Yaklaşan Deprem
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 24 Kasım 2018
Yaklaşan İstanbul depremi gündemden hiç çıkartılmamalı. Sık sık uyarı yazıları kaleme alınmalı. Uzmanlar bu depremin olacağını, 1999’dan bu yana (alınabilecek) gerekli tedbirlerin alınmadığını, şehrin korkunç bir hızla büyümeye ve büyütülmeye devam ettiğini, büyük bir yıkım olacağını, çok sayıda insanın öleceğini, depremzedelerin çadır kurup barınacağı alan kalmadığını, her yere bina yapıldığını ve bunlara benzer üzücü beyanlarda bulunuyor.
***
Bazı büyük resmî kuruluşlar devlet bütçesinden büyük pasta masrafları yapmışlar. Rakam altmış milyonun üzerinde. İddialar ve rakamlar ne kadar doğrudur bilemem ama
Lojmanlar, sosyal tesisler, kiralanan binalar, lüks makam ve hizmet otomobilleri, resmî ziyafetler…
***
Son bayramda bayramcıların ve tatilcilerin durumları,
Sekiz bin nüfuslu bir tatil şehrine 600 bin kişinin gittiğine dair bir gazete haberi okudum. Bazı şehirlerde yiyecek içecek sıkıntısı olmuş, bazı plajların denizinde kulaç atacak, kumunda güneşlenecek yer kalmamış, gidişler ayrı işkence, gelişler ayrı işkence. Tatilde bayramda elbette sıkışıklık, izdiham olur ama bu kadarı fazla değil mi Halk olarak ne zaman akıllanacağız.
***
Tekrarında fayda var:
Yüzlerce lisede yıllardan beri sinsi hazırlıklar yapılıyor.
Konuşma yapan müdür beye öğrencilerin arkalarını dönmeleri Türk İslam ahlâk ve âdâbına uymaz. İçteki ve dıştaki bazı sömürgeci güçler,
Türkiye’yi eski egemen azınlık vesayet rejimi günlerine döndürmek istiyorlar… Ukrayna’da olduğu gibi ülkeyi bölmek parçalamak istiyorlar…
GEZİ kalkışmasında devlet hazırlıklı değildi, çok sıkıntılar çekildi, üzüntüler oldu. Bu sefer hazırlıklı olmak icab eder.
***
Âhiret, hesap kitap, kabir azabı, Büyük Mahkeme, Cennet Cehennem konusundaki inançlarımız çok güçlü olmalıdır. Dünya hizmet ve vazifelerimizi yapar olduğumuz halde âhirete dönük olmalıyız. Ölümü hiç unutmamalıyız. Aldatıcı dünyanın tuzaklarına düşmemeliyiz. Yaptığımız bütün iyiliklerin ödülünü kat kat alacağımızı, yaptığımız bütün kötülüklerin ve zulümlerin hesabını vereceğimizi unutmamalıyız. Diyanet’in temel vazifelerinden biri, Müslüman halkı âhiret konusunda uyanık tutmaktır. Âhireti unutan, âhiret için hazırlık yapmayan, âhiret için azık toplamayan Müslüman bir toplum büyük bir felaket ve zarar içindedir.
***
Cuma namazlarından birinde
Vehhabilik bilhassa itikat konularında Ehl-i Sünnet ve Cemaat’e ters düşen bir fırkadır.
***
Yazılarımı dikkatle okuduğunu, fikirlerimden yararlandığını söyleyen bir gence, “Japon okullarında temizlikçi, hademe, müstahdem olmadığını, okul temizliğini öğretmenlerin ve öğrencilerin yaptığını, tuvaletler dahil her yeri pırıl pırıl temizlediklerini, önünde sonunda kendileri temizleyeceği için okulu çok temiz ve düzgün tuttuklarını biliyor musun” diye sordum. Çok şaştı…
Meğerse bu konudaki iki yazımı da okumamış.
Bunu bilmemizde büyük faydalar vardır.
Yazık ki, böyle yazılar fazla ilgi çekmiyor, okunmuyor. (Yazılarımı herkes okusun demiyorum. Yazılarınızı okuyor, istifade ediyorum diyen bir gencin, önemli bir konuyu kaçırmış olmasından bahs ediyorum.) 06 Ağustos 2016