1. Bütün insanlık Hazret-i Muhammed aleyhisselatü vesselamın ümmetidir. Ancak, ümmet ikiye yarılır: Biri ümmet-i icabettir, yani iman edenlerdir. Diğeri ise henüz iman etmemiş olanlardır ki, bunlara ümmet-i dâvet, yani “İslâm’a çağrılacaklar” denir.

2. Birleşmiş Milletler’in çıkartmış olduğu “Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi” elbetteki insan hakları, hürriyetleri, haysiyetleri konusunda çok önemli bir metindir. Ancak ondaki hükümlerin tamamı İslâm’a uygun değildir. Müslümanlar bu beyannamenin İslâm’a aykırı olan hüküm ve maddelerini kabul edemezler. Meselâ mürted ile ilgili hüküm, bunlardan biridir.

3. Peygamberimizin sünneti İslâm dininin ana kaynaklarındandır. Kur’ân’da tafsilatlı olarak beyan buyurulmamış din hükümleri sünnet ile, mütevatir ve sahih hadîslerle anlaşılır. Mesela Kur’ân’da sabah namazının sünneti hakkında bilgi yoktur, biz Müslümanlar bunu sünnetten öğrenir ve uygularız. Peygamberimizin sünneti, hadîsleri de bir nevi vahiyle gelmiştir. Kur’ân’da “Biz balarısına vahyettik…” mealinde ayet vardır. Muteber ve güvenilir usûl-i fıkıh kitaplarında bu konuda aydınlatıcı bilgi bulunmaktadır.

4. Bazı vejetaryenlerin (etyemezlerin) hayvan kesmenin vahşet ve dehşet olduğu hususundaki iddiaları bâtıldır. Bitkilerin ve sebzelerin de canı vardır. Bitkiler ve sebzeler de zikretmekte, hissetmektedir. Niçin onları kopartıp, haşlayıp, pişirip yiyorlar?

5. İslâm dini, nizamı, medeniyeti ifrat ve tefritten uzak, orta bir yoldur. Sâlih, iyi, örnek Müslümanlar az yerler, eti ve kuvvetli gıdaları az tüketirler, israftan kaçınırlar.

6. Canlıların beslenmesi konusunda ilahî sünnet vardır. Canlı türleri, başka canlıları yiyerek yaşar, ekolojik denge böyle meydana gelir. İnsan da, eti yenmesi helâl ve mübah kılınmış hayvanları, Allah’ın adıyla keserek gıdasını temin eder. Buna karşı gelmek, bunu vahşet olarak tavsif etmek, ilahî sünneti anlamamış olmanın neticesidir.

7. İslâm Şeriatı ve fıkhı, kesilmeden önce bayıltılan ve hisleri ibtal edilen hayvanların etlerinin yenmesine izin vermemektedir.

8. Elektroşokla veya mekanik vasıtalarla bayıltılan, kesilmeden önce öldürülen hayvanlar da acı çekmektedir. Müslüman kişi bir hayvanı keskin bıçakla ve usûlüne göre keserken hayvan acı duymaz, birkaç saniye içinde hisleri ibtal edilmiş olur. Bunda ilahî hikmetler vardır.

9. Bazı hususlarda Müslümanların uygulamalarında eksiklik olabilir ama İslâm dininde asla eksiklik yoktur.

10. 1400 küsur yıl boyunca Peygamberimiz, Ashab-ı, Selef-i Sâlihîn, her asırda yaşamış olan evliyaullah, fukaha, süleha, kâmil mürşidler Kurban Bayramı’nda kurban kesmişlerdir. Bu konuda büyük bir icma ve tevatür vardır. Kurban ibadetine yapılan itirazların dinî, aklî, hikemî hiçbir kıymeti yoktur.

11. Kurban ibadetinin esrarı bulunmaktadır. Zaten her ibadetin esrarı vardır. Kurban Allah’ın emridir, Resûlünün emridir, ulemanın ve evliyaullahın emridir.

12. “Kurban kesilmeyip, onun parası sadaka olarak verilebilir” iddiası ictihad mahiyetindedir. Ülkemizde bu devirde ictihad yapacak seviyede ilme, irfana, kültüre sahip kimse yoktur. Birtakım ilahiyat profesörlerinin ictihada yeltenmeleri gülünçtür. Müslümanların böyle bâtıl ictihadlara asla kulak vermemesi gerekir.

13. Müslüman hem namazını kılacak, hem orucunu tutacak, hem zekatını verecek, hem kurbanını kesecek ve bunlardan başka elinden geldiği kadar, Allah rızası için sadaka dağıtacaktır. “Namaz kılınmasa da olur, onun yerine sadaka verilsin” demek ne kadar batılsa, kurban konusundaki yersiz ictihad da o kadar batıldır.

