Yeniden İslâmlaşma
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Şubat 2019
Çarşamba
Türkiye’de bir “Yeniden İslâmlaşma Haraketi” başlatılmalıdır. Halkımızın büyük kısmı Müslümandır ama ortada kaliteli bir dinî uygulama yoktur. İslâm nazarî olarak var, lakin pratikte onu hakkıyla yaşamıyoruz. Yeniden İslâmlaşma Hareketi ile ilgili fikir, görüş, çare, çözüm ve tekliflerimi sıralıyorum:
1. Bu hareket siyasî çalkantıların üzerinde olmalıdır. İslâmcılık, cemaatçilik, tarikatçilik gibi küçük ve dar sınırlar içine sıkıştırılmak istenmemelidir.
2. Kesinlikle devlete karşı olmamalıdır. Müslümanlar daima devletten yana olmalıdır. Devlet ile kötü yönetim, kötü düzen veya sistem birbirinden ayrı mütalaa edilmelidir. Müslüman devlet yanında olacaktır ama kötü yönetime de karşı olacaktır.
3. İslâm dininde din-dünya ayırımı yoktur. Binaenaleyh Müslümanlar sekülarizm (din ile dünyayı, din ile hayatı birbirinden ayırmak, koparmak) felsefesine muhalefet etmelidir.
4. Bugün Türkiye’de Müslümanların islâmî bir eğitim sistemi kurmaya hakları yoktur. Binaenaleyh, yeniden İslâmlaşma hareketi kitap ve broşür yayınlarıyla, propaganda ile yapılmalıdır.
5. Türkiye Müslümanları için en iyi islâmî model, Osmalı İslâm uygulamasıdır. Bu uygulama 14’üncü, 15’inci, 16’ncı yüzyıllarda son derece başarılı olmuştur. Asr-ı Saadet’ten sonra İslâm tarihinde bu kadar başarılı bir din uygulaması görülmemiştir. Arap dünyasında, Hint yarımadasında, Türkiye dışında ortaya çıkmış bir takım denenmemiş, bir türlü başarıya ulaşamamış islâmî aktivizmlere, dinî ideolojilere ve sistemlere kapılmaktansa Osmanlı model ve sistemini benimsememiz daha akıllıca olmaz mı?
6. İslâm’ın iki boyutu, iki kanadı vardır. Aslına uygun bir uygulama, yükseliş, kurtuluş, izzet iki kanatla uçmakla olur. Bu kanatlardan birincisi Şeriat, ikincisi (Şeriat’a uygun ve bağlı olmak şartıyla) tasavvuftur. Türkiye Müslüman bir ülke oluşunu tasavvufa borçludur. Bu toprakların hakikî fatihleri Ahmed Yesevi’ler, Mevlânâ’lar, Hacı Bayram’lar, Akşemseddin’lerdir. Tasavvufu, tarikatları, İslâm’ın zühd prensibini ihmal veya terk eden islâmî bir hareket başarılı olamaz.
7. İslâm bir şehir ve medeniyet dinidir. Ülkenin en seçkin, en medenî, en kültürlü, en okumuş, en soylu (ruh soyluluğu), en ahlâklı, en faziletli, en mürüvvetli insanları ve kesimleri din hizmetlerini, din temsilciliğini, dinî faaliyetleri yüklenmelidir.
8. Dinî konularda tartışmalar bırakılmalı ve Osmanlı’dan miras kalan Ehl-i Sünnet İslâmlığı bir bütün olarak aynen kabul edilmelidir. Dinde reforma, mezhepsizliğe, telfik-i mezâhibe karşı çıkılmalıdır.
9. Cemalüddin Afganî, Muhammed Abduh, Reşid Rıza gibi şâibeli, bozuk, çok tenkide uğramış reformcuların yollarından ve metodlarından uzak durulmalıdır.
10. Lisan, edebiyat, üslup, metod, psikoloji bakımından son derece kaliteli ve uygun; en iyi kağıda, en güzel bir tasarım, en kaliteli baskı ile basılmış yüzlerce çeşit küçük broşür çıkartılarak halk tabakaları ve gençlik uyarılmalı, eğitilmelidir.
11. Bu gibi yayınlar kesinlikle ticarete, para kazanma hırsına, megalomanyaklığa, cemaatçiliğe ve hizipçiliğe, bir şahsı putlaştırmaya âlet edilmemelidir.
