Van Doorn’u Türkiye’ye Davet Etmek
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 08 Ağustos 2018
AVRUPA’da çok aşırıya giden İslam karşıtları vardır. Hollandalı politikacı Van Doorn bunlardan biriydi. Biridir demiyorum, biriydi diyorum. Çünkü o Müslüman oldu. Ardından delikanlı oğlu da Müslüman oldu. Birlikte hacca gittiler. Alınları secdeye varıyor.
Van Doorn İslam aleyhinde bir film hazırlatmıştı. Tevbe etti, pişman oldu.
Bizde de, çok aşırı, çok azgın, çok saldırgan İslam düşmanları var. Van Doorn’dan ibret alsalar, hem kendileri, hem Türkiye için ne iyi olur.
Van Doorn hadisesi bir İslam düşmanının Müslüman olabileceğini herkese gösterdi. Elimde imkân olsa Van Doorn’u ve oğlunu Türkiye’ye davet ederim. Bu işi bir kuruluş adına yapmam, Türkiye Müslümanları adına yaparım.
Van Doorn’ları reklâm konusu yapmam. Bu daveti olumsuz hiçbir şeye alet etmem. Konferans verdiririm… Camilere Cuma namazına ve vakit namazına götürürüm. Ciddî tekkelere, zikrullah meclislerine götürürüm.
Kimseye doğrudan çatmam. Dolaylı yoldan ibret alan alır.
Hollanda ile Türkiye arasındaki gerginlikler, krizler yapaydır, geçicidir.
Elimden gelse ona ve oğluna Türkiye vatandaşlığı veririm.
Bu işleri yaparken, Hollanda hükûmetini ve halkını rahatsız edecek bir şey yapmam.
Hollanda çok başarılı, çok medenî bir ülkedir. Van Doorn vasıtası ve vesilesi ile oraya yüksek tahsil, yüksek lisans, doktora, araştırma yapmaları için en az bin kaliteli genç gönderirim. (Bir tek serseri, asalak, düşük karakterli, beyinsiz, geri zekâlı, arivist yavşağı göndermem.)
Hollanda bir lalecilik, çiçekçilik, fidancılık ülkesidir. Vaktiyle lale soğanlarını bizden almışlardı, biz bu konuda yaya kaldık, onlar ülkelerini bir Laleler Diyarı haline getirdiler. Bu yolla muazzam paralar kazanıyorlar.
Hollanda, denizden kazanılmış olan, seviyesi deniz seviyesinin altında olan topraklarda harika bir tarım mucizesi geliştirmiştir. Mucizeyi mecazî mánâda kullanıyorum. Türkiye’yi tarım, hayvancılık, çiçekçilik, lalecilik bakımından geliştirmek için onlardan destek ve yardım almamız şarttır.
İki ülke arasında vize karşılıklı olarak kaldırılmalıdır.
Hollanda’nın negatif tarafları yok mudur? Vardır. Ahlâk, bilhassa seks konusunda Hıristiyanlıktan uzaklaşmışlar ve pagan ahlâkı bataklığına düşmüşlerdir.
Becerebilir mi bilmem, Van Doorn’a imkân bulup Hollanda’da bir Mevlevî dergâhı açtırmak isterim. Sünnî bir Mevlevî dergâhı. Beş vakit namaz kılınacak, haftada bir de Mevlevî âyini, sema yapılacak. Bu âyin televizyonla Hollanda’ya ve dünyaya gösterilecek. Gerçek bir şeyh, gerçek dervişler… Turistik Mevlevilik gerçek Mevlevilik değildir, ondan hoşlanmıyorum.
Müslümanlığı kabul etmiş Hollandalı bazı gençlere sema öğretilecek.
Bütün bunlar siyasetin, ticaretin, sekter düşüncenin, cemaat holiganlıklarının, her türlü hafifliğin, bedeviliğin dışında ve üstünde olacak.
