Salı

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan, gelişen, kökleşen Alman demokrasisinin, bizim için örnek ve ibret teşkil etmesi gereken taraflarından biri, o ülkedeki “Bürgerinitiative” yâni “Vatandaşların Girişim Komiteleri”dir. Bir takım istekleri ve dilekleri olan bir grup vatandaşın bir araya gelerek komiteleşmeleri ve arzularının gerçekleşmesi için çalışmaları demektir.

Millet Meclisi, siyasî partiler, hükümet, devlet daireleri, idare mekanizması; bir takım hayırlı, faydalı, lüzumlu işlerin yapılması için yeterli değildir. Çünkü bu makamlar ve kuruluşlar mahallî işlere, ayrıntılara uzak kalmaktadır. Halbuki vatandaşların, her bölgede ve her zamanda bin türlü küçük mahallî işi, ihtiyacı vardır. Bunların yapılması, gerçekleşmesi için, ilgili yurttaşların harekete geçmesi, sorumlu mercileri uyarması, onlar üzerinde baskı yapması gerekir. Tabiî ki, bütün bunlar yasal sınırlar içinde olacak ve şiddetten kesinlikle kaçınılacaktır.

Vatandaş girişim komiteleri bütün demokratik ve anayasal haklardan, hürriyetlerden, imkânlardan yararlanır: Propaganda, yürüyüş ve mitingler, kamuoyu yoklamaları, anketler, imza toplama faaliyeti, resmî makamlara dilekçe ve mektup gönderme kampanyaları…

Birkaç örnek vereyim:

•Bulunduğunuz bölgede bir termik santral inşaa edilmek istenmektedir. Bu santral oradaki kırsal kesimi, dağları, ovaları, yeşilliği, suları, tabiî hayatı, ekolojik sistemi alt üst edecektir. Faydadan çok zararı olacaktır. Bu görüşte olan vatandaşlar birleşir ve

“Vatandaş Girişim Komitesi”

kurar ve santralı önlemek için faaliyete geçerler.

•Büyük şehrin, gündüzleri çok kalabalık bir meydanında kapkaççılar, tokatçılar, karmanyolacılar, yankesiciler dehşet saçmaktadır. Bu kanun dışı ve ahlâksız eylemlerin bir türlü önüne geçilmemektedir. Hırsızları bir çete korumaktadır. Vatandaşlar ve oradaki esnaf bu halden çok şikayetçidir. Bu konuda bir vatandaş komitesi kurulur ve güçlü bir propaganda faaliyetine girişilir. Dilekçeler hazırlanır; Valiliğe, Emniyete, İçişleri Bakanlığı’na, Meclis Başkanlığı’na ve hatıra gelen bütün devlet dairelerine gönderilir. O bölgeden sorumlu savcılığa da yazılı olarak müracaat edilir…Bu propagandanın ardı arkası kesilmez. Sonunda idareciler, polis, yargı silkinir, daha kararlı olarak harekete geçer… Şayet bu vatandaş komitesi kurulmazsa, kötülükler müzmin olarak devam edecektir.

•Müşahhas (somut) bir örnek vereyim. Beşiktaş’ta Barbaros Hayreddin Paşa türbesi ile Deniz Müzesi karşısında çürük dişler gibi sırıtan bir dizi çirkin, ecüş bücüş, biri bir katlı, yanındaki beş katlı, onun yanındaki üç katlı; son derece uyumsuz, yakışıksız binalar vardır. Şehrin en güzel yerlerinden biri olan bu mevkinin mutlaka sanat, mimarlık, şehircilik bakımından düzeltilmesi, buraya güzel binalar yapılması gerekmektedir. Bir grup vatandaş bir komite kurarlar ve işin üzerine giderler. Valiye, belediye başkanına müracaat ederler, resimler çekerler, planlar yaptırırlar, projeler çizdirirler ve devamlı bir baskı ile ilgili mercilerin harekete geçmesini sağlarlar.

•Banliyö trenlerinde birçok aksaklıklar ve kanunsuzluklar görülmektedir. Vagonlarda soygunlar yapılmakta, hattâ bazı direnen vatandaşlar pencereden atılıp öldürülmektedir. Koltukların döşemeleri kesilmekte, etraf pislenip tahrip edilmekte, duvarlara çirkin yazılar yazılmaktadır. Bu durumdan şikayetçi olan vatandaşların komiteler kurarak devamlı feryat etmesi, baskı yapması gerekir. Aksi takdirde kötülükler eski hamam eski tas sürecektir.

