Yurt Çapında Namaz Kampanyası
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Ocak 2019
Perşembe
Günde beş vakit namaz kılmak konusunda yurt çapında bir kampanya başlatmalıyız. Namaz bizim için büyük bir kapıdır. Unutmayalım ki, bir çok kapılar kapanmış durumdadır, namaz kapısı henüz açıktır. Bu konuda neler yapılmalıdır? Nasıl çalışılmalıdır? Nelere dikkat edilmelidir? Madde madde yazıyorum:
(1) Namaz İslâm’ın eylemle ilgili en büyük ve en temel emridir.
(2) Peygamber beş vakit namazı vefat edinceye kadar kılmıştır. Ashabı da O’na imtisalen (uyarak), çok önem vererek, çok dikkat ederek dosdoğru kılmışlardır.
(3) Asr-ı Saadetten yakın zamana kadar gelip geçen Müslüman kuşaklar bu ibadeti yüzde yüze yakın bir şekilde eda etmişlerdir. Sonra Müslümanların başlarına büyük felaketler gelmiş, cahillik ve şaşkınlık yaygınlaşmış ve beş vakit namaz büyük ölçüde terkedilmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de “Onlar namazı terk ettiler ve şehvetlerine uydular” mealinde ayet bulunmaktadır.
(4) Memleketimizde yüzde yüz olmasa da demokrasi, hürriyet, hukuk vardır. Müslümanları namaz kılmaya çağırmak hususunda serbestlik bulunmaktadır. Müslümanların başını çeken sorumluların ve ilgililerin bir an bile kaybetmeden bu önemli vazifeyi yerine getirmek için çalışmaları gerekir.
(5) Namaz bütün ümmeti ilgilendiren bir konudur. Cemaatlerin, tarikatlerin, meşreblerin üzerindedir. Müslümanların müşterek değeridir. Müslümanlar metod, meşreb, görüş hususunda ihtilaf etseler, farklı olsalar, başkalıklar arz etseler de namaz konusunda müttefiktir. Bu konuda aralarında hiçbir ihtilaf ve anlaşmazlık yoktur. Bu bakımdan namaz konusunda çalışmak, Müslümanları birleştirecek, vahdet ve ittifakı temin edecek bir zemindir.
(6) Eylem planında namazdan daha önemli bir iş ve konu olmadığına göre, bunun ihmali, bu konuda tehâvün gösterilmesi affedilmez bir gaflet ve hiyânet olur.
(7) Peygamber Efendimizin üç kere tekrarlayarak üzerinde durduğu “Din nasihattir” buyruğunun ışığında bütün Müslümanları namaza çağırmak konusunda elimizdeki fırsat ve imkânları kullanmamız gerekir.
(8) Bu konuda çok tesirli (etkili) broşürler hazırlanmalı, bunlar milyonlarca basılarak herhangi bir tepkiye yol açmayacak şekilde halka dağıtılmalıdır. Bu broşürlerin hazırlanması, yayınlanması, dağıtılması, doğrudan doğruya veya dolaylı şekilde ticarete ve maddî menfaate alet edilmemelidir. Aksi taktirde ihlâs gider ve emekler ziyan olur.
(9) Bu broşürleri hazırlayacak ilim ve kalem sahipleri bu hizmetlerinden dolayı telif ücreti almayacaklardır. Bu işi rızâenlillah ücretsiz ve maddî menfaatsiz yapacaklardır.
(10) Namazla ilgili faaliyetler herhangi bir cemaatin, tarikatin, meşrebin reklamına ve revacına alet edilmeyecektir.
(11) Beş vakit namazın yanında, hür ve mukim erkekler için bu ibadeti cemaatle yapmaları gereği üzerinde durulacak, şer’i bir özrü olmaksızın cemaati terk etmenin çok kuvvetli bir sünneti müekkedeyi terk etmek olacağı ve bunun günah olduğu Müslümanlara açıkça anlatılacaktır.
(12) İlmi, irfanı, firaseti, toplum içindeki mevkii müsait olan her Müslüman bu konuda vazifelidir.
(13) “Biz namaz konusunda çalışıyoruz, bize para verin” diyerek birtakım din sömürücülerinin, sahtekârların, goygoycuların, mukaddesat bezirgânlarının, münâfıkların, şerirlerin ve haşaratın cerrarlık yapmalarına, saf Müslümanları dolandırmalarına kesinlikle imkân verilmemelidir.
(14) Bu konudaki milyonlarca broşürün kağıt baskı, teclit, paketleme, nakliye işleri için gerekli para, hiçbir suiistamale meydan verilmeksizin bulunmalı ve harcanmalıdır.
