Uyarmak
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Ocak 2019
Salı
Medenî toplumlar insanlarını uyarır. Batı ülkelerinde ve onları takliden bizde sigara paketlerinin üzerinde “Sigara içmek sağlığa zararlıdır” uyarısı yer alır.
Eczahaneden ilaç alırsınız, içindeki kağıtta bir yığın uyarı vardır: “Çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklayınız… Beklenmeyen bir durum olursa hemen doktorunuza müracaat ediniz… vs… vs…” Uyarılar sadece yazılı veya sözlü olmaz, ışıklısı da vardır. Yol tamiri için açılan bir çukurun kenarına geceleyin yanan sönen ışıklar konulur. Yolların etrafı uyarı levhalarıyla doludur.
Anneler babalar, öğretmenler devamlı olarak çocukları uyarır. Büyükler küçükleri uyarır. Sorumlular, kendilerinden sorumlu oldukları kişileri uyarır. Velhasıl toplum hayâtında uyarıların büyük bir yeri vardır. Müslümanlıkta da uyarılar vardır. İslâm madalyonunun bir yüzünde müjdeler, öteki yüzünde uyarılar bulunur.
İman eder, iyi işler yaparsan kurtulursun, büyük ve ebedî bir mutluluk kazanırsın.
Sabr edersen, sapıtmazsan Cennet’e girersin.
Bir iyilik yaparsan on misli sevap ve mükafat kazanırsın.
Peygamberi yalanlayanlara büyük ceza ve azap vardır.
Allah’a ve Resûlüne isyan edenler, yeryüzünde fesat çıkartanlar, zulüm yapanlar, azanlar Cehennem’e atılacaktır.
Zina büyük bir suç ve günahtır. Bu fiili işleyenlere azab vardır.
Yeryüzünde her ülke, her devlet, her toplum, her cemaat bağlılarını, kendisine mensup olanları uyarır. İslâm toplumu reislerinin de Müslümanları uyarması gerekir. Peki, zamanımızda Müslümanlar, uyarılmaları mutlaka gerekli olan konularda yeteri kadar uyarılıyor mu? Yeteri kadar uyarılmaktan vazgeçtim, bazı önemli ve hayatî konularda hiç uyarılmıyor. Dinimiz azgınlıkları (fuhşiyatı) yasaklamaktadır. Müslüman çobanlar, Müslüman sorumlular dindar halkı azgınlıklar konusunda uyarıyor mu? Dinimiz lüksü ve israfı haram kılmıştır.Bu konuda Müslümanlar uyarılıyor mu? Bir Müslümanın beş vakit namaz kılması gerekir. Müslümanlar bu konuda uyarılıyor mu?
İslâm dini ve Şeriatı, Müslüman kadınların, saçlarını deve hörgücü gibi yapıp, rengârenk örtüler ve giysiler içinde, takıp takıştırarak sokaklarda, meydanlarda, kalabalık içinde fink atmalarını yasaklıyor. Müslüman kadın ve kızlar bu konuda uyarılıyor mu?
Dinimiz “Komşusu aç yatarken, tok olarak geceleyen kişi bizden değildir” diyor. İmkânlı Müslümanlar bu konuda uyarılıyor mu? Dinimiz “Büyüklerimize hürmet etmeyen, küçüklerimize merhamet ve şefkatle muamele etmeyen bizden değildir” diyor. Bu mevzuda uyarı yapılıyor mu? Müslümanların, en az yüzlerce konuda sıkı ve devamlı şekilde uyarılmaları gerekmektedir. Bu uyarılar yapılıyor mu?
Maalesef, İslâmî kesimin sorumlu şahsiyetleri ve organları bu uyarıları yapmıyor.
