Zâlim Süper-Güç
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Cumartesi
Dünyanın en güçlü devleti…Tek süper güç… Tarihte benzeri görülmemiş bir zenginliğe sahip…Bir kıt’a büyüklüğünde ülkesi var, nüfusu da çok… Ordularının dehşetli vurucu gücü ve silâhı bulunuyor…Büyük şirketler ve holdingler vasıtasıyla dünyayı sömürüyor… Binlerce üniversitesinden yüzbinlerce ilim adamı ona bilgi, rapor hazırlıyor… Gökyüzündeki uydularıyla, dünyanın herhangi bir yerinde gece karanlığında sigara içerek dolaşan bir adamın resmini çekebiliyor; her gün her ülkede yapılan milyarlarca telefon konuşmasını bilgisayarları tarayıp istihbarat yapıyor… Velhasıl eli uzun, kulağı keskin, kudreti korkunç…
Ve bu devlet, Ortadoğu’da kalıcı, âdil, gerçek bir barışın kurulması için değil; kurulmaması için çalışıyor ve bu yüzden dünyayı ve insanlığı üçüncü dünya savaşı felâketine götürüyor.
Ne büyük bir basiretsizlik.
Bu devletin idare ve kumandasını ellerinde bulunduranlar ilhamlarını hangi kaynaktan alıyorlar?
Üç Protestan kilisesinden…Diğer Hıristiyanlar bu üç Protestan kilisesinin, geleceğe ait görüşlerine, stratejilerine katılıyor mu? Kesinlikle katılmıyorlar.
Dünyada bir buçuk milyar Müslüman yaşıyor. Çok geniş bir coğrafyaya yayılmış bunlar. Müslüman devletlerden birinin elinde nükleer silâhlar da var. Bizim süper gücü kontrol eden ekip İslâm’a ve Müslümanlara can düşmanıdır. Ne büyük bir basiretsizlik.
Süper gücün bütün hesapları İsrail’in varlığını ve güvenini korumak içindir.
Peki, dindar ve ortodoks bir kısım Yahudiler İsrail ve Siyonizm için ne diyorlar?.. “Siyonizm ve İsrail devleti gerçek Musevîliğe ve onun kutsal kitabı Tevrat’a aykırıdır…” diyorlar. “Bu devlet, bu ideoloji Yahudilerin başına büyük felâketler getirecektir” diyorlar. Böyle söyleyen Yahudilerin bir kısmı “Neturei Karta” mensuplarıdır. Aram dilinde “Kapının Bekçileri” mânâsına gelir bu iki kelime.
Aklı başında Yahudiler Siyonizme karşıdır.
Tarihteki örneklere bakıyorsunuz, bizim süper gücün yanlış yolda olduğunu anlıyorsunuz.
Akıl ve hikmet de aynı şeyi söylüyor.
Yahudilik, Hıristiyanlık, İslâm dini de onun siyasetinin hatalı olduğunu gösteriyor.
Dünya ve insanlık göz göre göre büyük bir felâkete doğru hızlı adımlarla koşuyor.
Süper gücün halkının yarısı, bugünkü idarecilerinin siyasetini çılgınlık olarak vasıflandırıyor ve muhalefet ediyor.
Ediyorlar ama sistemin çarkları cehennemî bir şekilde dönmeye devam ediyor.
Süper güç kendi sınırları içinde insan haklarına uyuyor; sınırları dışında, başka insanlara karşı son derece merhametsiz ve gaddar davranıyor. Savaş esirleri hakkındaki uluslararası anlaşmalara uymuyor. Saldırdığı ülkelerde sivil halkı, kadın, çocuk, ihtiyar, hasta demeden kırıyor, öldürüyor.
Süper güç, dünyayı sömürge yapmak istiyor. İnsanlığı köleleştirmek istiyor.
Birtakım İslâm ülkelerinin idarecileri, kralları, üst tabakası zalim süper gücün koruması altında. Ne garip, ne çelişkili bir manzara: Adamlar İslâm’ı ve Müslümanları yeryüzünden silmeye, kazımaya ahd etmişler ve birtakım Müslüman şahıslar ve iktidarlar meşruiyetlerini o süper güçten alıyor.
Süper gücün agresif ve fanatik lideri taqiyye yapıyor. Müslümanlara dost gibi görünürken, bir yandan da İslâm dünyasının altını oyuyor.
Türkiye halkının yüzde seksen beşi zalim ve saldırgan süper güce karşıdır, ondan nefret ediyor.
Süper gücün, gerektiği zaman, vakti gelince Türkiye’yi işgal planları hazırdır.