Hollanda 19’uncu asırda ve yirminci asrın başlarında geniş bir sömürge imparatorluğuna sahipti ve idarecileri maalesef Müslüman yerli halka zulm etmişti. İnşaallah bunun kefaretini ihtida etmek, Müslüman olmakla ödeyecektir.
Onlara İslam’ın Hz. Musa’nın ve Hz. İsa’nın dini olduğunu güzelce anlatmak lazımdır.
Sanırım haberleri olmayacaktır ama Van Doorn’a, oğluna ve din olarak İslam’ı seçmiş Hollandalılara selam ve hürmetlerimi gönderiyorum.
Hollanda’nın bütün halkı için de hayırlı dualar ediyorum.
İslam’da din konusunda gayr-i Müslimleri zorlamak yoktur. Müslüman olsalar da olmasalar da iyi geçinmemiz gerekir. Düşmanlık ve kavga olmasın; barış, anlayış, iyi münasebetler olsun.
Hollandalılara, birtakım bedevî cahillerin ve kanlı teröristlerin İslam’ın temsilcisi olmadıklarını, onlara bakarak İslam’ı kötü görmemelerini de güzelce anlatmak gerekir.
Bugün İslam’ın önündeki en büyük engel kötü ve cahil Müslümanlardır.
Hollanda’da yaşayan Sünnî mutedil Müslümanların; ülke, halk ve devlet olarak Hollanda’ya sadık kalmaları, ona zarar vermemeleri gerekir.
Hollanda’da İslam’a ve Müslümanlara karşı olan aşırılar varmış. Onların yaptığı da bir tür terördür. Teröre terörle değil, hikmetle, sağduyu ile cevap verilmelidir.
Aşırılardan bir grup, geçtiğimiz Ramazan’da, Rotterdam camii önünde, Müslümanları tahkir için domuz kızartmak istemişlerdi de belediye buna izin vermemişti. Müslümanlar, böyle seviyesiz provokasyonlara aynı tarzda tepkiler vermemeli, herkesin takdirini kazanacak asil ve yüksek tepkiler vermelidir.
***
Hükümetimiz Hollanda’ya, başta lale olmak üzere çiçekçilik ve fidancılık konusunda çok meraklı, çok dikkatli, çok kabiliyetli, çok liyakatli (kullandığım sıfatlara dikkat) gençler göndermelidir. Bu gençler aldıkları eğitim, kazandıkları bilgi ile ileride Türkiye’yi lale ve çiçekçilik konusunda Hollanda’nın önüne geçirmelidir.
Hollanda vatandaşı olup da Türkiye’ye sempati besleyen birkaç uzman ülkemize çağırılmalı, bilgi ve ihtisaslarından yararlanılmalıdır.
Hollanda’nın değerli beyinlerinden bir kısmı Türkiye’ye davet edilmeli, onlara imkan verilmelidir.
Hollanda bir krallıktır. Orada gerçek bir demokrasi vardır. İnsan haklarına riayet edilmektedir. Hollanda laik bir sisteme sahip değildir.
Hollanda’da Hıristiyanlık gerilemektedir.
Bütün üstünlüklerine rağmen, Pagan ahlakına ve zihniyetine böyle yuvarlanmakta devam ederlerse gelecekleri parlak değildir.
Bizim onlardan öğreneceğimiz şeyler vardır. Onların İslam’dan öğreneceği çok şeyler vardır.
Bedevî zihniyetli, terörist birkaç aşırıya kızıp da İslam’a ve Müslümanlık âlemine cephe almak sağduyulu Hollandalılara yakışmaz.
Sadece dünyayı ihya etmekle, bayındır kılmakla iş bitmez. Hıristiyanlıkta da ahiret inancı, Kıyamet, hesap kitap vardır. Dünyanın imarı ile ahirete ebedî saadete kurtuluşa nailiyeti birlikte yürütmek lazımdır. 07.08.2018
Suriye’de 215 kişinin öldüğü son terör saldırılarını IŞİD üstlenmiş. Hani o bitmişti? Maalesef terör bitmiyor, biteceğe de benzemiyor. Terör neticedir, onun sebepleri vardır. Bu sebepleri bilen, onlara inen kaç kişi vardır? Bizdeki PKK terörü de 1984’ten beri bitmiyor.
