Yaklaşan Savaş ve Cumhurbaşkanı Kim Olmalı?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Ocak 2019
Pazar
Birkaç hafta önce Kırım’a gitmiştim. Dönüşte Akmescit (Simferepol) havaalanında bilet muamelelerini yaptırırken, bizim THY’nin Simferepol-Tel Aviv seferleri başlatmış olduğunu gördüm. Bu konuda bir yetkili ile görüştüm. Türk uçakları İsrail’den Kırım’a uçaklar dolusu Yahudi taşıyorlarmış. Rivayete göre 85 bin Yahudi gelmiş. Gezmek ve sonra dönmek üzere mi? Hayır, Kırım’a yerleşmek üzere.
İsrail ve müttefiki Amerika, Yahudi devletinin ölüm ve kalım savaşına hazırlanmaktadır. Savaşta kırılmasınlar diye nüfusun bir kısmını ihraç ediyorlar.
Ortadoğu’da büyük, çok büyük bir yangının alâmetleri, ilk dumanları belirmiştir.
ABD ve İsrail bu bölgedeki iki büyük Müslüman devleti birbiriyle savaşa sokmak için dehşetli planlar yapmışlardır.
Bu iki devlet nasıl savaşacaklar?
1939’da Almanya Polonya’ya saldırmak için şöyle bir plan hazırlamıştı: Polonya ordusu üniformasını giymiş Alman askerleri sınırdaki bir Alman karakolunu sözde basmışlar, oradaki Alman askerlerini öldürmüşler ve böylece Polonya’yı saldırgan durumuna düşürmüşlerdi… (Alman askerleri öldürülmedi, birkaç ölü bulundu ve onlara Alman üniforması giydirildi…)
İki büyük İslâm ülkesini savaştırmak için buna benzer planlar yapabilirler.
Siyonistler ve Amerikalılar böyle bir savaş çıkartırlarsa neticede neler olacaktır?
(1) Milyonlarca Müslüman ölecektir.
(2)İki İslâm ülkesi harap olacaktır.
(3) Büyük Ortadoğu Projesi’ne göre iki ülke parçalanacaktır.
(4) Bu parçalanma sonucunda ortaya çıkacak kör topal ülkeler İsrail ve Amerika’nın sömürgesi ve uydusu olacaktır.
(5) Büyük İsrail kurulacaktır.
Şunları da söylemek istiyorum:
Müslümanlar birbirini boğazlarken yüksek tabakanın, zenginlerin, büyük bürokratların, generallerin, medya babalarının ve diğer zadegân mensuplarının oğulları cepheye, ateş hattına gönderilmeyecektir.
Benim bu yazdıklarımı sakın hayalî senaryolar olarak kabul etmeyiniz. Çok yakın bir tarihte İsrail ve Amerika’nın kışkırtmalarıyla İran ile Irak savaşmışlar, bir milyondan fazla Müslüman ölmüş, iki ülkede büyük tahribat olmuş, yüz milyarlarca dolar silâh ve cephane masrafı yapılmıştı.
Osmanlı imparatorluğunu da, batırmak maksadıyla birinci dünya savaşına böyle sokmuşlardır.
Parlamenter bir rejim böyle bir savaşa razı olmaz, yeşil ışık yakmaz. Bunu bildikleri için bir diktatörlük rejimi kurmak istiyorlar.
Şimdi bu savaş senaryosunu bir kenara bırakalım ve bizim iç işlerimize dönelim. Bilindiği gibi önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Türkiye’nin devlet, halk ve ülke olarak selâmeti bakımından nasıl bir cumhurbaşkanı seçilmelidir? Bu husustaki görüşlerimi arz etmek istiyorum:
(1) Bu zatın kesinlikle İslâmcı, dindar Müslüman olmaması gerekir. Durum buna müsait değildir.
(2) Karısının başının kapalı olmaması gerekir.
(3) Üstün, güçlü, saygın ve vasıflı bir kişi olması gerekir.
(4) Lâik zihniyetli olabilir ama lâikçi olmaması gerekir.
(5) Sağcı solcu, Sünnî Alevî, dinci çağdaş, TürkKürt herkesin güveneceği, saygı duyacağı bir şahıs olması gerekir.
(6) Cumhurbaşkanlığına tâlip olmaması, matlub (istenen) olması gerekir.
(7) Bu makama ehil, lâyık olması gerekir.
(8) Isırılamayacak, eli öpülecek bir adam olması gerekir.
(9) İdeolojik tarafı olmaması, hukukun üstünlüğü prensibini kabul eden bir zihniyete sahip olması gerekir.
(10) Agresif din düşmanı olmaması, dine medenî Avrupalıların gözüyle bakması gerekir.
(11) Ülkedeki çeşitli görüşleri ve kesimleri barıştıracak, müşterek değerlerde birleştirecek, fitne ve fesadı önleyecek bir yapıda olması gerekir.
Merhum Turgut Özal’da bu saydıklarımın çoğu vardı. Onun eşi Semra hanımın başı örtülü olsaydı, o yüksek makama çıkabilir miydi?
Dinsizler hurafe ve safsata diyeceklerdir ama onlara aldırmayalım ve tedbirlerimizi alalım. Sevgili Müslüman kardeşlerimi uyarıyorum:
2007 yılı mühim hadiselere gebedir, gaflet etmeyelim.
Belâ, musibet ve azaptan kurtulmak için, yahut onların hafiflemesi için bol bol sadaka verelim, gerçek fakirlere yardım yapalım, hayır dua alalım.
İbadet edelim. Namaza önem verelim.
İçinde faydalı, değerli, kalıcı bilgiler bulunan küçük dinî kitapları, broşürleri alıp dağıtalım. Sırf para kazanmak gayesiyle çıkartılmış fasa fiso kitaplar olmasın bunlar.
Kötülüklerimize, günahlarımıza tevbe edelim.
İsmini ve kimliğini bilmediğimiz İmamü’l-müslimîne gıyaben biat edelim.
Mehdi’nin zuhur ve hurucuna hazır olalım.
Haram ve şüpheli kazançtan ve lokmadan, ateşten kaçar gibi kaçalım.
Zâlimleri, fâsıkları, inkârcıları, gerçeği örtenleri doğrudan doğruya veya dolaylı olarak desteklemeyelim.
Yeryüzünde fesat çıkartanlardan uzak duralım.
Mefsedeti (zarar ve fesatlı tarafı) maslahatından fazla olan çıkışlardan uzak duralım.
Hâliq’a (Yaratana) mâsiyet hususunda yaratıklara itaat etmeyelim.
Ribanın her türlüsünden uzak duralım.
Lüks, israf ve aşırı konfordan kaçınalım.
Sıkıntı ve darlık günleri gelince:
Doğalgaz kesilecektir.
Allah korusun, yiyecek ve ekmek bulmak zorlaşabilir.
Bunlara karşı şimdiden tedbir alalım, hazırlık yapalım.
Dış düşmanlarımız Türklerle Kürtleri, Sünnîlerle Alevîleri, Dindarları çağdaşları birbirine düşman edip iç savaş çıkartmak istiyor. Onların oyunlarına gelmeyelim, yurt çapında millî barış, sosyal mutabakat (uzlaşma) için çalışalım.
Allah Türkiye’yi korusun. “Ya Rabbi içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helâk etme…” 02 Ekim 2006