Vatan Hainliği Kanunu
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
1920 yılının 23 Nisanında Ankara’da açılan
, açılışından altı gün sonra
‘nu çıkartmıştır. Bu kanunun ilk maddesi şöyledir:
meşruiyetine ‘isyanı mutazammın, kavlen fiilen veya tahriren muhalefet veya ifsadatta bulunan kesan hâin-i vatan ‘addolunur.”
Türkçe o kadar bozulmuş, değiştirilmiş, başkalaştırılmıştır ki, bugünkü nesillerin yukarıda satırları anlamaları mümkün değildir.
Bu maddeyi bugünkü Türkçeye çevirelim: «Madde 1. Yüce Hilafet ve Saltanat makamını ve Padişahın korunmuş memleketlerini, yabancıların elinden kurtarmak ve saldırıları uzaklaştırmak amacıyla oluşmuş olan Büyük Millet Meclisi’nin meşruiyetine başkaldırmaya yönelik, sözle fiille veya yazı ile muhalefet yapan veya fitne fesat çıkartan kimseler vatan haini ilân olunur.»
Büyük Millet Meclisi Hilafeti ve Osmanlı saltanatını yüceltiyor.
diyor.
Meclis’in kuruluş amacı olarak
gösteriliyor:
ve
Bu üç değeri kurtarmak için kurulan
vatan haini ilân ediliyor.
Hilafeti, saltanatı ve memalik-i şahaneyi kurtarma amacıyla kurulan Meclis’in meşruiyetine isyan edenlere ikinci maddede
verilmektedir.
23 nisanda
mebuslar
Meclis binasına gelmişler, duâlar edilmiş, kurbanlar kesilmiş ve Meclis resmen açılmıştı.
Açılıştan birkaç gün önce
ve
Mecliste
bulunuyordu.
Kürsüye ilk çıkan
Meclisin Hilafet ve saltanatı kurtarmak için toplandığını beyan etmişti.
hatıralarında, Ankara’da yeterli sayıda otel ve oda olmadığı için
ve vali vekilinin emriyle orada
yazar.
Bu
Peki, bizde yıllar yılı okullarda, üniversitelerde ne okutulmuştur?
Paşa
Hattâ bir ara
Samsuna çıktıktan sonra
, birinin altına
, ötekinin altına
diye imza atmıştı. İşte 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi bu amaçla kurulmuştu.
Bugünlerde
yapılıyor. Bu maksatla tarihe küçük bir ışık tutmak istedim.
, sadece kadınların katıldığı bir törende
Törenin videosunu seyr ettim, hâfize kızların hepsi tesettürlü ve yarı peçeliydi, sadece gözleri görünüyordu.
Bazıları bu durumdan, bu törenden, tesettürlü ve peçeli hanımlardan memnun olmayabilir, mutsuz olabilir. Bu onların meselesidir.
Papanın, kardinallerin, mesture rahibelerin, Anglikan başpiskoposunun, papazların, İsraildeki hahambaşıların, kimonolu Japonların, Dalay Lama’nın kıyafetlerinden rahatsız olmayanların, Müslüman kız ve hanımlarının kapalı kıyafetlerinden rahatsız olmaya hakları yoktur.
TC devletinin, resmî vesikalarla, KDV’li ve gelir vergili yasal seks köleliği yaptırmasından rahatsız olmayanların, çarşaflı ve peçeli İslâm kadınlarından rahatsız olmaya zerrece hakları yoktur.
Din hürriyetinin olmadığı bir ülkede demokrasi ve adalet olduğu söylenemez. Din hürriyeti demokrasinin, adaletin olmazsa olmaz şartıdır.
Din hürriyeti demek, inandığı gibi yaşayabilmek demektir.
Ezanlar okunuyormuş, isteyen camilere gidip namaz kılabiliyormuş, öyleyse bizde din hürriyeti varmış. Buna ancak eblehler ve ahmaklar inanır.
Batman’da böyle hâfize kızlar ve hanımlar yetiştiren Müslüman kardeşlerimi candan tebrik ediyorum, kendilerine çok teşekkür ediyorum. Peygamber
sevgisi ve bağlılığı işte böyle olur.
Devletin yasal seks köleliği yaptırmasına, bundan KDV ve gelir vergisi almasına, fuhuş evlerinin güvenliğini sağlamak için kapılarında resmî polis bekletmesine itiraz etmeyen, göz yuman
teessüfler ediyorum.
Çarşaf ve peçeyi beğenmeyenlerin,
internetten okumalarını tavsiye ediyorum.
dindar değildi ama
ve idrak etmişti.
Batmandaki töreni internetten bulup seyr etmenizi de tavsiye ediyorum. 03.2.2014