Vehhabiliğin belini kıran kitap
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 24 Aralık 2018
Son otuz kırk yıl içinde
Öyle ki, bundan bir asır kadar önce marjinal ve aşırı bir fırka olan bu hareket, günümüzde sanki gerçek İslâm’ı temsil ediyormuş gibi görüldü ve gösterildi. Bu yayılmada, bu değişimde petro-dolarların büyük rolü olduğu inkar edilemez.
‘a karşı İslâm ulema ve fukahası nice reddiyeler kaleme almıştır. İnşaallah bunların toplu bibliyografyasını ileride yayınlamak istiyorum.
Zamanımızda
, Vehhabîliğe, Selefîliği karşı yazılmış en büyük reddiye
rahimehullah hazretlerinin
adlı iki cilt ile bir zeylden ibaret ilmî kitabıdır. Bu kitap merhum müftülerden Hasib Seven tarafından dilimize çevrilmiş ve
adıyla Bedir yayınları arasında yayınlanmıştır. Büyük boy 656 sayfalık bu eserde Ehl-i Sünnet ve Teymiyyecilik ve Vehhabîlik arasındaki ihtilaflı 250 kadar konu ayetlerin, hadîslerin, müctehid sözlerinin ışığında incelenmekte ve Ehl-i Sünnet’in hükümlerinin doğruluğu ispat edilmektedir.
Ciltli olan bu büyük ve çok faydalı kitap, gerçekleri öğrenmek isteyenlere sadece 10 TL’den verilecektir. Arzu edenler BEDİR Yayınevi’nden bizzat alabilir. Taşradan sipariş edenlerden ayrıca kargo ücreti farkı alınacaktır. (Bedir Yayınevi, Cağaloğlu Yokuşu no: 6, Vilayet civarı İst. Tel: 0 212/519 36 18) Bu kitabı, her Ehl-i Sünnet Müslümanına tavsiye ederim. (Bu kitap tanıtımı ticarî maksatla yapılmamıştır.)
Derecesi, rütbesi olmayan sade bir Müslümanım. Kesinlikle herhangi bir riyaset talebim yoktur. Çünkü buna ehliyetim olmadığını biliyorum. Müslüman ve mü’min olmak bana şeref ve nimet olarak yeter.
İyi ve örnek bir Müslüman olduğumu iddia etmiyorum. Kendimi çok akıllı ve zeki olarak görmem ama dinimi ve âhiretimi dünya için satacak kadar aptal, ebleh, ahmak, sersem, şaşkın değilim.
Çok bilgim yok ama şunları çok iyi biliyorum:
1.
çok kötü bir ticarettir.
2.
zihniyeti şeytanîdir. Rahman’ın kulları böyle düşünmez.
3. Ehlullahtan bir zatın buyurduğu gibi “Riyaset hırsı, cinsel şehvetten 360 derece şiddetli ve azgın bir hırstır.”
4. Gerçekçi ve akıllı Müslüman, eğri otursa da doğru konuşmalı ve yazmalıdır.
5. İslâm dini ilahî, münzel, naklî, vahye dayanan hak din olduğu için Müslümanların ondan hiçbir tâviz (ödün) vermeye hakları ve salahiyetleri yoktur.
6. Kur’ân, sünnet, icmâ-i ümmet Müslümanlığında, zarurî ender haller dışında taqıyye yapılamaz.
7. Küfre rıza küfürdür.
8. Küfrü tahsin ve medih (beğenmek) küfürdür.
9. Şeriatın dışında ve Şeriata aykırı her şey hederdir.
10.
Bir Müslümana din olarak İslâm yeter. Ayrıca, İslâmcılık diye bir ideolojiye lüzum yoktur.
11. İslâm dininin temel emirlerinden, farzlarından biri istikamettir, yani dosdoğru ve dürüst olmaktır.
12. Sünnetsiz İslâm olmaz.
13. Peygamberimizin hizmeti, ölümüyle bitmemiştir. O, Kıyamet’e kadar Ümmet’in reisi, kumandanı, önderi, rehberi olarak mânen yaşayacak ve gönlümüzde olacaktır.