Süper güç, ilk fırsatta Ortadoğu’nun iki büyük ülkesini birbiriyle savaştırmak istiyor.
Süper gücün Türkiye’de onbinlerce ajanı, yardakçısı, provokatörü, işbirlikçisi vardır.
Süper güç Türkiye’de milyarlarca dolar harcamakta, dağıtmaktadır.
Süper güç, Müslümanların içine de ajanlar, casuslar, provokatörler, manipülatörler, yönlendiriciler sokmuştur.
Dinî bir cemaat süper gücün hesabına çalışmaktadır.
Evet, ülkemizdeki İslâmî bir cemaatin Yahudilerden, Siyonistlerden, Evangelistlerden maddî ve mânevî yardım ve destek aldığı rivayetleri vardır.
Fanatik, militan, agresif, merhametsiz, amansız Evangelistler (Bütün Hıristiyanları kasd etmiyorum) mübarek Ramazan ayının kutsal Kadir gecesinde Müslümanları katl ettiler, Felluce şehrini yangın yerine çevirdiler, camilerde inleyen yaralıları bile öldürdüler ve bizim birtakım sözde dini-bütün Müslümanlarımız Amerika dostudur, Amerika taraftarıdır, Amerika yandaşıdır.
Süper güç, İslâm dünyasını köleleştirmek, sıkı bir şekilde kontrol etmek için bir proje hazırladı. İslâm dünyasının başına kukla, sahte, satılmış bir Halife getirmek istiyor. Birtakım din baronlarının içi gidiyor, “Ah o halife ben olabilsem…” diye
Onların gözleri var, görmüyorlar.
Onların kulakları var, işitmiyorlar.
Onların kalpleri var, mühürlenmiş.
Onların akılları var, akletmiyorlar.
Nefs-i emmâre şehveti, ikbal, şöhret, riyâset ihtirası onları çıldırtmış, azdırmış, şaşırtmış…
Allah Kur’ân’da buyuruyor: “İslâm düşmanı kâfirleri dost ve velî edinmeyiniz…”diyor.
Peygamber uyarıyor, geçmiş asırlarda yaşamış Sâlih Selefler, din önderleri, müctehid imamlar, kutublar, gavslar, evliyaullah hep uyarıyor.
Müslümanların dostları ancak Müslümanlardır.
Münafıklara bakınız:
Onlar salih Müslümanlarla bağlarını kopartmışlardır ve İslâm düşmanlarıyla dostluk, işbirliği, diyalog ve hoşgörü yapmaktadırlar.
Tıpkı Haçlı seferleri zamanında bazı İslâm prenslerinin, kendi şahsî ikbal ve saltanatları için saldırgan ve zalim Nasranîlerle işbirliği yapmaları gibi.
İslâm dünyası paramparça ama süper güç küçük Irak ile başa çıkamıyor.
Eski cahiliye kavmiyetçiliklerini koz olarak kullanıyor. Sünnîleri, Şiîleri, Kürtleri birbirine düşürmek istiyor.
Düşmanlarımız (iç ve dış)Türkiye’de de aynı oyunu oynuyor:
-Türk Kürt…
-SünnîAlevî…
-Dinci lâik…
-Sağcısolcu…
-İlerici gerici…
-Şucu bucu…
Böl, parçala ve hükm et.
Ülkemizdeki şeytanî güçler, dindar Müslümanları “iç-tehlike, tehdit, zararlı unsur…” olarak görüyor ve gösteriyor.
Varlığını İslâm’a borçlu olan, millî kimliğinin en temel unsuru İslâm olan, halkının ezici çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede dindarlar iç-tehlike, tehdit ve zararlı unsur sayılıyor. Ne korkunç çelişkidir bu.
Süper güç bütün İslâm dünyasında kokuşmayı, rüşveti, hortumlamayı teşvik ediyor. Kokuşmuşlarla, yiyicilerle, yağmacılarla işbirliği yapıyor.
Saddam Hüseyin’i kim yetiştirdi, büyüttü ve kullandı yıllar boyunca?
İslâm dünyası, içi ateş dolu bir uçurumun kenarındadır.
“Her şey iyiye gidiyor, ufuklar pespembedir…” diyenlerde kuş kadar akıl yok.
Böyle bir durumda ne yapmalı?
Dine, Kur’ân’a, Şeriata, Sünnete sarılmalı.
Başka çare yok.
Gerçek, sâlih, ihlâslı, doğru, ahlâklı, faziletli, hikmetli, firasetli Müslümanları dost ve velî edinmeli; İslâm ve Müslüman düşmanı agresif kefere ve fecerenin tuzaklarına düşmemeli; münafıklara aldanmamalı. 06 Mart 2005