Zâlimlere Azap Var
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
Pazartesi
Miloseviç uluslararası bir mahkeme huzurunda tutuklu olarak yargılanıyor. Suçları: Katliam (soykırım), kadınların ırzına geçilmesi, çoluk çocuk, ihtiyar demeden herkesin öldürülmesi, işkence, yağmacılık ve daha neler neler…
Günün birinde Çeçenistan’da yapılanlardan dolayı Putin’in, Filistin’deki zulümden dolayı Sharon’un da muhakeme edilebileceğini düşünüyorum. Dünya çok değişti.
İnsanların dünyadaki adaletinin ötesinde Allah’ın da büyük ve şaşmaz bir adaleti vardır. Zalimler mutlaka hesap vereceklerdir. İlâhî affa nail olanlar dışında kimse Allah’ın adaletinden kaçamayacaktır. Peyamberimiz Mahkeme-i Rûz-i Ceza günü için “Boynuzlu koyundan, boynuzsuz koyunun hakkının alınıvereceği gün” diyor.
Kendi halklarına zulm eden idareciler o günde çok sıkıntı çekeceklerdir.
Bosna-Hersek’te yaptırdıkları Miloseviç’in yanına kâr kalmadı. O zalim atıp tutuyor, esip savuruyordu. Küçük dağları kendisinin yarattığını sanıyordu. Merhamet, adalet, insaf, vicdan, başkalarının hakları gibi şeyleri düşündüğü yoktu. Sonra ne oldu? İktidardan düştü, bir müddet sonra tutuklandı, muhakeme edilmek üzere ülkesinin dışına gönderildi.
Zâlimlere bir gün dedirir Hazret-i Mevlâ
Tallahi lekad aserekallahi aleynâ
Miloseviç’in yakalanıp muhakeme edilmesi insanlık tarihinde bir ilktir. Ondan önceki zalimler, cezalarını başka şekillerde görmüşler, dünyada hiç görmeyenlerin cezaları âhirete, Mahkeme-i Kübra’ya kalmıştır.
Peygamberimiz, “Mazlumun (zulme uğrayanın) duası ile Allah arasında bir engel yoktur” buyuruyor, yâni zulme uğrayan hangi dinden, hangi inançtan olursa olsun, Allah onun duasını kabul eder diyor.
Bu memlekette de çok haksızlık, çok zulüm var. Bir kere memleket, devlet, halk soyuluyor. Milyonlarca halk; sefalet, sıkıntı, fakr u zaruret içinde yaşarken birtakım namussuz, şerefsiz, alçak, vatan ve millet haini, rezil, bayağı, haydut, eşkıya, harami, talancı herifler ve zümreler ülkeyi, milleti, devleti soyuyor. Tuzu kuruların, halkın çektiklerinden pek haberi yoktur. Ayda beş on milyon dolar maaş alan bazı medyacılar zaman zaman sefalet nutukları çekerler ama o nutuklar kuru bir edebiyattan başka bir şey değildir.
Zalimler, saçı bitmedik yetimlerin hakkı ve âhı ne demektir bir bilseler, korkularından damarlarındaki kan, kemiklerindeki ilik donardı.
Türkiye’yi milyarlarca dolar dolandıran büyük bir soyguncunun bazı dosyaları affa uğramış, takibattan kaldırılmış. Allah’ın büyük adaletinde hiçbir dosya hasıraltı edilemez.
Allah’ın affı, bağışlaması yok mudur? Elbette vardır. Lakin Allah, kul hakkını affetmez. Müslüman, şehid de olsa, kul hakkından sorguya çekilir. Sadece deniz savaşlarında şehid olanların üzerindeki kul hakkını Yüce Rab affeder, kendi hazinesinden öder. Çünkü denizde cihad çok zordur. Lakin cihad deyip geçivermeyelim. Cihadda niyet esastır. Zamanımızda şehidlik edebiyatı çok yaygınlaştı. Allah’a inanmayan Marksist militan vuruluyor, o da devrim şehidi oluyor. Fesubhanallah!
