Yeni Hükümetten Beklediklerimiz
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Şubat 2019
Salı
İktisadî ve mâlî durum son derece bozuktur. Öncelikle ve âcilen bu sahada harekete geçilmesi, tedbirler alınması gereklidir. AKP sözcüleri, daha hükümet kurulmadan bu konuda ciddî ve kararlı niyetlere, planlara, çare ve çözümlere, reçetelere sahip olduklarını beyan etmişlerdir. Başarı dileriz.
AKP’nin iktidar olması Amerika’da, Avrupa’da, iyimserlikle karşılandı. Recep Tayyip Erdoğan’a Yunanistan’da kırmızı halılar serildi. Gittiği öteki ülkelerde kırk yıllık dost muamelesi gördü. İçte de, şimdiye kadar siyasal İslâm’a, muhafazakârlığa, gelenekçiliğe iyi bakmayan çevreler AKP’nin zaferine sıcak baktılar. AKP’ye gösterilen bu yakın ilgi, sevgi, anlayış, uyumluluk samimî midir? Yoksa bizim bilmediğimiz hususlar ve dolaplar mı vardır? Çok dikkatli olunmalıdır.
Çeşitli manipülasyonlar sonunda Türkiye’nin Sünnî Müslümanları çeşitli gruplara ayrılmış, Ehl-i Sünnet ve Cemaat birliği sarsılmış. İlahiyatçı çevrelerde bazı vahim bozukluklar ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri de, bundan otuz kırk sene önce taraftarı olmayan Mutezile mezhebinin bazı ilahiyatçılar tarafından benimsenmesidir. AKP iktidarının, Diyanet konusunda son derece hassas olmasını, ülkenin din işlerini idare eden bu resmî daireyi Mutezile, Fazlurrahmancılık, Telfik-i Mezahib, Afganîcilik, Selefîlik, Necdîlik ve benzeri fırak-ı dalle tesirlerinden uzak tutmasını bekleriz.
Bundan önceki iktidarlar zamanında Bayındırlık Bakanlığı’ndan kokular gelmişti. Bu bakanlığın bütçesi çok büyüktür ve bir takım mafyaların, yiyici ve hortumcu şebekelerin iştahını celbetmektedir. Medyanın, aydınların, ülke ve millet haklarının savunucusu bütün sivil kuruluşların projektörleri, bir an bile bu bakanlığın üzerinden uzak tutulmamalıdır. Yeni bakanın işi zordur. Bakalım mafyalarla nasıl mücadele edecek, onlara nasıl direnecek? Başarılar dileriz.
Geçmiş iktidar zamanında ülkemizde hayli insan hakları ihlalleri oldu. İnançları, düşünceleri, tenkitleri, yazıları yüzünden ince aydın, nice vatandaş cezalandırıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi devletimizi kınayan ve tazminata mahkum eden kararlar verdi. AKP iktidarı, eylemle ilgisi olmayan inanç, fikir, tenkitlerden dolayı verilmiş olan mahkumiyetler için özel ve dar kapsamlı bir af kanunu çıkartırsa iyi olur; dünya kamuoyunda Türkiye’ye sempati kazandırır.
Bazıları önem vermiyor ama Türkiye’nin en önemli iki bakanlığı Kültür Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı’dır. Kültür Bakanlığının çok geniş, eksiksiz, planlı programlı, kaliteli bir faaliyet seferberliği ilan ederek yayınlarını çoğaltması, geleneksel sanatlarımızı ülke çapında canlandırmak ve yaymak için kurslar açıp eğitim yapması gerekir. Bir takım mezuniyet, yüksek lisans, doktora tezlerini plansız ve programsız şekilde rastgele yayınlamakla iş bitmez. Bazı doğu ve Asya ülkeleri geleneksel sanatlarla, el zenaatleriyle ihya olmuşlardır. Hindistan bunlardan biridir. Bu konuda Çin’den, Japonya’dan alacağımız çok dersler vardır. Geleneksel sanat ve zenaatlerimiz ihracata ve turizme yönelik olmalıdır. Bu işi başarabilirsek bir milyon vatandaşa doğrudan doğruya veya dolaylı olarak iş bulmuş oluruz. Sık sık yazıyorum, bizim yüz elli kadar geleneksel sanatımız ve zenaatimiz vardır. Bunların beşi yaşıyor, ilerliyor; geri kalanlarının kimisi can çekişiyor, kimisi ölmüş. Bu konuda, uzmanlarına ciddî ve işe yarar raporlar yazdırıp, çareler ve çözümler bulup hemen ciddî faaliyete geçilmelidir. Söylemeye hâcet yok ama yine de belirtmem gerekir: Yiyiciler, asalaklar, haşarat para yemek, bütçe tırtıklamak, hortum yapmak için alesta bekliyor. Onları bu gibi hizmet ve faaliyetlerden uzak tutmalıdır. Zıkkım yesinler, zehir yesinler, gebersinler!
