Yahudilerle Gizli Görüşmeler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Şubat 2019
Pazar
Sadece genel kültür ve siyaset ihtisası (uzmanlığı) yeterli olmaz; bunların yanında mutlaka sezgi kabiliyeti de bulunması gerekir. Amerikalı bir üst düzey sorumlusu “Savaş birkaç gün veya birkaç hafta sürebilir. Lakin birkaç ay sürmez…” meâlinde bir kehanette bulunmuş. Savaş, şakası olmayan, hafife alınmaması gereken büyük, vahim, feci bir hadisedir. Savaştan önce, muhtemel bütün senaryolar bilinmeli ve hesaba katılmalıdır. Diyelim ki, Amerikalı bazı sorumluların hesabına göre savaş birkaç gün veya hafta içinde bitirildi; sıcak savaş biter, fakat savaş sonrası problemleri bitmez… Daha kötü ihtimali düşünelim: Savaş bir türlü bitirilemedi; aylara ve yıllara yayıldı, uzadı. O zaman ne yapacaklar?
Amerika yüz milyarlarca dolarlık savaş masraflarını kaldırabilir ama uzayan bir savaşın sonucu olarak, özel cenaze uçaklarıyla ülkesine taşınan binlerce Coni’nin tabutlarını kaldıramaz…
Savaş birkaç gün veya haftada bitmez ise yangın bütün Ortadoğu’ya yayılabilir; oradan İran’a, Ortaasya’ya, Türkiye’ye sıçrayabilir ve günün birinde üçüncü dünya savaşına yol açabilir… Bütün bu senaryoların hesaba katılması gerekir.
Hitler Çekoslovakya’yı hükmü altına soktuktan sonra, “Artık bu kadar yeter…” deyip Polonya’yı Stalin ile birlikte paylaşmasaydı ikinci dünya savaşı kopmayacaktı ve şu anda dünyanın süper devleti belki de Almanya olacaktı.
Sovyetler Birliği Afganistan’a saldırmasaydı, orada kendisini yıpratan müzmin bir gerilla hareketiyle uğraşmak zorunda kalmasaydı belki de bu kadar çabuk yıkılmayacaktı.
Sovyetler Birliği çökünce kendi kendime “Bundan sonra çöküş sırası ABD’dedir. Fakat nasıl ve ne zaman?” diye düşünmüştüm. Belki de basiretsizce fitilini kundakladığı Irak savaşı Amerika’nın sonunun başlangıcı olacaktır.
İslâm dünyası paramparçadır, İslâm ülkelerindeki sistemler ve iktidarların çoğu ABD’nin ve siyonizmin kontrolü altındadır ama Usame bin Ladin hareketi gösteriyor ki, birkaç düzine, bilemediniz birkaç yüz kişilik gizli bir teşekkül, dünyanın en güçlü ülkesini tir tir titremeye yetmektedir.
Amerika’nın gökte bir sürü casus uydusu var. Onlarla karanlık bir gecede uzak bir ülkenin ıssız bir ovasında sigara içerek yürüyen bir adamı bile görüyor ve resmini çekebiliyorlarmış… Amerika, her gün bütün dünyadaki milyarlarca telefon konuşmasını otomatik olarak dinleyebiliyor, anahtar ve şifre kelimeleri merkeze bildiren muazzam bir casus bilgisayar donanımına sahipmiş. Bütün dünyada onbinlerce Amerikan casusu ve onlara bağlı yardakçı ajanlarlar cirit atıyormuş… Peki, bu Amerika New York’taki ikiz kulelerin yıkılmasını, binlerce vatandaşın ölmesini önleyebildi mi? Arapça’da bir söz var: “Kaza (mutlaka vukua gelecek, olacak kader) gelince gözler kör olur…”muş.
Dileyelim ki, Amerika Irak savaşı konusunda yanıldı, bir çılgınlık yaptı. Ortadoğu’da ona uyan devlet ve ülkelerin halleri ne olacaktır? Uzayan bir savaşın yangını hemen Amerika’yı yakmaz ama Irak’ın komşularını pekâlâ yakabilir, yıkabilir, parçalayabilir.
Havaalanlarımızın, limanlarımızın bir kısmı Amerika’nın kontrolüne ve hizmetine bırakılacak… Türkiye’ye seksen bin Amerikan askeri gelecek, bunlar bizim topraklarımızdan komşu İslâm ülkesini vuracak ve Türkiye bunlara rağmen savaşa girmemiş olacak… Ne akıl almaz iddialardır bunlar.
