Yahudi Kürtler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Şubat 2019
Memleketin bugünkü durumunda polemik yapılmasını, fitne ve fesat çıkmasını kesinlikle istemem ama Yahudi Kürtler konusunda son derece ilmî, cİddî, objektif inceleme ve araştırmalar yapılarak yayınlanmasını isterim. Bizde bu konunun araştırıcıları var mı bilmem. Kürt Yahudileri hakkında İngilizce, Arapça, İbranice kitaplar, ilmî makaleler olduğunu duydum, öncelikle onlar lisanımıza tercüme edip basılmalıdır.
Efendim, böyle bir konuda yayın yapmak antisemitizm olurmuş… Ne münasebet! Daha birinci cümlede ilmî, objektif, ciddî, seviyeli araştırma istediğimi söyledim.
Adam Kürt Yahudisi… Olabilir… Ancak bu zatın kendisini Müslüman olarak göstermesi yanlıştır. Hele bazı konularda çok aşırıya gidiyor, medyada faaliyet gösteriyor, ülke ve millet çapında olumsuz işler yapıyorsa; bu adamı ilmî, sosyolojik bir lambanın ışığı altında incelememiz gerekir. Niçin ben Yahudiyim demiyor da, karşımıza bozulmuş ve ters dönmüş de olsa, Müslüman kimliği ile çıkıyor?
Bu memlekette son yirmi beş yıl içinde halkımız, birbirine düşman kamplara, kesimlere, kutuplara ayrılmıştır.Türk Kürt, Sünnî Alevî, dinci laik, sağcı solcu, ilerici gerici, şucu bucu… Birtakım gizli güçler bu kesimleri birbirine düşman etmişlerdir. Kahramanmaraş’ta, Başbağlar köyünde, Sivas’da kan dökülmüştür. Halkı hangi güçler ve mihraklar birbirine düşman etmektedir? Bu parçalama, bölme, fitne ve fesat hareketinin arkasında hangi dış güçler bulunmaktadır?
Türkiye, bilinmeyenleri çok bir ülkedir. Artık karanlıklar aydınlanmalı, bilinmeyenler bilinmeli, tabu konular gün ışığına çıkartılmalıdır. Lakin polemik yaparak, çamur atarak; mesnedsiz, delilsiz, belgesiz konuşarak değil, ilmî araştırma yaparak. Ben bu yazımda bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Kimseye isim vererek, hüviyet belirterek, “Sen Kürt Yahudisisin” demiyorum, anonim konuşuyorum. Bu konu ilmî ve objektif olarak aydınlatılmalıdır. Aydınlar, okumuşlar, halk bu konuda bilgi sahibi olmalıdır diyorum.
İsrail, kurulduğu günden beri Türkiye’deki Kürtlerle ilgileniyor. İsrail’de ülkemizden, İran’dan, Irak’tan, eski Sovyetler Birliği’nden gelme bir Kürt Yahudisi cemaati bulunmaktadır. Şu anda, İsrail’in çok önemli, çok yüksek bir mevkiinde bir Kürt Yahudisinin bulunduğu söyleniyor. İsrail’in Kürt hareketini dolaylı şekilde kışkırttığına dair birtakım yayınlar yapılmıştır, ortaya bazı iddialar atılmıştır.
Adam Müslüman kökenli olduğunu söylüyor, lakin dine ve dindarlara amansızca saldırıyor. Din, inanç, inandığı gibi yaşamak hakkı ve hürriyeti modern dünyanın en temel değeridir. Başta ABD olmak üzere bütün ileri, demokratik, hukukun üstünlüğü prensibini kabul etmiş medenî ülkelerde yüzde yüz bir din hürriyeti vardır. Bizdeki bazı iki kimlikli, esrarlı şahıslar ve zümreler dinle, dindarlarla mücadelelerini uygarlık, çağdaşlık, aydınlıkçılık olarak gösteriyor. Halbuki demokrasinin beşiği olan ülkelerde böyle militan bir din ve dindar düşmanlığı yoktur. Bu adamlar ne istiyor?
