Cuma

30 KASIM 2000 tarihli ve

“Ramazan’da Türkiye”

başlıklı yazımda

“Geçenlerde 15 yaşındaki başörtülü bir kızcağız 40 küsur gün zindanda kaldı ve Müslümanlar onun yardımına koşmadılar”

diye bir cümle sarfetmiştim. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı bu yazımı Ceza Kanunu’nun 312’nci maddesine aykırı bulmuş, yukarıdaki cümleyi de suç unsurlarından biri olarak görmüş. Açılan dâvâ sürüyor.

Karabük vilayetinin Eskipazar ilçesinde bir okul açılışına katılan

Millî Eğitim Bakanı’nı pankartla protesto ettiği için tutuklanan

ve hakkında açılan dâvâlar sonunda 26 ay hapse mahkûm edilen

N.D. isimli 15 yaşındaki kız çocuğunun

tartaklanarak yaka paça yakalanıp kırk günden fazla tutuklu bulundurulmasında hukuka, kanunlara, adalete, devletimizin imza koymuş olduğu uluslararası sözleşmelere ters düşen taraflar vardır. Bunları maddeler halinde beyan ediyorum:

(1) TBMM tarafından bir kanun ile onaylanan

“Çocuk Hakları Sözleşmesi”,


Anayasamızın 90’ıncı maddesi gereğince uyulması zorunlu bir iç hukuk normu haline gelmiştir.

Anayasımızın 90’ıncı maddesine göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerararası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz”

hükmü yer almaktadır. Bu sebeple Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin hükümleri, doğrudan iç hukuk normu olarak uyulması ve uygulanması gereken niteliktedir.

(2) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin başlangıç kısmında da belirtildiği üzere çocuğa özel bir ilgi gösterme gerekliliği vardır ve bu durum birçok uluslararası sözleşme ile güvence altına alınmış, taraf devletlere yükümlülükler getirilmiştir. İmza koyan devletler bunlara uymayı taahhüt etmişlerdir. Nitekim Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin başlangıç kısmında bu hususa temas edilmekte ve 1’inci maddeye göre

“Onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır”

denilmektedir. Bakanı pankartla protesto eden N.D.’nin hukuken çocuk olduğunda şüphe yoktur.

(3) Sözleşmenin 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre

“Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir. Bu hak, ülke sınırları ile bağlı olmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir.”

(4) 14’üncü maddenin 1’inci fıkrasında ise

“Taraf devletler, çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkına saygı gösterir”

denilmektedir.

(5) Eskipazarlı N.D.’nin

polise mukavemetle

suçlanmasına rağmen, gazetelerde çıkan fotoğraflarda

ağzı kapatılmış, boynu sıkılarak polis tarafından derdest edilmiş bir şekilde götürülmüş olması ve mahkemeye kelepçeli olarak çıkartılması

gözönünde tutulacak olursa, sözleşmenin aşağıdaki maddesi ile telifi mümkün olmayan bir muameleye mâruz kaldığı kabul edilecektir. Çocuk Hakları Sözleşmesi madde 37/b,

“Hiçbir çocuk yasadışı veya keyfî biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır. Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son ba

şvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır. c) Özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuk, kısa zamanda yasal ve uygun olan diğer yardımlardan yararlanma hakkına sahip olacağı gibi, özgürlüğünden yoksun bırakılmasının yasaya aykırılığını bir mahkeme veya diğer yetkili bağımsız ve tarafsız makam önünde iddia etme ve böylesi bir işlemle ilgili olarak, ivedi karar verilmesini isteme hakkına da sahip olacaktır.”

(6) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 40’ncı maddesi uzundur ve çok önemlidir. Yer müsait olmadığı için tamamını veremiyor, iki hüküm alıyorum:

“… Çocuk, suçlama sâbit oluncaya kadar mâsum sayılacaktır… Âdil bir duruşma ile gecikmeksizin karar verilecektir…”

(7) Sözleşmenin 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında

“Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idarî makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir”

hükmü yer almaktadır.

(8) Bu sözleşme gereği ülkemizde

2253 sayılı

(Resmî Gazete 21.11.1979 tarihli)

“Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun”

çıkartılmış ise de, geçici 1’inci maddesi gereği

“Çocuk Mahkemelerinin bütün yurtta kuruluşu ve kanunda yazılı müesseseler kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl içinde tamamlanır”

hükmüne rağmen, bütün yurtta çocuk mahkemeleri kuruluşu hâlâ tamamlanmamıştır. N.D. adlı onbeş yaşındaki kızın muhakemesinin bir çocuk mahkemesinde yapılması, bu kanuna göre gerekli iken, böyle yapılmamış

Eskipazar Asliye Ceza Mahkemesi

‘ne sevkedilmiştir. Sırf bu durum bile hukuka aykırı bir durum olduğunu göstermeye yeter. Kanun uygulanmış olsaydı, 20’nci maddesi gereğince durumu sosyal hizmet uzmanlarının uzman pedagog ve psikologların incelemesi, konu hakkında ihtisasa dayanan ilmî raporlar vermeleri, çocuk bir suç işlemiş olsa bile farklı tedbirler uygulanarak çocukluk niteliğine uygun bir muameleye tâbi tutulması gerekirdi. Halbuki N.D.

bir politikacıyı pankartla protesto etmek gibi bir eylemi dolayısıyla

sert, haşin, amansız bir şekilde kolluk kuvvetleri tarafından yakalanmış, tutuklanmış kırk günden fazla tutuklu bulundurulmuş, duruşmaya kelepçeli getirilmiş; bir çocuk mahkemesinde değil, büyükleri yargılayan bir mahkemede muhakeme edilmiş ve

üç ayrı suçtan kendisine yirmi altı aylık hapis cezası verilmiştir.

Dosya Yargıtay’a gönderilmiş bulunmaktadır. Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında kamuoyu oluşturularak N.D. isimli onbeş yaşındaki kızın muhakemesinin bir çocuk mahkemesi tarafından tekrar rüyet edilmesi sağlanabilir.

N.D.’nin başörtülü dindar bir kız olmasının kendisinin evrensel insan hak ve hürriyetlerinden, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin tanıdığı haklardan yararlanmaması için bir bahane ve sebep sayılmayacağı her vicdanlı ve demokrat zihniyetli insanın kabul edeceği bir gerçektir.

Okur-yazar bir vatandaş, bir gazeteci olarak bu mesele üzerinde duracağım. Konuyla ilgili Türkçe ve İngilizce iki kitap hazırlayıp yayınlamayı düşünüyorum.

Türkiye’deki çareler tükendiği takdirde konu tabiatıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülecektir. 16 Haziran 2001