Yazımız
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Ocak 2019
Cumartesi
Türkiye Yahudilerinin kendi millî ve dinî yazıları olan İbranî yazısıyla yayın yapmaları yasak edilse dünya çapında kızılca kıyamet kopartılır. Niçin? Çünkü Yahudilere, Yahudi kültürü ve kimliği konusunda kısıtlama getirmek bir insan hakları ihlali olur da onun için.
İstanbul’da bin kadar Rum vatandaşımız kalmıştır. Bunların Rumca yayın yapan günlük bir gazeteleri vardır. Bir kanun çıkartılsa, Türkiye Rumları Rumcayı Grek alfabesi ile değil, Latin alfabesi ile yazacaklardır denilse; böyle bir yasağı medenî dünya protesto eder, büyük patırtı kopartılır, olmaz böyle şey denir. Zaten şu mâlum ve mâhut Lozan andlaşması gereğince Türk devleti azınlıkların kiliselerine, okullarına, mezarlıklarına, lisanlarına, alfabelerine karışamaz.
Türkiye’de Ermeni vatandaşlarımız da yaşamaktadır. Onlar, kendi millî ve dinî alfabeleriyle Ermenice kitaplar, dergiler, gazeteler çıkartmaktadırlar. Canları isterse Türkçeyi de Ermeni yazısıyla yazabilirler. Osmanlı devleti zamanında Karaman Rumlarının anadilleri Türkçeydi. Rum alfabesi ile Türkçe kitaplar, gazeteler, dergiler çıkartmışlardır. Grek yazısıyla yazılan Türkçeye Karamanlıca adı verilir. Eskiden Ermeniler de Ermeni yazısıyla Türkçe yayın yapmışlardır.
Bir Türk boyu olan Hazar soyundan Karay Yahudileri de Türkçeyi İbranî yazısıyla yazmışlar, İbranî alfabesiyle Türkçe yayınlar yapmışlardır.
Ben bir Türkiyeli olarak canım isterse Türkçeyi Habeş, Kıbtî, Aramî, Sanskrit, Kril (Rus) yazısıyla yazabilirim ve bu yazılarla Türkçe kitap, dergi, gazete yayınlayabilirim.
Lakin, evet lakin… Milletimizin bin yıl boyunca kullanmış olduğu Kur’ân-İslâm yazısıyla Türkçe kitap, dergi, gazete basmaya yeltenirsem vahim bir suç işlemiş olurum ve büyük cezalara çarptırılırım.
1928’de bir devrim yapılmış, eski yazı yasaklanmış, yerine Latin yazısı mecburî kılınmıştır. Ben bu devrimi tartışmıyorum, zaten istesem de tartışamam, tartıştırmazlar. Demek istediğim şudur:
Aradan yetmiş altı sene geçmiştir. Artık bu yasağın kalkması gerekmez mi?
Yeni nesillerin eski tarihî, edebî, kültürel Türkçe metinleri okuyup anlayabilmeleri için liselere -hiç olmazsa- seçmeli ders olarak Osmanlıcanın konulması gerekmez mi? Böyle bir dilek ve temennide bulunduğum için bana gerici denmesi gerçekten çok ayıp, çok yersiz olur.
Demokrat, insan haklarına ve hürriyetlerine saygılı ve bağlı, hukukun üstünlüğü ilkesini esas olarak kabul etmiş bir rejimde bin yıl kullanılmış olan bir yazı üzerindeki yasakların sürdürülmesi doğru mudur? Azerbaycan’da da Stalin zamanında İslâm-Kur’ân yazısı değiştirilmiş, yerine Kril-Rus yazısı getirilmişti. Lakin oradaki yasak ve tabu bizdeki kadar şiddetli ve amansız olmadı. Benim kütüphanemde Bakü’de basılmış iki Türk edebiyatı şaheseri var.
Hangi tarihte? 1953’te. Stalin’in öldüğü yıl. Demek ki, Stalin bile Türk edebiyatı klasiklerinin “Eski yazı” ile yayınlanmasına izin vermiş. (Bu iki kitap iyi kağıda, itina ile basılmış, içlerinde sanat eseri renkli resimler bulunan ciltli kitaplardır.) Modern, çağdaş, demokratik bir cumhuriyete tabular, yasaklar yakışmaz.
Zina konusunda yeri göğü inleten bir takım hürriyetperverlerimiz niçin yazı hürriyeti konusunda ses çıkartmıyor, tabulardan yana oluyor? Kültür Bakanlığımız en az bin Osmanlı klasiğini, bir sayfada orijinal Arap harfli metin, bir sayfada Latin yazısıyla transkripsiyonu olmak üzere édition critique şeklinde yayınlamalıdır. Hepsi aynı cins kağıda basılmış, hepsi millî sanatımıza uygun şekilde ciltlenmiş, hepsi de ehliyetli ve dirayetli uzmanlar tarafından hazırlanmış bin Osmanlı klasiği.
Acaba böyle hayırlı bir kültür faaliyetine bizim Pembe’ler izin verir mi? Masonlar izin verir mi? Crypto’lar izin verir mi? AB izin verir mi? İsrail ve dünya Siyonizmi izin verir mi?
Böyle bir faaliyet Türkiye’de Kültür Bakanlığı tarafından yapılamazsa, dış ülkelerden birinde, meselâ Hollanda da, bir
tarafından yapılabilir.
Böyle ciddi bir eser ticarî bakımdan zarar etmez. Her eser bin adet basılsa, beş yüzünü dünya üniversiteleri, enstitüleri, türkologlar satın alır, diğer beş yüzünü de akıllı, irfanlı, kültürlü Türkler…
Müslümanlar böyle işler yapabilir mi? Bugünkü kültür ve zihniyet seviyesi ile yapamazlar.
İslâmî hizmet ve faaliyet yapacağız diye Müslümanlardan milyarlarca dolar yardım toplayan hangi dinî cemaat böyle bir işe teşebbüs eder ki?.. Cami helâlarına, cami kaloriferlerine, cami hoparlörlerine, cami klimalarına, cami meşrutalarına efsane çapında servetler harcamasını biliriz ama yüksek kültür hizmet ve faaliyetlerine aklımız ermez.
Zaten, bin Osmanlı klasiğini yanlışsız olarak basıma hazırlayacak miktarda edebiyatçımız ve Türkoloğumuz da yoktur. Fransa’da, 19’uncu asrın ikinci yarısında kitapçılık ve yayıncılık o kadar ileri idi ki,
Hz. İsa’nın Hayatı”
Fransız edebiyatının klasik eserlerinin hepsinin şimdiye kadar çeşit çeşit baskısı yapılmıştır. Bırakın birinci sınıf klasik eserleri, ikinci ve üçüncü sınıf eserler bile defalarca basılmıştır.
Zina konusunda “Bizim hayvanlar kadar hürriyetimiz olmasın mı?” diye haykıran ünlü yazarımız belki de bu milletin bin yıl kullandığı tarihî ve millî yazı ile okuma ve yazmasını bilmiyordur.
Pembe’lerin yazı, alfabe diye bir problemleri yoktur. Bu problem biz Müslümanlarındır. Böyle bir problemimiz var ama bizim de haberimiz yok. Geri zekâlı salağın biri “Liranın arkasındaki altı sıfır atılırsa Türkiye kurtulur ve düze çıkar…” diye konuşuyordu. Zavallı! Sen daha milletin bin yıl kullandığı bir yazının câhilisin, birkaç sıfır atmakla kurtulmaktan bahs ediyorsun. 03 Ekim 2004