Başka önemli bir konu: Birtakım Dönmeler kendilerini Alevî olarak tanıtmaktadır. Alevî olmak suç mu? Hâşâ, öyle bir şey söylemiyorum. Fakat, gerçekte Alevî olmadıkları, köken olarak başka kimliğe sahip oldukları halde bu adamlar kendilerini niçin Alevî olarak gösteriyorlar? Bunlar öyle kendi halinde, etliye sütlüye karışmaz adamlar değil. Birtakım bölücülükler yapıyorlar; kardeş olan, vatandaş olan, aynı milletin çeşitli parçaları olan Sünnîlerle Alevîleri birbirine düşman etmek istiyorlar.
Adamın Alevî kökenli olmadığını biliyoruz ama bu adam bir grup Alevînin ideoloğu olmuştur. Niçin? Kendisine kulak veren Alevî vatandaşlarımızı dinsiz, ateist yapmaya uğraşıyor. Bunlar Türkiye’nin lehine midir?
Ortalığı karıştıran bir başkası Karay… Belki nice vatandaş Karay kelimesinin mânasını bile bilmiyor. Bunlar, Türk ırkına mensup Yahudilerdir. Musevilikleri de pek ortodoks, konvansiyonel bir Musevilik değildir. Laik bir ülkedeyiz, kendi halinde yaşayan bir Karay’a ne diyebiliriz. Bu vatanda huzur, barış, güven içinde yaşasın. Lakin Karay, yâni Yahudi-Musevî olduğunu gizleyen, kendisini Müslüman kökenli gösteren bir medyacı, politikacı, büyük bürokrat militanlık, aşırılık, şüpheli hareketler yapıyorsa, elbette o zatı da tanımamız gerekir.
Birtakım misyoner teşkilatları, sözde insanî kuruluşlar, uluslararası dernekler Pontus bölgemizde hummalı bir faaliyet içindedir. Geçenlerde, Amerikan üniversitelerinin öncülük yaptığı bir hareketin elemanları Doğu Karadeniz bölgemizde halktan kan almak istemişler. Konuları çok mâsumane: O bölgenin halkı çok tereyağı yiyormuş, kolestrol üzerinde ilmî ve tıbbî araştırmalar yapacaklarmış…
Acaba öyle mi? Sakın başka gayeleri olmasın? O bölgedeki halkımızın, vatandaşımızın Rum kökenli olduğunu, zâlim Türkler tarafından zorla Müslüman ve Türk yapılmış olduğunu mu isbata çalışıyorlar?
Eski Pontus bölgesinde hâlâ Rumca konuşan köyler varmış. Olabilir. Yunanistan’da da hâlâ Türkçe konuşan Karaman Rumları var. Eski Girit Türkleri Türkçelerini unutmuşlar, Rumca konuşuyorlardı.
Doğu Karadeniz’deki bir şehrimize İsrail’den hayli turist geliyor. Yahudiler bu şehrimizi çok mu seviyorlar? Hayır, onlar da orada Yahudi kokusu almışlardır.
Ülkemizde Bahaîler bulunmaktadır. Bunların arasında üniversite öğretim görevlileri, büyük bürokratlar, iri medya mensupları vardır. Lakin ortaya kesinlikle Bahaî hüviyeti ile çıkmıyorlar. Kendilerini dinden uzaklaşmış Müslüman kökenli Türk olarak gösteriyorlar. Bahaî olmak ayıp mı ki, gizliyorlar? Bu işin içinde de bir bit yeniği olmasın? Filanca “Düşünce Derneği”nde niçin birtakım militan Bahaîler cirit atmaktadır?.. Evet fazla soru sorduğumun farkındayım. Tekrar ediyorum: Gizlilikler, esrarlar, tabular, yasaklar, karanlık konular artık ilmin, ciddiyetin, objektif araştırma ve incelemelerin ışığında aydınlatılmalıdır. 22 Aralık 2002