(15) Milyonlarca broşürün dışında, yurdun her yerinde on binlerce dâvetçi namaz konusunda fincancı katırlarını ürkütmeyecek, en ufak bir fitne ve fesada mahal vermeyecek şekilde propaganda yapmalıdır. Bu dâvetçiler namazı her hangi bir cemaate, hizbe, fırkaya, tarikata, zümreye âlet etmeyeceklerdir.
(16) Namaz konusunda bu kampanya ve propagandaların laikliği ihlal eden bir tarafı olmadığı çok açıktır. Böyle bir şey din hürriyeti çerçevesinde yapılacak meşru bir faaliyet ve hizmettir. Bundan hiçbir medenî, demokrat zihniyetli, ahlâklı ve faziletli vatandaş gocunmaz. Ancak, zâhirde Müslüman göründükleri halde asıl kimlikleri başka olan gizli, esrarlı, güçlü bir taife böyle bir faaliyetten son derece rahatsız olacak ve bunu önlemek için hukuka, demokrasiye, insan haklarına, medeniyete aykırı önlemler alacaktır. Bu hizmet ve faaliyetleri yürütecek Müslümanların bu hususu göz önünde bulundurmaları, tedbirli ve ihtiyatlı hareket etmeleri gerekir.
(17) Namaz kılmanın, hele bu ibadeti cemaat halinde yapmanın akılla anlaşılacak çok faydaları ve hikmetleri bulunmaktadır. Bir de akılla anlaşılamayacak esrarı vardır. Namaz bir güç kaynağıdır. Namaz Müslümanlara ilahî yardım nusret ve tevfiki kazandırır. Namaz kılan Müslümanlar (onun yanında diğer zaruri vazifeleri yerine getirmek şartıyla) zilletten kurtulup izzete kavuşurlar. Namazı ve cemaatin esrarını ve gücünü rasyonalist ve pozitivist kafayla anlamak mümkün değildir.
(18) Müslümanlar şu hususu iyi bilmelidirler ki, namaz vazifesini yerli yerinde, dosdoğru, hakkını vererek yerine getirmezlerse selâmete ulaşamazlar, kurtulamazlar, esaret zincirlerini kıramazlar.
(19) Ülkemizde her yıl dini hizmet ve faaliyetler için yekûn olarak milyarlarca dolar toplanıp harcanmaktadır. Bu paranın yeterli miktarının namazın ikamesi için harcanması gerekir.
(20) Namaz konusunda yapılmasını teklif ettiğim yurt çapındaki yoğun faaliyet İslâmın “Emr bi’l-mâruf ve nehy ‘ani’l-münker” farizası içinde mütalaa edilmelidir.
(21) Namaz gibi yasak edilmemiş, serbest bir dini eylemi yapamayan, yapılması için çalışmayan birtakım âciz, güçsüz, iradesiz, azimsiz, şaşkın Müslümanların, yasaklanmış İslamî hizmetleri yerine getirmeleri düşünülemez.
(22) Namaz Kitab (Kur’ân-ı Kerim), sünnet, icmâ-i ümmet ile sâbit bir farz-ı ayndır. Bunun terki, ihmali, hafife alınması Ümmet üzerine belâlar, musibetler, zorluklar, sıkıntılar getirir. Nitekim getirmiştir de…
(23) Aslında halkı namaza davet etme vazifesi öncelikle Ankara’daki Diyanet İşleri Başkanlığı’nın boynunun borcudur. Ancak bu daire, devlet dışı birtakım güçlerin ağır baskısı altında bulunduğundan bu vazifesini yerine getirememektedir. Binaenaleyh bu iş Müslümanların üzerine kalmıştır.
(24) Hayırlı bir işin yapılması için öncelikle o işin bilinmesi gerekir. İkinci olarak yapılmasına niyet edilmesi icap eder. Üçüncü olarak sebeplerine ve şartlarına tevessül ederek, aksiyon/uygulama sahasına geçmek ve ne yapılması gerekiyorsa onu yapmak gerekir.
(25) Diyelim ki böyle bir kampanya başlatıldı. Namaz kılanların sayısı çoğaldı, camilerdeki cemaat arttı. Birtakım paracı, cerrar, soyguncu kişiler cemaatten para sızdırmaya kalkışacaklardır. Buna karşı da tedbir mutlaka alınmalıdır.
Bazıları şu malum ve mahut “Diyalog ve Hoşgörü” safsatası için çalışacaklarına namaz için çalışsalar ne iyi olur. Tahmin ediyorum, kimisi de benim bu yazım için
diyeceklerdir. Desinler. 09 Aralık 2005