***
Trakya’da Bulgar sınırına çok yakın bir köye gittim. Her şey bitmiş, hayat durmuştu sanki. Nüfus çok azalmıştı. Okulu kapanmıştı. Yedi çocuk, servisle civardaki bir okula gidip geliyormuş. Camii vardı, imamı yoktu. Bağ bahçe bostan yoktu. Köy kahvesinin önünde biri çeşitli reçeller satıyordu. Tarhana pekmez yapıp satanlar da varmış. Köyün durumu bana pek iç açıcı gelmedi.
***
Kumkapı’da yeni bir lokanta keşf ettim. Sahipleri Ahıska Türk’ü, Özbek yemekleri yapıyorlar. Hem lokanta hem kafe. Akşam yemeği olarak etli çorba ile Özbek pilavı yedik. Limonlu yeşil çay içtik. Üstüne Özbek pastası…
***
Cadde boyunca iki yanda yüzlerce, belki de binlerce otomobil park etmiş. Bunlardan birkaç tanesini çekici ile kaldırıyorlar, sahiplerinden 70’er lira ceza alıyorlar. Bununla da trafiği düzelttiklerini sanıyorlar. (Çok lüks, çok afilli, çok fiyakalı otomobilleri çekmiyorlar. Dişli birine, mesela bir babaya, azılı bir rantçıya ait olabilir…)
***
Hangi şehirde olduğunu unuttum. Bir yerde zavallı sokak kedilerini zehirleyip öldürmüşler. Kimler öldürmüş? İnsan kılıklı canavarlar. O kedilerin âhı onları yere serecektir. Ne zaman? Vakt-i merhunu geldiği zaman. Merhamet etmeyene merhamet edilmez. Kedileri bırakın da suçluları, magandaları, haydutları tepeleyin.
***
Kumkapı, Yenikapı tarafları Babil kulesi gibi. Yetmiş iki milletten insan yaşıyor. Bir polisin dediğine göre orada aşırı suç işleniyormuş. Afrika’nın Filan ülkesinden geliyor, Kumkapı’da karı satıyor… Liberal global kapitalizm.
***
Afrikalıların çoğunluğu iyi insanlar. Yine Kumkapı’daki bir marketten alış veriş yaparken uzun boylu bir siyahî ile tanıştım. Senegalliyim dedi. Öyleyse ya Muridizm’e, yahut Ticaniliğe bağlısındır dedim, Ticaniymiş. Senegal bu iki tarikatın hâkimiyeti altında.
***
İslam iyilik güzellik dinidir. Müslüman bir ülkeye iyilikler güzellikler hâkim değilse, o ülkenin Müslümanlığı lafta kalır.
***
Dünyanın birçok ülkesinden birtakım karılar İstanbul’a gelip fuhuş yapıyormuş. Medya bunların haberlerini ve resimlerini yayınlıyor. Bazıları, hamamın namusunu korumak kabilinden arada bir yakalanıp ülkelerine geri gönderiliyor. Akşam karanlık basınca karı ticareti, diğer tabirle seks köleliği gırla gidiyor. Devletimiz bu işin kökünü kazıyamıyor.
***
Dinlenmek, rahatlamak için merhum üstad Refi’ Cevad Ulunay’ın “Balçıklı Edhem” isimli romanına benzer kitaplar bulup okumalıyım.
***
Bundan üç yüz dört yüz yıl önce yaşamış Müslümanlar, mezarlarından çıkıp bizi görseler, bize Müslüman demezler.