14. Dinlerini dünya için satanlar, en kötü ve rezil ticareti yapmışlardır.
15. Hem Müslüman geçinen, hem de kâfirleri dost ve velî ittihaz edenler fâsık ve fâcirdir. Onlara güvenilmez. Onların ipiyle kuyuya inilmez.
16. Müslümanları aldatanlar hain ve merduttur.
17. Kur’ân, tefsir yapmaya ehil olmayanlar tarafından tercüme edilemez ve yorumlanamaz.
18. Peygamberimizin sahih hadîsleri bize kutsal bir emanettir. Onlar, kâfirlerin ve fâsıkların istekleri ve baskıları doğrultusunda ayıklanamaz.
19. Din işlerinde ilk prensip ihlastır. İhlassız hizmet olmaz.
20. Gerçek bir mü’min, küfrün haram, kirli, kara, necis, zehirli nimetlerine talib olmaz. Bunlara talip olanlar, bunları iktisab edenler,
21. Haram yiyenler haindir, fasıktır, facirdir, yaptıkları işe helaldir diyorlarsa kâfir ve mürted olurlar.
22. İslâm’ın kabul etmediği yeminler edilemez.
23. Hiç kimsenin mevrid-i nasta ictihad yapmaya hakkı yoktur.
24. İslâm’da en ufak bir reform ve değişiklik yapılamaz.
25. Vaktiyle Hindistan’da, yeni bir din çıkartan
(Ekfer)
onun ömrünün ve saltanatının uzun olması için dua eden ulema-i su’ vardı. Bugün de maalesef dinini dünyasına satan birtakım bozuklar vardır.
26. Birtakım bozuk ve soysuz adamlar, İslâm davasını kendi şahsî menfaatleri ve ikballeri uğrunda satmışlardır.
27.
İslâmî uyanış birtakım habîsler tarafından dejenere edilmiş, kirletilmiştir.
28. İslâm ile (açık veya örtülü) küfür ve dinsizlik asla bağdaşmaz ve uyuşmaz.
29. Resûl-i Kibriya aleyhissalatü vesselam efendimiz “Belânın şiddetlisi Peygamberlere gelir, sonra derece derece…” buyurmuşlardır. İslâm, iman, Kur’ân için çalışan muhlis (ihlaslı) ve salih Müslümanlara çeşitli belalar gelir, onlar nice musibetlere uğrar. Bu bir imtihandır.
30. Müslümanlıkla
bağdaşmaz.
İyi, Salih, faziletli, üstün, vasıflı bir Müslüman olmamakla beraber, dinimi ve ahiretimi dünya için satacak kadar sersem, sefih ve alçak değilim.
Mal beyanımı bu sütunlarda birkaç kere yazdım. Hakk’a hizmet edenler, halkın bir kısmının menfuru (nefret ettiği) olurlar. Bundan kurtuluş yoktur. Gerektiği için bu açıklamayı yapmak zorunda kaldım. Selam ve hürmetlerimle.
Saddam Hüseyin çok zalim ve çok günahkar bir diktatördü. Onun zulmü ve günahkarlığı konusunda ittifak vardır. Lakin bu zat her şeye rağmen Müslümandı. Emperyalist güçler Irak’a savaş açtılar, Saddam rejimini yıktılar ve o ülkede tam bir milyon Müslümanı şu veya bu şekilde öldürdüler. Dört milyon Müslüman evinden yurdundan oldu. Yüz binlerce yetim, yüz binlerce dul… Ülke harap oldu. Hapishanelerde Müslümanlara yapılan korkunç, insanlık dışı işkenceler, tecavüzler. Parçalanıp yerlere atılan, çiğnenen, helâya süpürülen Kur’ânlar…
Irak halkının büyük kısmı Saddam devrini mumla arıyor. Beterin beteri varmış. Saddam âdil olmayan bir mahkeme tarafından idama mahkûm edildi ve feci şekilde öldürüldü. İdam esnasında başının koptuğu söyleniyor.
Zalimler Irak’ı parçaladılar; Arapları, Kürtleri, Sünnîleri, Şiîleri birbirine düşürdüler. Bütün zulmüne, bütün günahlarına rağmen diktatör Müslüman olarak öldü. Mahkeme-i Kübra’da yaptıklarının hesabını elbette verecektir. Saddam zâlimdi ama şehid olmuştur. Allah taksiratını affetsin. 02 Ekim 2009