İnkâr edilemez bir gerçektir ki, bilhassa son otuz yıl içinde, ülkemizde İslam’ın temel yapısını değiştirerek, yeni bir din türetme faaliyetleri yapılmıştır.

Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü hareketi bunlardan biridir.

Kur’andaki “Allah katında din İslamdır” âyetine göre, hak din sadece İslamdır, İslamdan başka hak, geçerli, muteber, makbul din yoktur.Bu, İslamın temel zarurî kurallarındandır. Bir kimse namaz da kılsa, oruç da tutsa, diğer dinî vazifelerini de yapsa, İslam’ın tek hak din olduğunu inkar ederse Müslümanlıktan çıkar.

“Zamanımızda üç hak ibrahimî din vardır, bunların üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir” demek, yukarıda mealini verdiğim Kur’an ayetine, buna benzer diğer âyetlere, Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) mütevatir ve sahih hadîslerine ve 1400 yıllık icmaya aykırıdır.

Ankara’da seksen yüz kişilik bir heyete, Resulullahın sahih hadîslerinin, AB kriterlerine göre ayıklanması işi de İslam’a aykırıdırve dini tahrife yöneliktir. İslam ilahî dindir, Kur’ana göre Resulullahhevasından konuşmaz, onun sahih hadîslerivahy-i gayr-i metluvdur. AllahüTealanın Resulünün sözlerini, direktiflerini, talimatını AvrupaBirliği, Batı medeniyeti kriterlerine göre ayıklamak, islamî açıdan bir cinayettir.

Sovyetler Birliği dağıldıktan, Marksist ideoloji gücünü yitirdikten sonra; global kapitalizm, emperyalist ve kolonyalist derin güçler, Siyonizm; Ehl-i Sünnet İslamlığını en büyük tehlike olarak görmüş ve onun içini boşaltacak projeler üretmiştir.

Ehl-i Sünnetin yerine nasıl bir İslam getirmek istiyorlar?.. Bu konuda sinsice davranıyorlar, taqiyye ve kitman yapıyorlar ama yine de niyetlerini belli eden güçlü karineler bulunmaktadır.

Onlar Ehl-i Sünnetin yerine içi boş Fazlurrahmancılık dinini getirmek istiyor. Fazlurrahmancılıkmezhep midir, din midir?.. Ona din demek doğru olur.Kadiyanilik gibi…

Ehl-i Sünnet İslamının temel kaynağı Kur’andır. Fazlurrahmancılık, Kur’anın hükümleri Kıyamete kadar yürürlükte olan üç yüz küsur muhkem ayetlerinin bugün geçerli olduğunu kabul etmiyor. Onlar tarihseldir diyor.

Resulullahın Sünneti hakkındaki görüşleri de böyledir.

Kur’an ve Sünnet gidince geriye ne kalır? Din, bir ism ve resmden ibaret kalmaz mı?

Bazı gizli derin global güçler, İslamı büsbütün kaldıramayacaklarını bildikleri için, dinin içini boşatmak yolunu seçmişlerdir.

İslamın içi boşaltılsın, din bir hümanizma ve ideolojiye dönüştürülsün…

İslamı değiştirme çabalarından biri de, ortaya bir İslam Protestanlığı mozaiği çıkartma faaliyetleridir.Ümmet birliğini yıkmışlar; büyük orta küçük, irili ufaklı, birbirinden kopuk bin kadar Protestanlık çıkartmışlardır.

Bütün bu şeytanî faaliyetler sonunda, yeterli din kültürüne ve şuuruna sahip olmayan milyonlarca Müslümanın kafası karışmış, dehşetli bir kaos ve anarşi ortamı oluşmuştur.

Ehl-i Sünneti darbeleyip zayıflattıkları için aşırı terörist gruplar oluşmuş, cihan sulhü tehlikeye girmiştir.

Müslümanları musalli dindarlar olmaktan çıkartıp, musallâ dindarı yapmak suretiyle İslam tehlikesinden halâs olacaklarını sanıyorlardı…Hayalleri gerçekleşmedi.

İslamın temel değerlerinde ikisi Şeriat ve fıkıhtır.Bunlar giderse İslam’ın adı kalır.

İslamı değiştirmeye kalkan güçler şunu bilmelidir ki:

İslamı yıkmaları mümkün değildir… Yapacakları en mantıklı ve akıllıca işEhl-i Sünnet İslamlığıyla ve Müslümanlarla barışmaktır. Müslümanların birleşmesini, tek bir Ümmet olmasını, âdil ve râşid bir Halifeye biat ve itaat etmesini; bin türlü şeytanî oyunla engellemekten vaz geçsinler.

Bunu yapamazlarsa bugünkü fitne ve fesatların sonu üçüncü dünya savaşıdır.

Onların yardakçıları da bilsinler ki, İslam düşmanlarını dost ve velî edinenler, onların sapık emellerine âlet olanlarilahî tokatlar yer. 30 Mart 2016