Amerikalı kodamanın biri “Biz Türkiye’yi beş milyar dolara satın alırız” şeklinde bir laf etmiş. Böyle bir lafa tek bir ünlemle cevap verilebilir: “Hoşşşt!”
Peki bazı politikacılarımızın, medyacılarımızın, bürokratlarımızın aşırı, sırılsıklam, koyu Amerikan taraftarı olmalarının içyüzü, sebepleri nelerdir? Hele bazı İslâmcı politikacılar nasıl oluyor da; komşu, kardeş ve Müslüman bir ülkeye karşı açılan haksız gayr-i meşru, gayr-i insanî, vahşi bir savaşa destek veriyor? Bunları anlamak için son on yıl içindeki bir takım temasları, görüşmeleri, seyahatları incelemek gerekir. Evet son yıllarda birtakım İslâmcılarla birtakım Amerikan Yahudileri arasında gizli görüşmeler yapılmış, temaslar olmuş, anlaşmalara varılmıştır. Bu işlerin içinde kimler yoktur ki… Türk-Amerikan-İsrail yakınlaşmasının mimarları içinde Türkiye’deki büyük İslâmî cemaatlerden birinin başındaki zat vardır.
Birbirlerine zıt iki şahsiyet, biri 28 Şubat’ın hızlı, ünlü amansız kişilerinden, Sabataycı olduğu iddia edilen bir kişi; diğeri inanç ve dünya görüşü itibarıyla onun zıt kutbu olan İslâmcı bir politikacı. Bu iki zıt kutup son yıllarda birbirleriyle gizli buluşmalar yapmışlar ve anlaşmışlardır.
ABD’deki çok güçlü Yahudi kuruluşlarının başında JINSA gelir (Yahudi Millî Güvenlik İlişkileri Enstitüsü), sonra American Jewish Committee (Amerikan Yahudi Komitesi) vardır. İşte bizim meşhur bir İslâmcı politikacımız bu iki Yahudi kuruluşu ile son yıllarda çok samimî olmuş, nice gizli görüşmeler yapmıştır.
Amerika’ya, İngiltere’ye sık sık gidilmiş ve oralarda önemli, güçlü, nüfuzlu, tesirli, cazibeli Yahudilerle görüşülmüştür. Bu görüşmelerde havadan sudan bahsedilmedi ya…
1998’te ABD Dışişleri Bakanlığı Dış Hizmetler Genel Müdürü Marc Grosman ve eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ile bizim İslâmcı neler konuşmuşlardı acaba? Bu iki zat da Yahudidir, siyonisttir, Türkiye ve Ortadoğu uzmanıdır.
ABD’nin Irak’a karşı açmaya hazırlandığı savaşın asıl gayesi Ortadoğu’yu İsrail nüfuz sahası haline getirmek, Yahudi tâbiriyle “Eretz İsrali”i kurmaktır. İsrail’in altı milyonu aşan nüfusuna mevcut arazisi yetmiyor ve ona gerekli güvenliği sağlamıyor. O halde Ortadoğu’da bir Pax Judaice sistemi kurulmalı ve Yahudiler huzur ve güvenlik içinde yaşamalıdır.
Saddam Hüseyin Halepçe’de sivil Kürtleri gazlamış, birkaç bin kişiyi öldürmüş. Evet bu bir cinayettir, bir insanlık suçudur ama aynı suçu Amerikalılar, İsrailliler ve başkaları da işleyip durmuyor mu?
Amerika, Irak’a karşı ısrarla tatbik ettirdiği boykot ve ambargo yüzünden son on yıl içinde bir milyon masum çocuğun gıdasızlıktan, ilaçsızlıktan, bakımsızlıktan ölmesine sebep olmuştur. İsrail, Filistinlileri tavuk gibi boğazlamaktadır. Bunlar insanlık suçu değil midir?
Irak’a karşı hazırlanan savaşta bazı Türkiye İslamcılarının ABD, İsrail, dünya siyonizmi safında yer almalarını anlamak doğrusu çok zordur.
Kötü günler, kötü aylar, kötü yıllar gelebilir. Savaş yangını büyürse hürriyetler askıya alınabilir, çok üzücü, çok feci hadiseler olabilir. Birtakım Amerikan muhibbi ve İsrail-sever İslâmcılar yüzünden Türkiye Müslümanları büyük acılar çekebilir. 10 Şubat 2003