Medenî bir toplumda esas olan yazıdır, yazılı metinlerdir. Uyarıların esasının da yazılı ve basılı olması gerekir. Mübarek Ramazan ayı yaklaşıyor. Bu ayda gençliğe, halka, kadınlara dağıtmak üzere kaç çeşit faydalı ve değerli broşür hazırlandı ve bunlar kaçar milyon adet basıldı?
Bir tane bile hazırlanmadı ve basılmadı!
Ramazan bir müjdeleme, bir uyarma, bir toparlanma, bir daha iyiye gitme ayı değil midir? Ramazan’da bazı azgınlar beş yıldızlı lüks otellerde muhteşem iftar ziyafetleri vereceklerdir. Onların şimdiden uyarılmaları gerekmez mi? Ülkemizde milyonlarca işsiz ve fakir varken, son büyük depremin felaketzedeleri henüz toparlanmamışken, bir kısım vatandaşlar çöplüklerden ekmek ve pide parçaları toplarken zengin ve imkânlı Müslümanların vicdansız ve sorumsuz şekilde lüks mekanlarda israflı ve gösterişli iftar ziyafeti vermeleri İslâm’ın ruhuna uygun mudur?
Bazı mekanlarda, nakil vasıtalarında vatandaşlar, yolcular, hırsızlara ve yankesicilere karşı sözlü ve yazılı olarak uyarılıyor. Müslümanların dinî duygularını okşayarak para toplayanlara karşı halkı uyaranlar var mıdır? Yapılan uyarıları kabul eden Müslümanlara, imkânlarına göre ne gibi iyilikler yapabileceklerini gösteren broşürler, talimatnameler, kitapçıklar var mıdır?
Müslümanlar bid’at ve hurafelere karşı uyarılıyor mu? Ülke gençliği başıboş şekilde yetişmektedir. Okullar yeni nesillere ahlak ve karakter terbiyesi veremiyor. Çocukları ve gençliği, kendilerini bekleyen tehlikelere karşı uyarabiliyor muyuz? Onlara, iyi yetişmeleri, iyi insan ve iyi vatandaş olmaları için rehberlik yapabiliyor muyuz?
Haram yeme, yalan, emanete hıyanet, vaadinden dönmek, aldatmak, hile yapmak çok yaygınlaşmış, ülke bir kokuşma tufanı içinde kalmıştır. Bu konuda halkı uyarmak için neler yapıyoruz?
Halkımız çok kötü ve bilinçsiz şekilde besleniyor. Hele bir kısım varlıklı ve zenginler aşırı şekilde yiyor ve sağlıklarını kaybediyor. Beslenme, yeme içme, sağlığını koruma hususunda insanlarımızı uyarıyor muyuz?
deniliyor mu? Çarşılarda, pazarlarda, marketlerde hormonlu sebzeler ve meyveler satılıyor. Bunların, başta kanser olmak üzere, ağır ve vahim hastalıklara yol açtıklarını halka söylüyor muyuz?
Aileleri, çocukları, genç kızları televizyonun tehlikelerine karşı uyarıyor muyuz?
Bazı uyarıların mektuplarla, dilekçelerle, fakslarla yapılması gerekir. Politikacıların, belediyelerin, bir takım yüksek sorumluların binlerce, onbinlerce, hattâ yüzbinlerce mektup ve telgrafla protesto edilmesi uyarılması gerekir. Aksi taktirde düzelmezler, kendilerine gelmezler. Bizim toplumumuzda bunlar yapılıyor mu?
Yolda bir çukur açılır, ışıklı bir uyarı levhası konulmadan geceleyin karanlıkta bırakılırsa bir yaya veya otomobil çukura düşer, kaza olur, insan ölür.
Müslüman hocalar, sorumlular, cemaat başkanları, üzerlerine vacib olan uyarı vazifesini yapmazlarsa Müslüman toplum bozulur, birtakım vahim hastalıklar zuhur eder.
“Uyarmak niçin vacib oluyormuş?” Emr-i mâruf ve nehy-i münker sahasına girer de ondan! 06 Ekim 2004