Ülkemizin en büyük, en güçlü, en gizli, en esrarlı lobisi olan Sabataycı-Dönme lobi AKP iktidarına da sızacaktır. Bu konuda da çok dikkatli olunmalıdır. Şimdiye kadar Sabataycıların işgalinde olan önemli bir bakanlığa Sabataycı bir müsteşar getirileceğini duydum. İleride bu konuda bilgi vereceğim.
Türkiye’yi bugünkü iktisadî çöküntüye, mâlî iflasa, berbat duruma hortumcular, yiyiciler, hırsızlar getirdi. Sadece batık bankalardan bu devlet, bu millet, bu ülke kırk milyar dolar kazık yedi. Hırsızlar paraları dış ülkelere kaçırdılar. Bakalım AKP iktidarı bu konuda ne yapacak? “Yolsuzluklarla, kokuşmayla mücadele edeceğiz, bataklıkları kurutacağız” sözleri, beyanları, vaadleri kuru bir edebiyattan mı ibarettir, yoksa samimî midir? Yeni hükümetin bu konuda son derece kararlı, gözükara, cesur, azimli olmasını temenni ederim. Milletin canı hortumculardan, yiyicilerden, kokuşma haşaratından çok yanmıştır. Bu konuda icraat, iş bekliyor.
Bu memlekette her şeyin çivisi çıkmıştır. Çivisi çıkan müesseselerin başında da büyük medya gelmektedir. Hükümet ülkeyi, halkı, devleti ve kendisini selamette bulundurmak istiyorsa medya sahasındaki tekelleri, kartelleri kırmalıdır. Sağlıklı, dengeli, demokrat ülkelerde medya dördüncü kuvvettir; bizde ise azmanlaşmış, mafyalaşmış, birinci kuvvet olmuştur. Tekrar dördüncülüğe indirilmesi gerekiyor. Medya diktatörlüğüne son verilmelidir. Bu iş pek kolay olmaz.
Türkiye devleti, Türkiye Cumhuriyeti bu ülkede yaşayan bütün halkın devleti ve Cumhuriyetidir. Bir takım egemen azınlıkların, lobilerin, mafyaların, baskı gruplarının devlete ve Cumhuriyete sahip çıkıp; kendileri gibi düşünmeyen, kendi inançlarını paylaşmayan, kendi ideolojilerini benimsemeyen çoğunluğu sömürge yerlisi, ikinci sınıf vatandaş, parya, zenci gibi görmeleri bozukluğu ve çarpıklığı mutlaka düzeltilmelidir. Önemli devlet kadrolarında bir takım mezhep, loca, lobi, zümre kadrolaşmalarına imkan tanınmamalıdır. Şimdiye kadar yapılmış olan kadrolaşmalar da tasfiye edilmelidir.
Eski iktidarlar zamanında bağımsız olması gereken yargıya çok müdahale edilmiştir. Demokratik bir rejimde, gerçek bir cumhuriyette yargıya asla müdahale edilmez. Yargının âdil ve gerçekten bağımsız olması için ne yapılmak gerekiyorsa icabına bakılmalıdır. Eylemle ilgisi olmayan fikirler, yorumlar, tenkitler, yazılarla ilgili davalar Devlet Güvenlik Mahkemelerinden alınmalı ve normal mahkemelere verilmelidir.
AKP iktidarı Kıbrıs konusunda bazı önemli tâvizler verebileceğini sanıyorsa büyük hatâ etmiş olur. Türk kamuoyu, millet böyle bir şeye razı olmaz. Kıbrıs’ta iki ayrı devletli bir federasyondan başka çaremiz yoktur. Aksi takdirde mâzideki fâcialar, zulümler hortlayacaktır.
Hayırlı başarılar dilerim. 20 Kasım 2002