Kazık kadar genç üniversiteli imtihanlarda kopya çekiyor. Böylece adaletsizlik yapıyor, başkalarının hakkına tecavüz etmiş oluyor. O da hesap verecektir ilahî mahkemede.
Park yerindeki otomobile çarpıyor, farını kırıyor veya boyasını çiziyor ve kaçıyor. Bu kişi de hesap verecektir. Namuslu, şerefli bir insan zarar verdiği otomobilin camına kartını bırakır, “İstemeyerek hasara sebebiyet verdim, görüşelim” diye yazar.
Lakin bazı milletvekillerinin azabı çok şedit olacaktır sanırım. Seçilmeden önce millete bir sürü vaadde bulunuyor ve seçildikten sonra hepsini unutuyor.
Biz çok doğruyuz, biz çok namusluyuz, biz çok temiziz… Öyle mi? Peki, şu yüzde on komisyon işi ne oluyor. Böyle bir şeye ne Allah’ın Kitab’ı ve dini, ne de kul hukuku cevaz ve izin veriyor.
Peki çok namuslusunuz da, beş yüz milyara yapılacak bir işi niçin bir trilyona yaptırıyor; milletin ve ülkenin 500 milyarını iç ediyorsunuz? Yarın İlahî Mahkeme’de ne diyeceksiniz?
Herif çalışmıyor ama kadroda. Her ay hesabına maaşı yatırılıyor ve o da alıp yiyor. Yahu böyle bir maaş ateştir, haramdır. Ateş yenir mi? Böyle paraları yiyenler şeytandır, Şeytan ateş yer.
“Bu düzen bozuktur, bozuk düzende bozukluk yapılır, haram yenir” diyen eşkıya ne olduk demesinler, ne olacağız desinler.
Ehil olmadıkları emanetleri üzerlerine alanlar da suçludur, onlar da zamanı gelecek, hesap vereceklerdir.
Son krizde bir gecede birkaç büyük patron birkaç milyar dolar kazandılar. Kasalarındaki bütün Türk paralarını dolara çevirdiler ve ertesi gün devalüasyon dolayısıyla katrilyonları kırmış oldular. Böyle kazançlar elbette helâl değildir ve Allah onlardan hesabını soracaktır.
Bir memlekette dinsizlik, ahlaksızlık, faziletsizlik, din düşmanlığı, din sömürüsü, millet ve memleket malını yağmalama, adaletsizlik, zulüm yaygınlaşırsa orada bet bereket kalmaz, uğursuzluklar çoğalır, felaketler ve âfetler yağmur gibi yağmaya başlar.
Saçı bitmedik yetimlerin, gözü yaşlı fakirlerin, ezilen halkın hakları verilmedikçe uğursuzluklar, âfetler, felaketler birbirini takip edecek ve her gün biraz daha şiddetlenerek büyük facialar yaşanacaktır.
Anayasaların, kanunların, beşerî nizamların üzerinde evrensel ilahî ve tabiî hukuk vardır. Bu hukukun prensipleri değişmez. Bunları ihlal edenler hem kendilerini, hem peşlerinden gidenleri, hem de ülkelerini yıkmış olurlar.
Ölüm zalimler için bir kurtuluş değil, tam aksine azabın, cezanın hesabın, kitabın başlangıcıdır. Kim demiş ki, kabir âlemi zalimler için “Ebedî bir istirahatgâhtır”? Hayır, kabir veya berzah, onlar için cehennem çukurlarından bir çukurdur. Büyük İlahî Mahkeme başlayıncaya kadar onlar, bizim duyularımızla bilemediğimiz, göremediğimiz o paralel âlemde bin çeşit sıkıntı, eziyet, darlık, hafakan içinde çırpınacaklardır. Sonra, inkârlarından, zulümlerinden, kötülüklerinden dolayı Cehennemin yıkıcı alevleri içinde azap çekeceklerdir.
Münkir, muannid, Hakk’a kafa tutan zalimler için ne bu dünyada, ne âhirette selamet vardır.10 Temmuz 2001