Yusuf İslam Koleji
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 03 Mart 2019
Çarşamba
Hem parası hem aklı olan Müslümanlar çocuklarını, birtakım tedbirleri almak, bazı şartlara riayet etmek şartıyla dış ülkelerdeki vasıflı Müslüman okullarında okutmak üzere harekete geçmelidir. Eski Cat Stevens’in, yeni Yusuf İslam’ın İngiltere’deki koleji bu okullardan biridir. Çocuklarını bu koleje göndermek isteyen veliler bir araya gelmeli, ya bizzat oraya gidip görüşerek, yahut yazılı olarak meseleyi müzakere etmelidir.
Farz edelim, Yusuf İslam’ın kolejine Türkiye’den yirmi beş öğrenci gönderilecektir. Bunların başında mutlaka bir hoca ve çoban bulunması gerekir. Bu kişinin ehliyetli, liyakatli, psikoloji ve pedagoji ihtisası yapmış biri olması icab eder. Kız öğrenciler, bir veya iki hocahanımın refakati ile gönderilmelidir. Ayrıca, İngiltere’de ihtisas yapmakta bulunan bir Türk lisanı ve edebiyatı uzmanı da bu çocuklara Türkçe, edebiyat dersleri vermek üzere tutulacaktır. Dikkat edilecek bazı hususlar şunlardır:
1. Türk öğrencilere inanç ve fıkıh hususunda ehl-i sünnet dışı propaganda ve telkinler yapılmayacaktır.
2. Vehhabilik, selefilik, mezhebsizlik, telfik-i mezahib, aktivizm, reformculuk gibi cereyanlardan uzak tutulacaklardır.
3. İngiliz standartları seviyesinde genel kültürün ve bilginin yanında, İslâmî hükümlerin ışığında ahlâk ve karakter terbiyesi de verilecektir.
4. Anadilleri olan Türkçenin edebiyatı mükemmel şekilde öğretilecektir. Osmanlıca okuma, yazma, eski metinleri anlama…
5. Yusuf İslam kolejinin diplomasının bizdeki rejim tarafından tanınıp tanınmaması önemli değildir. Öğrencilerimiz koleji bitirdikten sonra, diplomaları Türkiye tarafından tanınmış olan İngiliz üniversitelerinde tahsil göreceklerinden, Türkiye’ye döndüklerinde herhangi bir engelle karşılaşmaları mevzuubahis değildir.
6. İngiltere’de tahsil görecek Türk çocukları fen ve teknik sahasına yönelmeyecekler; fikir, edebiyat, hukuk, mimarlık, sanat, sosyal kültür ağırlıklı eğitim göreceklerdir.
Yukarıda yazdıklarım lise ve kolej çocukları içindir. Bunun dışında başta ABD, Kanada, ileri Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine erkek ve kız üniversite öğrencisi göndermeliyiz. Bu gençler için oralarda yurtlar tesis edilecek, onları kontrol etmek, bakıp gözetmek maksadıyla vasıflı ve güçlü elemanlar yollanacaktır. Aksi takdirde gençlerin büyük kısmı harcanır, erir.
Dış ülkelerde okutulacak çocukların bir kısmı kaybolmayacak mıdır? Elbette fire verilecektir. Firesiz iş olmaz.
Osmanlı devleti 1860’larda Paris’te Mekteb-i Osmanî ismiyle bir okul açmıştı. Daha sonra, orada talebe okutmanın güçlüğü görülerek İstanbul’da Galatasaray mektebi açılmıştır (1868). Galatasaray, Robert Kolej adıyla bir lise açarak devletimizi yıkmak ve parçalamak isteyen Amerikan misyonerlerine karşı alınmış bir tedbirdi. Galatasaray bir İslâm okuluydu. 1908’e kadar okulun camiinde, okul imamının arkasında bütün talebe cemaatle namaz kılardı. 1909’da, düzmece 31 Mart hadisesinden sonra Sultan Abdülhamid tahttan indirilmiş, Galatasaray Sultanisinde namaz kılmak isteğe bağlı olmuştu. 1924’te Hilafetin kaldırılmasından ve Halife’nin kovulmasından sonra okulun camisi kapatılmış ve namaz yasaklanmıştır.
