Kur’ân’da açıkça beyan edilmiştir. Uygulama konusunda Resulullah Efendimizin sünneti bize ışık tutuyor. Zekat konusunda insî şeytanların tuzaklarına düşmeyiniz. Zekatlarınızı, Allah’ın ve Resulünün emir ve rızalarına uygun şekilde hak sahiplerine ulaştırınız. Tüzelkişilere (vakıf, dernek ve cemiyet vs) kesinlikle zekat verilmez. Zekat parasıyla cami bile yapılmaz.

23. Allah, mü’min kullarına zafer vaad etmiştir. Bu zafere nâil olmak için gereken şartlara ve sebeplere tevessül ediniz.

24. Hadîs-i kudsîde “Kulum Bana yürüyerek gelirse, Ben ona koşarak yaklaşırım…” buyuruluyor. Allah’a yürümek, O’nun rızasına uygun iyi işler işlemekle olur. Allah’ın kuluna koşması ise, O’nun ilahî yardımının, desteğinin, aydınlatmasının, salih kullarına erişmesidir. Unutmayalım: Kurtuluşumuz, Allah’a yürümektir.

25. “Hiçbir şey olmaz… Her şey iyiye doğru gidiyor…” kuruntularını bırakınız. Âhir zamanda yaşıyoruz, dünya ve insanlık hızla bozularak menziline gitmektedir. Uyanık olunuz, hazır olunuz… Hafifü’l-haz olunuz. 06 Şubat 2005