Üzerimizde ne çok ah var
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 27 Aralık 2018
Çarşamba
İstanbul’da
Kimler atmış onları? Artık bu işin sonuna gelinmiş midir? Hiç sanmam, kim bilir daha nerelerden nice silahlar, mermiler, el bombaları çıkacaktır.
Haliç’teki Sanayi Müzesi’ndeki
Bunlar sivil emniyete verilmemiş, ordu tarafından imha edilmiş.
(iddianameler, belgeler vs)
Bir konuda bu kadar çok bilgi olursa, insanın aklı, zekâsı, hâfızası, kavrayışı onu bütünüyle anlamaya yetmez. Vaktiyle ABD’de,
cinayetini aydınlatmak üzere Anayasa Mahkemesi reisi
başkanlığında bir araştırma komisyonu kurulmuştu. Bu komisyon büyük çalışmalardan sonra
hazırlamıştı. Kennedy cinayetinin bütün sırları bunun içinde yazılıydı.
Ergenekon konusunda yeni dalgalar, yeni safhalar bekleniyor. Biri çıksa, roman boyunda 160 sayfalık bir
kitabı hazırlasa da bunu okuyabilecek tâkatı olanlar işin ve işlerin içyüzünü biraz anlayıp kavrasa.
Artık bu iş üstü örtülemeyecek derecede büyüdü.
sanırım. Adalet yerini bulsun. Ağır suçlar işlemiş olanlar cezasını çeksin. Suçlu oldukları isbat edilemeyenler aklansın, serbest bırakılsın.
İşte bu son isteğin gerçekleşebileceğini sanmıyorum.
Sultan Abdülaziz’in, Sultan Abdülhamid’in, Sultan Vahidüddin’in, son halife Abdülmecid’in,
Kapatılan medaris-i islâmiyenin ahları… Kapılarına kilit vurulan zikrullah ocaklarının ahları…
Elif’lerin, be’lerin, cim’lerin, Kaf’ların kef’lerin, sin’lerin şin’lerin, lamelif’lerin ahları. İslâm kadınlarının parçalanan örtülerinin ahları. Yurt çapında düzlenen, taşları kırılan, kemikleri savrulan ecdat kabirlerinin ahları.
Edebiyatın ahları, tarihin ahları, sanat ve mimarlığın ahları, ilmin irfanın ahları, tek kelimeyle kültürün ahları… İffet ve hayânın ahları. Ah, ne kadar çok ahlar var üzerimizde. Bunların hesabı verilmedikçe, bunlar telâfi edilmedikçe nasıl huzur, selâmet, dirlik düzen gelir bu ülkeye…
Vatan gazetesindeki röportajında ülkemizde “Çok alçak, hayâsız bir psikolojik savaş var” diyor. Lütfen bu önemli cümleyi birkaç kez tekrar ediniz ve hiç unutmayınız.
Alçak ve hayâsız psikolojik savaş… Alçak ve hayâsız psikolojik savaş… Ellerinde dev gazeteler, dev TV kanalları var ve
1. Ülkemizdeki vesayet demokrasisini sürdürmek için.
2. Resmî ideoloji baskısını sürdürmek için.
3. Ergenekon boştur, fostur yalanını kafalara yerleştirmek için.
4. Darbecileri mâsum (suçsuz, günahsız) ve mazlum (zulme uğramış) göstermek için.
5. Müslüman çoğunluğu baskı altında tutmak için.
6. Yeni bir darbeye zemin hazırlamak için.
Alçak ve hayâsız psikolojik savaş yapanlar madalyonun arka yüzünü görmek ve göstermek istemiyor.
Yaşlı, hasta, ihtiyar profesör tutuklanmıştı. Onun fotoğraflarını basıp acındırmaya çalıştılar.
Almanya ile Amerika, İngiltere ve Sovyetler Birliği arasında topyekûn bir savaştı. Bir yandan silahlarla savaşıyor, bir yandan da topyekûn bir psikolojik savaşı sürdürüyorlardı. O psikolojik savaş bizdeki kadar alçak ve hayâsız değildi. Bizdeki kadar yalan dolan, aldatma, kandırma yoktu.
Türkiye halkı bu pis, rezil, âdi, alçak, hayâsız, hâin psikolojik savaşın tesirlerinden ve serpintilerinden nasıl korunacaktır? Bu hizmeti kim yapacaktır?
On milyonlarca vatandaşa “Bunların yazdıkları, söyledikleri yalandır, kasıtlıdır, çarpıtmadır; sakın kanma, inanma, aldanma…” denilmesi gerekir. Yalanlarını her gün tekrar tekrar suratlarına çarpmak gerekir.
Ebediyete kadar sürdürmek istedikleri iğrenç ve kirli vesayet sisteminin içyüzünü her gün ortaya sermek gerekir.
Sağlık konusunda yeni bir haberi dikkatinize sunuyorum: İstanbul’da aralarında cerrahların da bulunduğu
aşağıda sıralanan iddialar dolayısıyla gözaltına alınmış.
1.
(SGK)
2.
3. Kamu hastahanelerinde ihale ile alınan
4.
(ameliyata)
5.
6. Bir tıbbî malzeme firmasının
7. Doktorların, gerçekleştirdikleri
8.Özel hastahane doktorlarının, ameliyat raporlarına,
9.
10.
11. Bu kişinin, hiçbir mal varlığı bulunmazken,
12. Gözaltına alınan
Bu dosya ile ilgili soruşturma 3 yıl sürmüş, 3 doktor bilirkişilik yapmış, 10 bin hasta dosyası incelenmiş… Bunlar kesinleşmemiş iddialardır. Bakalım mahkeme ne karar verecektir. Ülkemizdeki sağlık konusuyla ilgili bir şey anlatayım:
İstanbul Üniversitesi’nde rektörlük yapmış
Bu kokuşma uluslararası temizlik ve şeffaflık raporlarıyla tesbit ve tescil edilmiştir. Maalesef sağlık konusunda da korkunç bir kokuşma içindeyiz. Herkesi suçlamıyorum. Namuslu doktorlarımızı, sağlık personelini, hastahane işletmecilerini tenzih ederim.
Halkımıza, yabancı ilaç firmalarının lehine lüzumsuz yere ilaç tükettirilmektedir. Hiç lüzumu olmadığı halde pahalı ameliyatlar yapılmaktadır. Lüzumu olmadığı halde sezaryenle doğum yaptırılmaktadır.
Devlet, toplum, hastalar zarara uğratılmaktadır. Bütün bunlar hukuka, adalete, bilgeliğe, ahlâka, fazilete aykırıdır.
Başörtüsü yasağı konusundaki titizlik; yolsuzluk ve kokuşma konusunda da gösterilmelidir. 14 Mayıs 2009