Vasıf
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 01 Şubat 2019
Cuma
Eskiden hattatlara “Edeb Yahû” levhaları yazdırılıp duvarlara asılırmış. “Aman mürüvvet” levhaları da vardır. Zamanımızda kafası çalışan bütün Türkiyeliler, hangi meşreb ve görüşe mensub olurlarsa olsunlar, evlerinin ve işyerlerinin görünür bir yerine “Vasıf” kelimesini güzel hatlı bir levha halinde asmalıdır. Sadece levhalatıp asmakla da iş bitmez, bu kelime ve kavramı beyinlere yazmalıdır.
Vasıf meselesi Türkiye için bir ölüm-kalım meselesidir.
Yüzölçümümüz 780 bin kilometre kareymiş, nüfusumuz 70 milyonmuş, şu kadar dağımız, deremiz, nehrimiz, gölümüz, şehrimiz varmış… Bunların fazla önemi yoktur. Önemli olan, vasıflı Türkiyeliler var mıdır, yok mudur, asıl mesele budur.
Vasıf çok geniş, çok şümullü bir kelime ve kavramdır.
Bize öncelikle vasıflı idareciler lazımdır. Bir ülkenin halkı vasıflı değilse, idarecileri de vasıflı olmaz. Peygamber ne buyurmuş:
“Ne haldeyseniz, o şekilde idare olunursunuz.”
Türkiye bir İslâm ülkesidir, burada Müslümanlar çoğunluktadır. O halde Müslümanların vasıflı olmaları gerekir.
Türkiye’de Sünnîler ve Alevîler vardır. Her iki zümrenin de vasıflı olması gerekir. Vasıflı Sünnî Müslüman, vasıflı Alevî Müslüman…
Sünnîler vasıflı değillerse, bazısı bir kısım din sömürücülerinin, arivistlerin peşine düşer.
Vasıfsız Alevîler de, “Alisiz Alevîlik” çıkartmak isteyenlerin peşine takılır.
Bu ülkede dindarlar var, dinden uzaklaşmışlar var. Her iki taifenin de vasıflı olması gerekir.Türkiye’nin selameti için.
Sağcılar vasıflı olacak, solcular vasıflı olacak…
Şucular vasıflı, bucular vasıflı…
Ben Masonluğa karşıyım ama Masonların da vasıflı olmasını isterim. Vasıflı Mason agresif, militan, fanatik din düşmanlığı yapmaz; sosyal barışı, toplumsal uzlaşmayı dinamitlemez.
Bu memlekette millî eğitim, üniversiteler, medya vasıflı olmalıdır ki ülke, halk, devlet selamet ve güven içinde bulunsun.
Vasıflı politikacı popülizm yapmaz, emanetlere hıyanet etmez, şahsî menfaatlerini ülkenin, milletin, devletin menfaatlerinin üzerinde tutmaz.
Vasıflı belediyeci ihale ve işlerden komisyon almaz, belediye bütçesini şöyle veya böyle yollarla hortumlamaz.
Vasfılı iktidar memleketi babasının çiftliği gibi görmez. Vasıflı muhalefet yıkıcı ve menfi muhalefet yapmaz, daima yapıcı hareket eder.
Çivisi çıkmış bir toplum haline geldik. Bunun ana sebebi vasıfsızlıktır.
Vasıf üç ana boyutta olmalıdır:
– Bilgi, inanç, kültür boyutu.
– Aksiyon, ahlâk, fazilet boyutu.
– Estetik, sanat, güzellik boyutu.
Bu üç boyutta yeteri kadar vasıflı olursak doğruyu, iyiyi, güzeli buluruz. Aksi taktirde hem kendimiz eğri, kötü, çirkin oluruz, hem de memleketin ve devletin canına okuruz.
Vasıflı idarecilerin olduğu bir ülkede vatandaşlar inançları, fikirleri, görüşleri, tenkitleri yüzünden cezalandırılmaz.
Vasıflı insanlar çeşitliliklere, farklılıklara hoşgörüyle bakar, bunları bir zenginlik olarak kabul eder; çeşitlilik içinde birlik ve bütünlük meydana getirir.
Vasıflı azınlıklar, ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar çoğunluğun temel hak ve hürriyetlerini çiğnemezler, memleketi bir Tekelistan haline getirmezler.