•Bazı konularda yurt çapında teşkilâtlanma ve faaliyet olmalıdır. Bütün medenî, demokrat, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, ileri, dengeli, sağlıklı ülkelerde başörtüsü serbest de bizde niçin okul ve üniversite kızlarının başörtüsü takması yasaktır? Bu konuda Türkiye’nin bin yerinde bin komite kurulmalı ve aşağıdaki işler yapılmalıdır:

-Cumhurbaşkanlığı’na, Millet Meclisi Başkanlığı’na, Başbakan’a, hükümet üyelerine, yüksek mahkemelerin başkanlarına, medyaya, milletvekillerine ve diğer ilgili makamlara milyonlarca dilekçe, mektup, uyarı yazısı gönderilmelidir. Bunlara mutlaka açık isim, soyadı ve adres konulmalıdır. Asla hakaret ve saygısızlık edilmemelidir. Efendice, terbiye ve edeb dairesinde hak aranmalıdır. İmzasız küfür mektupları yazanlar âciz ve beyinsiz kimselerdir.

-Bu konuda, çok kısa, çok özlü, çok kaliteli broşürler, beyannameler hazırlanıp bunlardan milyonlarca adet basılarak dağıtılmalıdır.

-Seçkin ve saygın heyetler halinde ilgili makamlar ve şahıslar ziyaret edilmeli, halkın istekleri kendilerine bildirilmelidir.

Maalesef Türkiye’nin geleneklerinde böyle şeyler yoktur. Toplumumuz şifahî bir toplum olmuştur ve vatandaşlar yarım mektup safyası dilekçe yazıp da postalayamayacak derecede acze düşmüştür. Kırsal kesim, varoş kültür ve zihniyeti bizi robotlar, zombiler, sömürge halkı haline getirmiştir. Artık silkinmeliyiz. Hak aramak, dilekçe yazmak bir suç değildir, bir vazifedir.

Ülkemizde on milyonlarca dindar vatandaş var. Lakin bunlar, militan dinsizlik yapan medya organlarını protesto etmiyorlar. Halkın dinine, mukaddesatına saldıran bir gazeteye bir hafta içinde yüz binlerce protesto mektubu giderse, onun idarecileri ayaklarını denk almak ihtiyacını hissederler; protesto edilmezlerse büsbütün azarlar.

1940’lı yılların sonlarında, 50’li yıllarda Anadolu şehirlerinde şuurlu Müslümanlar vardı; bunlar gerekli olduğu zaman harekete geçerler, halktan binlerce imza toplayıp Amerika’ya gönderirlerdi. Şimdi bu şuur, uyanıklık, idrak kalmadı; halk yığınları koyun sürüsüne döndü.

Millî eğitim okullarında çocukları uyuşturucuya alışan birkaç aile birleşerek bir komite kursalar, feryat etseler, medya organlarını ziyaret edip onları harekete geçirseler, ilgililer de bir müddet sonra harekete geçmek zorunda kalır.

Trafik kazasında ölen bir vatandaşın cüzdanı, saati, mücevherleri çalınınca mutlaka bir vatandaş komitesi kurulmalı ve büyük gürültü kopartılmalıdır.

Bundan bir iki yıl önce İstanbul’un bir ilçesinde bir devlet memuru, iki çocuk annesi bir kadını sürükleyip otele götürmüş ve kendisine bin türlü hakaret ve işkence ederek sabaha kadar tecâvüz etmişti. Maalesef otelci de buna ses çıkartmamıştı. Bu facia karşısında mutlaka bir vatandaş girişim komitesi kurulması gerekmez miydi? Yolsuzluklara, rüşvete, yüzde on komisyon almalara, hortumlamalara karşı komiteler kurulmalı ve ele alınan konular mutlu netice alınıncaya kadar elden bırakılmamalıdır.

Kanunlara dikkat etmek şartıyla hak aramak, haksızlıklarla mücadele etmek suç değildir. Hakkını aramayan, kötülüklerle mücadele etmeyen bir toplum batmaya, sürünmeye mahkûmdur. 19 Mart 2003