Türkiye Müslümanları bugün içinde bulundukları zilletten, esaretten, kötü durumdan kurtulmak istiyorlarsa birinci madde olarak eğitime önem vermeli ve yeteri kadar vasıflı, güçlü, üstün eleman yetiştirip bunlardan kadrolar kurmalıdır.
Bugün ülkemizde yetmiş küsur bin cami bulunmaktadır. Değil yetmiş bin, yedi yüz bin cami yapılsa da kurtuluş mümkün olmaz. Camiler beton binalardır. İslâm dini binayla değil; vasıflı, güçlü, üstün, ilimli, irfanlı, ahlâklı, karakterli, ihlaslı Müslümanlarla yükselir.
Yabancı ülkelerde okutulacak Müslüman çocuklar zeki ve ahlâklı olmalıdır.
Yaz tatili başlamış bulunuyor. Şimdiden harekete geçilmezse geç kalınmış olunacaktır.
Türkiye’de eğitim çökmüştür. Müslümanların açmış oldukları özel lise ve kolejler çağın çok gerisindedir.
Birtakım islâmî cemaat ve tarikatların kolejleri birer fen lisesi gibi eğitim veriyor. Eğitimin temeli ve esası anadil, onun edebiyatı, felsefe, tarih, sanat kültürü, sosyoloji gibi konulardır. Cebir, geometri, fizik, kimya sahalarında harika olmak bir şey ifade etmez. İlle de yazılı–edebî Türkçe, tarih, beşerî coğrafya, psikoloji, mantık, ahlâk, metafizik, estetik, sosyoloji…
İngiltere’de kolej ve üniversite tahsili yapacak çocuklarımızın birkaçı ileride tarihçi olacaklar ve İngiliz arşivlerinde araştırmalar yaparak yakın tarihimizin, Millî Mücadele’nin sırlarını aydınlatacaklardır.
Millî Mücadele esnasında önemli bir şahsiyete İngilizlerin ne gibi yardımları olmuştur? Ona “Başaramazsan, istikbalini garanti ediyoruz. İtalya’da bir villan olacak ve iyi bir gelir de elde edeceksin” denilmiş midir?
Doktor Rıza Nur’un elyazması hatıraları 60’lı yıllarda British Museum’da, Profesör Cavit Orhan Tütengil tarafından tesadüfen bulunmuştur.
2000 yılına girdik, Müslüman kesim hâlâ uyuyor. Hâlâ bir bilgi bankamız, bir stratejik araştırmalar enstitümüz yoktur. Ucuz edebiyatlarla, varoş zihniyetiyle, agressif yayınlarla, demagoji ile kurtulmak mümkün değildir.
İlle de vasıflı, güçlü, üstün Müslümanlar ve bunlardan müteşekkil kadrolar…
Ülkemizde, Mısır’daki Ezher üniversitesinde tahsil görmüş, diploma almış üç bin Müslüman eleman bulunuyor. Ankara rejimi bunların diplomalarını kabul etmemektedir. Bu üç bin eleman çaresizlik içinde kıvranıyor. Onların başına gelen haksızlık üç bin Yahudinin başına gelmiş olsaydı cihanı ayağa kaldırırlardı.
Kimse alınmasın, açık konuşacağım: Ezher’de üç bin değil, üç yüz bin talebe okutsak yine de sadra şifa olmaz. Mutlaka Amerikan, Kanada, Avrupa, Japonya, Singapur üniversitelerine talebe gönderilmelidir. Bu çocuklar orada son derece sıkı bir disiplin altında okutulmalıdır. Gevşeklik, serserilik, tembellik, nal toplamak yok. İlim, irfan, ihtisas, ihlas sahibi istikametli Müslümanlar olacaklardır. 06 Temmuz 2000