Yüksek makam ve mevkilere kendi kanatlarıyla yükselen vasıflı kimseler, halkın bir kısmını iç düşman, potansiyel tehlike ve tehdit olarak görmezler.
Vasıflı aydınlar, okumuşlar, seçkinler, idareciler; millî kimliği, millî kişiliği, millî kültürü asla dinamitlemezler, zaafa uğratmazlar. Çünkü böyle bir şeyin bu ülkeye, bu halka, bu devlete yapılacak en büyük kötülük olduğunu bilirler ve idrak ederler.
Vasıflı güçlüler, zamanımızda hiçbir ileri, medenî, sağlıklı ülkede resmî ideoloji bulunmadığını, resmî ideoloji devrinin geride kalmış olduğunu bilirler ve boş yere diretip durmazlar.
Vasıflı dindar asla din sömürüsü yapmaz; İslâm’ın yasaklamış olduğu yalandan, emanete hıyanetten, gururdan, kibirden, ucbtan, gösterişten kaçar.
Vasıflı ve haysiyetli politikacılar, makam ve mevki sahipleri büyük bir yanlış, vahim bir hata yaptıkları zaman istifa etmek suretiyle kendi cezalarını verirler. Vasıfsız politikacılar ve yüksek bürokratlar ise mevki ve koltuklarına sanki yapışmışlardır. Bin türlü rezalet, skandal, pisliğe bulaşsalar yerlerini asla terk etmezler.
Vasıflı milliyetçiler ve Türkçüler direk gibi doğru olur. Onlar haram yemez, devlet ve belediye bütçelerini hortumlamaz, terör hareketlerine bulaşmaz, zorbalık yapmaz.
Bu memlekette herkes, her zümre vasıflı olabilir mi? Birkaç zümre dışında olabilir.
Bazı ideolojiler vardır ki, onların bağlıları vasıflı oldukları taktirde o ideolojiyi bırakmak zorunda kalırlar. Çünkü vasıf ile o ideoloji bağdaşmaz, bir arada bulunmaz.
Türkiye’ye yeterli seviyede ve miktarda vasıf gelirse neler olacaktır?
1. Kokuşma bataklığı kuruyacaktır. Kara para sahipleri kaçacak sıçan deliği arayacaktır.
2. Suçlar ve âsâyişsizlik asgarî seviyeye inecek; herkes güven ve huzur içinde yaşayacaktır.
3. İnsanlarımız iyi Müslüman, iyi vatandaş, iyi insan olacaktır.
4. Beş-on yıl içinde Türkiye başta Nobel olmak üzere uluslararası ödüller kazanan araştırmacılar yetiştirecektir.
5. Medya ve bilhassa televizyonlar düzelecek; ilme, irfana, ahlâka, fazilete, insanlığa, ülkeye, halka, devlete hâdim yayınlar yapacaktır.
6. Ülkede millî barış ve toplumsal uzlaşma sağlanacak; çekişme ve tepişmeler en az seviyeye inecektir.
7. Rantçılık, avantacılık, asalaklık, çalışmadan ve hakketmeden kazanma devri bitecek; ticaret, sanayi, üretim, helal ve feyizli kazanç devri başlayacaktır.
8. Din ile devlet arasındaki sun’î, zararlı, düşmanlarımızın ekmeğine yağ süren kavga ve anlaşmazlık bitecek, iki güç ahenk içinde işbirliği yapacaktır.
9. Şarlatanlık, soytarılık, arivistlik, popülistlik, kravatlı ve kibar hırsızlık, devlet ve belediye bütçelerini hortumlama, adalete baskı yapma, insan hakları ihlâlleri, resmî ideoloji terörü, din sömürüsü, milliyetçilik perdesi altında eşkiyalık ve bunlara benzer bir sürü kötülük ve ahlâksızlık, yüzde yüz bitmese bile marjinal hale gelecektir.
Türkiye vasıflı idareciler ve idare edilenlerle yücelir, yükselir, kurtulur, güçlenir, üstün olur.
Vasıfsızlık bizi nerelere getirdi, hepimiz görüyoruz.
Bu vasıf işine nereden başlasak acaba?
Önce kendimizden başlayalım. Cep telefonuna, otomobile, lüks hayata; kitaptan, kültürden, sanattan, inançtan daha fazla değer veriyorsak biz vasıflı değiliz demektir. İlk olarak kendimizi, âilemizi, çoluk çocuğumuzu vasıflandırmaya çalışalım. 24 Nisan 2004