Perşembe

Malum partinin sözcüsü şöyle demiş; Bizi kapatmasınlar, çünkü biz olmazsak güneydoğuya Şeriat gelir, din hakim olur… Hem biz Kur’an kurslarının kapatılmasını da istiyoruz. Biz laikliğin teminatıyız…

Bu adamların kuş kadar akılları olsa, din aleyhtarlığı yapmazlar…

PKK İslâm’a karşıdır.

Siyasal Kürtçülük İslâm’a karşıdır.

Çünkü arkalarında ABD, İsrail, Ermenistan gibi İslâm düşmanı güçler vardır. Türkiye’de Türkler ile Kürtleri ve diğer etnik unsurları bir arada tutan birinci ve en güçlü bağ dindir. Bu bağı kopardınız mı, ne birlik kalır, ne beraberlik.

Ben bir Müslüman olarak, salih bir Kürdü fasık bir Türke tercih ederim. Dinim böyle emr ediyor. Lakin fasık, facir, İslâm düşmanı Kürtleri gözüm görmesin.

Müslüman Kürt kardeşlerimiz de böyle yaparlarsa mesele halledilebilir. Geçenlerde duydum ve üzüldüm, dindar Kürtlerden bir grup “Rejimi komünist de olsa ille de Kürt devleti” diyorlarmış. Yazıklar olsun, esefler olsun!… Bir Müslüman böyle düşünebilir mi, böyle konuşabilir mi? Komünist rejim ne demektir? Allah’ı inkar eden, İslâm’ı inkar eden kafir bir rejim değil midir? Bir Müslüman böyle bir sistemi nasıl isteyebilir? Küfre rıza küfür değil midir?

Birinci dünya harbinde (1914-8) Rus ordusu Van’ı istila ettiği zaman oradaki Ermeni vatandaşlarımızın bir kısmı bu işgal ordusunu kurtarıcı gibi karşılamış ve Müslüman vatandaşlarına zulm etmişti. Ermeniler yanlış ata oynadılar ve kumarı kaybettiler… Anadolu coğrafyasından silindiler.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bütün Kürtler, tebaası (uyruğu) oldukları bu devleti desteklemekle yükümlüdür. Dikkat buyurunuz, devlet dedim, sistem veya düzen demedim. Devlet başka şeydir, düzen veya sistem başka şey…

Düzenden, sistemden zarar görmek, ona karşı olmak ile devlet düşmanlığını bir araya getirmemek lazımdır. Devleti korurken, bozuk düzeni değiştirmek için yasal yollardan çalışırsın. Devlet yıkılırsa ne Kürt kalır, ne Türk…

Sevgili Müslüman Kürt kardeşlerimi uyarıyorum:

Kürtlere en fazla zarar veren ve ileride çok daha zarar verecek olan şey Kürtçülüktür. ABD, İsrail, bazı AB ülkeleri, Ermenistan Türkiye’de bir Türk-Kürt savaşı çıkartmak istiyor. Bunların oyunlarına gelmemek gerekir.

Pek yakın bir gelecekte ABD ve İsrail, güçlerini kayb edeceklerdir. Onların gölgesinde kurulmuş olan Kürdistan nasıl ayakta duracaktır?

İslâm ırklar, diller, kültürler üstü evrensel bir dindir. Biz bu ülkede ancak İslâm kardeşliği bayrağı altında hür ve şerefli bir hayat sürebiliriz. Müslümanları bırakıp da kafirleri dost ve veli ittihaz edenler iflah olmazlar.

“Sen zalimleri savunuyorsun…” diyen biri çıkarsa ona yazıklar olsun derim. Ben uzun yıllardan beri haksızlığa, baskıya uğrayan bir vatandaş değil miyim? Bindiği geminin batmamasını, içinde bulunduğu uçağın düşmemesini istemek suç mudur? İyi biliniz ki, bütün çareler İslâm’dadır.

Müslümanlar ve insanlık için tek kurtuluş yolu İslâm’dır. Dine karşı olan menfi kavmiyetçilik Müslümanlara karşı hazırlanmış en büyük tuzaktır.