14. İslâm dininin ve şeriatının hükümleri, insanlar tarafından yapılmış olan pozitif hukuk kurallarına benzemez. İslâm’ın kesin kuralları evrenseldir, Kıyamet’e kadar hükümleri bakidir. Onlar zamanla, şartların değişmesiyle değişmez. Fıkıh’taki, “Zamanın değişmesiyle hükümler değişir” kaidesini bazıları yanlış anlamakta, yanlış yorumlamaktadır. Reşid olmayan yetim bir çocuk için bir vasi tâyin edilir, bu konuda bir hüküm verilir. Daha sonra çocuk reşid olur ve hüküm değişir. Zamanla hükümlerin değişmesi böyle şeyler içindir. Yoksa Şeriatın evrensel, temel, muhkem hükümleri için değişme yoktur.

15. Dünyada hiçbir din, İslâm dini kadar hayvanlara, bitkilere, çevreye rahmet ve şefkat gözüyle bakmamıştır. Salih Müslüman küçük bir karıncayı bile ezmez. İyi Müslüman, lüzumsuz yere ot bile koparmaz. Müslümanlar, kesilecek hayvanları keskin bıçaklarla, onlara acı vermeyecek şekilde zebh ederler. Bu, onlara Allah’ın ve Resulünün vermiş olduğu bir izindir. İnce ruhlu Müslümanlar olta ile balık tutmazlar, çünkü bunda iki kötülük vardır: Biri balığı aldatmak, ikincisi, balığa büyük acı vermek. Müslümanlar zevk için avcılık yapmayı, cana kıymayı uygun görmezler. Hayvan sevgisi konusunda en zengin literatür ve menakıb İslâm medeniyeti dairesi içindedir.

16. Bu ülkede yılın her gününde milyonlarca küçükbaş, büyükbaş hayvan ve tavuk, hindi ve sair canlı kesilmektedir. Müslümanların yılda bir kere kestikleri bayram kurbanlarına dil uzatmak, bunu vahşet olarak görmek akıl, vicdan, iz’an, insaf, itidal sahibi bir vatandaşa yakışmaz.

17. Bazı ilahiyat profesörlerinin dinî konularda, Şeriat ve fıkıh hükümlerine aykırı olarak beyan ettikleri görüşler, yaptıkları bâtıl itikadlar Müslümanları bağlamaz. İlahiyat profesörleri, icazetli din âlimi değildir. Onlar müslüman oryantalistlerdir. Ehl-i Sünnet itikadına sahip olan, Şeriat ve fıkıh sınırlarını zorlamayan ilahiyatçıları tenzih ederiz. Lakin zındıklık yapan, “İlmihal Müslümanlığı yanlıştır, Peygamber ölmüş ve işi bitmiştir, sünnet din kaynağı değildir…” gibi hezeyanlar sarfeden ilahiyatçılara kesinlikle kulak verilmemelidir.

18. Allah rızası için kesilip eti fakirlere sadaka olarak dağıtılan kurban kişiyi Allah’a yaklaştırır. Kurbanın eti ve kanı Allah’a ulaşmaz ama temiz niyetle akıtılan o kan bela ve musibetleri defeder.

19. Âhir zamanda yaşıyoruz. Küçük alâmetlerin hepsi zuhur etmiş, büyük alâmetlerin bazısı da gerçekleşmiştir. Büyük bir fitne ve fesat, nifak ve şikak, isyan ve tuğyan fırtınası içindeyiz. Sanki içi ateş dolu bir uçurumun kenarındayız. Bu devir Allah’a ibadet zamanıdır. Müslümanlar beş vakit namazı kılsınlar. Hür ve mukim erkekler Şeriat’ın ve fıkhın emri gereğince farz namazları cemaat ile eda etsinler. Farz ve nafile oruçlar tutulsun. Zekat hesaplanıp verilsin. İş sadece zekatla bitmez. Allah yolunda bol bol sadaka, yardım dağıtılsın. Sakın ola ki, sadaka deyince sokaklardaki profesyonel fakirlere verilen birkaç kuruş anlaşılmasın. Sadaka yoksul, çaresiz, perişan insanlara yardım etmektir. Ülkemizde on milyonlarca vatandaş sıkıntı içindedir. Onlar aç ve sefil bir vaziyette sürünürken hali vakti iyi olan Müslümanların gel keyfim gel bir hayat sürmeleri caiz olmaz. İnsanlardan başka hayvanlara da yardım edilmelidir. Müslüman yer yüzünde Allah’ın halifesidir, bütün mahlukata rahmet ve şefkatle muamele etmelidir.

20. Kurbanınızı kesiniz. Kurban kesmeyip onun parasını sadaka olarak verme hatâsını irtikap etmeyiniz. Hem kurban kesiniz, hem sadaka veriniz. Kesilen hayvanın etinin çoğunu fakirlere dağıtınız. Şeriat ve fıkıh kurallarına yüzde yüz uyarak sizin namınıza vekaleten kurban keseceklerinden kat’iyetle emin olmadıkça hiçbir kuruluşa kurban parası vermeyiniz. 09 Mart 2000