12. En önemli iki konu şunlardır: (a) Dinden uzaklaşmış, iman dairesi dışına çıkmışları tekrar İslâm’a kazandırmak. (b) Bilgisiz kalmış Müslümanlara sahih itikadı öğretmek. İslâm dini karışık bir din değildir. Tashih-i itikad küçük bir broşürle halledilir. Yeter ki, ortaya sağlam ve özlü bir metin konulmuş olsun.
13. İman ve itikad meselesinden sonra en önemli husus başta beş vakit namaz olmak üzere ibadetlere teşviktir. Zamanımızda ibadet hususunda dehşet verici bir gevşeklik vardır. Camilerde az sayıda ihtiyar görülmektedir. Gençler, çoğunluk olarak namazı ve cemaati terk etmiştir. Başta gençlik olmak üzere halkı namaza ve cemaate davet etmek gerekir. Dinde zorlama yoktur ama davet ve tebliğ şarttır. Namazın önemini anlatacak, namazı sevdirecek milyonlarca broşür bastırılmalıdır. Bu hizmet öyle sellemehüsselâm yalap şalap hazırlanmış şişirme neşriyatla olmaz.
14. Müslümanlara Ümmet kavramı anlatılmalı, onlara Muhammed Ümmeti oldukları şuuru verilmelidir. Zamanımızda şuculuk, buculuk, cemaatçilik, tarikatçilik, fırkacılık, hizipçilik asabiyeti ve taraftarlığı Ümmet şuurunun üzerine çıkmıştır. Bu büyük ve helâk edici bir âfettir.
15. İslâm’ın çok yüksek bir ahlâk ve edeb sistemi vardır. Tarihî ârızalar yüzünden ahlâkımız ve edebimiz zayıflamıştır. İslâm’da dilini tutmanın büyük önemi vardır. İslâm dini “Büyüklerinize saygı gösterin, küçüklerinize şefkat ile muamele edin” buyuruyor. İslâm lüksü, şatafatı, israfı, saçıp savurmayı, aşırı tüketimi, gösterişi iyi görmüyor. Genç nesillere ve halka bunları anlatmamız şarttır.
16. Ticaret hayatımıza, iktisadî faaliyetler alanına tekrar fütüvvet ahlâkını, ahîlik ruhunu getirmemiz gerekiyor. Bu hususta da propaganda ve çalışma yapılmalıdır.
17. Tesettür konusunda geniş ve topyekûn bir kampanya başlatılmalıdır. Tesettür siyasal İslâm’ın değil, İslâm’ın sembolüdür. Tesettür Kur’ân’la, Sünnetle, icmâ-i ümmetle sâbittir.
18. Müslümanlar çocuklarını, gerekirse Avrupa ve Amerika’ya gruplar halinde göndererek onlara çok yüksek kültür ve tahsil verdirtmelidir.
19. Din sömürücülüğü ile, din sömürcüleriyle, İslâm’ın para hırsına ve benliğe âlet edilmesi kötülüğüyle mücadele edilmelidir. Unutulmasın ki, bu dine ve bu ümmete en büyük zararı dinsizler değil, sahte dindarlar, mukaddesat bezirgânları vermektedir.
20. İslâm hayat dinidir, aksiyon dinidir, uygulama dinidir, inaandıklarını yaşama dinidir. Başta sosyal yardımlaşma olmak üzere her sahada dinimizi yaşamak, hayata uygulamak için çalışmalıyız.
21. Kitap ve broşür yayınlama faaliyetleri konusunda Yahova Şahitleri’nden ders ve ibret almamız gerekir. Yüze yakın lisanda, her yıl yüz milyonlarca ciltli kitap, broşür yayınlıyorlar. İngiliz Kitab-ı mukaddes teşkilâtı bine yakın lisan ve lehçede Kitab-ı Mukaddes’i tamamen veya kısmen tercüme ettirip yayınlamıştır. Müslümanların basın, yayın, propaganda faaliyetleri onlarınkinin yanında çok ama çok zayıftır. Utanmamız gerekir. Bu ülkede her yıl sözde islâmî faaliyetler için milyonlarca dolar toplanıyor ama bu paraların bir kısmı ile kaliteli ve gerekli islâmî yayın ve propaganda faaliyeti yapılmıyor. Niçin? 06 Haziran 2002