Sırası gelmişken bir kısım Kürt kökenli Risale-i Nur talebelerini, müsaadeleriyle uyarmak istiyorum: Üstad Bediüzzaman hazretleri olumsuz milliyetçiliğe son derece karşıdır. Hem Nurcu, hem Kürt milliyetçisi olmak mümkün değildir. Bediüzzaman’ın nasihatlerini dinleyiniz. Kürtler ve diğer Müslüman unsurlar bu ülkede kesinlikle azınlık değildir.

Bütün mü’minler kardeştir.

İslâm’da üstünlük, fazilet, derece yüksekliği ırkla, lisanla değil; takva, ilim, irfan, ahlâk, ihlas, hayır ve hasenat, salih ameller, ibadet, doğruluk/dürüstlük iledir… Müslüman Kürt daha takvalı ise o üstündür. Türkün takvası çoksa o üstündür. Bu ölçüyü yitirirsek belamızı buluruz.

Müslüman Kürtlere hitap ediyorum: Zahiren Müslüman gibi görünen gizli Kürt Yahudilerinin propagandalarına aldanmayınız.

19’uncu yüzyılın son çeyreğinde ve 20’nci yüzyılın başlarında bir kısım Ermeniler emperyalistlerin, misyonerlerin propagandalarına kandılar ve sonunda büyük zararlara uğradılardı… Hayır, tehdit mehdit etmiyorum, gerçekleri söylüyorum.

Kur’an, Peygamber, İslâm ne diyorsa onlara uyalım, onları yerine getirelim. İslâm neyi yasaklıyorsa, ona yaklaşmayalım.

Ben size kötü düzeni destekleyin demiyorum. Gemiyi batırmayın, uçağı düşürmeyin, insî şeytanların peşine düşmeyin, ABD ve İsrail’i dost ve veli ittihaz etmeyin, din dairesinden çıkmayın diyorum.

Allah hepimize akıl, fikir, şuur, basiret, firaset ihsan buyursun…

Dinlerarası Savaş Çoktan Patladı!

Listesini yapalım: (1) Afganistan’ı işgal ettiler. Kan döküyorlar. Ülkeyi parçalayacaklar… (2) Irak’ı işgal ettiler. Bir milyon kişi öldü, dört milyon kişi mülteci oldu, ülke harap oldu. Üç ayrı devlet kuracaklar. Kürdistan, Sünnistan, Şiî devleti… (3) Lübnan zaten küçük bir devlet, orada da fitne ve fesat yangınları çıkarttılar, ülkeyi bölecekler… (4) Filistin’in durumu perişan. O perişan ülkeyi ikiye ayırdılar, kardeş kavgası çıkartmak istiyorlar… (5) Pakistan’da olup bitenleri görüyorsunuz. Orada da kardeş kavgası çıkacak, ülke parçalanacak… (6) Şeriat Mahkemeleri rejiminin huzur ve güven getirdiği Somali’ye Habeş ordusunu saldırttılar, başkentini işgal ettiler. Orada da kan döktüler, döküyorlar… (7) Türkiye’yi de parçalamak İstiyorlar. PKK terörünü kullanıyorlar… (8) Çeçenistan’da neler yaptıklarını iyi biliyoruz. Kafkasya’yı barut fıçısı haline getirdiler. (9) Balkanlar da barut fıçısı gibi.

İslâmo-faşizm diyorlar. Peki kendileri ne faşizmidir? Siyonist faşizm, Evangelist faşizm… Ülkelerini savunanlara isyancı, terörist diyorlar. Peki kendileri nedir?.. Saldırgan, zalim, emperyalist, sömürücü, kan dökücü…

Dinlerarası savaş çıkar mı çıkmaz mı diye papatya falına bakan saflar, böyle bir savaşın çoktan patlamış olduğunu ve çeşitli coğrafyalarda kanlı ve ateşli bir şekilde sürdüğünü görmüyorlar mı?

Türkiye bu savaşta hangi safta yer alacaktır? Demokrasi, hürriyet, adalet, insan hakları, medeniyet, çağdaşlık getirmek isteyen ABD’nin, İsrail’in, AB’nin safında mı, yoksa ezilen mazlum, mağdur İslâm ülkelerinin yanında mı?

Irak’a, Afganistan’a, Filistin’e, Somali’ye medeniyet ışıkları götüren ABD’yi mi destekleyecek, yoksa vatanlarını işgalci düşmanlara karşı savunan isyankar Müslümanları mı? İşte mesele buradadır. 16 Kasım 2007