***
Çocukluğumda, gençliğimde bir milyonluk İstanbul’da yüz binden fazla Rum yaşıyordu. Onlara ne oldu, nereye gittiler, niçin gittiler?
***
Nigar hanım geri gelse, kocaman bir Efsus-nâme kitabı yazardı.
***
Bir Kemalist’e: Sen medenî, demokrat zihniyetli, insan haklarına saygılı âdil ve hakkaniyetli bir kimse olsaydın, Safiye’nin tutuklanmasını alkışlamaz, kınardın.
***
Safiye’nin âhı tutarsa… Tokat, sille, şamar inebilir.
***
Herifin kendisi cemaatten, kalkmış, hiç alakası olmayan birini FETÖ’cü diye ihbar edip tutuklatmak istiyor.
***
Parkta bir banka oturmuş soluk alırken bir köpek geldi. Poşetteki ekmekten bir parça kopartıp attım. Kokladı, yemedi. Köy köpekleri ekmeğe bayılıyor. Bu köpek ise ekmek beğenmez, ekmek yemez İstanbul köpeği.
***
Hazret aksırdı, yalakalar hep bir ağızdan koro halinde bu ne şahane aksırıktı dediler.
***
Büyük camiin hoparlör tesisatı değiştirilsin, desibeli daha yüksek, çok bağırtlak bir ses sistemi kurulsun. İslam’ın gür sesi duyulsun.
***
Dinin içi boşaltılınca bütün camilere, küçük mescitlere bile klima konur.
***
Siz lüks, israflı, tantanalı, debdebeli, pahalı, ordövrlü, altın yaldızlı, ihtişamlı lokantada yemeğinizi yiyiniz; bendeniz küçük ve ucuz lokantada karnımı doyurunca hemen gelir çaya yetişirim.
***
Olacak şey değil. Sen on sene seyrine bak, yaptıkları her şeye müsamaha göster, sonra bir gün ansızın tepelerine iniver. On sene uyudunuz mu?
***
İki metrelik çukura atılıp üzerine toprak örttüklerinde uyanacak ama çok geç kalmış olacak.
***
O cerbezeli karı, kocasına çok bağırmış, “Ben beş yıldızlı hotellerde sürünecek karı değilim, benim yerim yedi sekiz yıldızlı mekânlardır” demiş. Yaman karıymış.
***
Cennete girmeyi ümit eden Müslümanlar mütevazı olsunlar, gururluların ve kibirlilerin yeri Cehennemdir.
***
Allah Merzifonlu Kara Mustafa Paşaya rahmet eylesin. Zamanın büyüğü Atpazarî Osman Fazlı efendi hazretlerinin sefere çıkma nasihatini dinlemiş olsaydı hem devleti, hem kendisini kurtarmış olurdu.
***
Köylü köyüne, evli evine, büyükler saraylarına, devletliler devlethanelerine, mütevazı olanlar fakirhanelerine, fareler fare deliklerine, haneberduşlar âsüman altına, velhasıl herkes kendi yerine çekilsin.
***
Şehid Padişah Sultan Abdülaziz Han’a: Hünkârım, henüz âhınız bitmedi. Sizden sonra Sultan Abdülhamid’in, Sultan Vahidüddinin, mahdumunuz Halife Abdülmecid efendinin, sürgünde perişan olan Hanedan-ı Âl-i Osman mensuplarının âhları var.
***
Diyanet sorumluları bunca vebálin yükünü nasıl taşıyacaklar?
***
Yarım hoca, “Cemaatle kılınan farz namazın 27 misli sevabı vardır” dedi, devamını getirmedi. Kendisi cemaat ehli olmadığı için, “Farz namazları, şer’î özrü olmayan hür ve mukim Müslümanların cemaatle kılmaları farza yakın bir mecburiyettir” demeye dili varmadı.
***
Şu yalancı sofuya bakın. Yaman bir dünya imtihanında ama o bir eli balda bir eli yağda yan gelmiş yatıyor.
08.08.2018